Eski zamanlardı. Çocuktuk, ufacıktık; şairin dediği gibi...
Zamanın ve mekânın sınırlı olmadığı yıllardı. Canımızın istediği kadar sokaklarda oynar, geç vakitlere kadar eğlenirdik. Ne korkardık ne de korkutulduk. Çünkü sokaklar güvenli, insanlar güvenilirdi.
Yaz tatili geldi mi, kimse "Çocuğum zamanını nasıl geçirecek?" diye endişelenmezdi. Kimimiz bir akrabanın dükkânında çırak olur, hem okul harçlığımızı çıkarır hem de hayata dair ilk dersleri alırdık. Mahallenin çocukları toplanıp birlikte camideki Kur’an kursuna giderdi. Kimi de yaz gelince soluğu köyde alırdı; koyun peşinde hem hayatı öğrenir hem de güzel vakit geçirirdi.
Ama şimdi… Yaz tatili, bazı anne babalar için erkenden yaklaşan bir kabusa dönüşüyor. Çünkü büyük soru şu: Çocuk kime emanet edilecek ve bütün gün nasıl oyalanacak? Karmaşık bir denklem bu çözebilirseniz ne âlâ. Çözüm arayanlar, çareyi okul zamanı gidilen kursları yazın da devam ettirmekte buluyor. Oysa çocuk için oyun yalnızca zaman geçirme aracı değil; aynı zamanda sosyalleşme, kuralları öğrenme, iş birliği yapma ve duygusal gelişim sürecidir.
Eski zamanlardı, her şey tadından yenmeyecek kadar güzeldi.
Ekran başında vakit geçirmezdi çocuklar. Belki şimdiki gibi uzaktan kumandalı arabası yoktu kimsenin. Ama telden yaptığımız arabalarımız vardı. Şimdikiler gibi oyuncak dronları yoktu kimsenin. Ancak kendi tasarladığımız kâğıttan uçaklarımız ve kayıklarımız vardı. Doyumsuzluk yoktu, şükür vardı. Ekran başında öğrenilen şiddet yoktu, sevgi ve kardeşlik vardı.
Dünya değişti ve her şey başkalaştı. Şimdilerde çocuklar, anlayamadığımız, bilemediğimiz adını koyamadığımız bir oyunsuzluğu oynuyor. Parmaklarını tuşlarla kelepçeliyor, gözlerini ekranlarla kilitliyorlar. Bu yüzden yaz tatili anne babaları daha da kaygılandırıyor. Bir şeyler yapmak istiyorlar, ama zaman artık kendi çocukluklarındaki zaman değil.
Ve biz, çocuklarımızı başkalarınca tasarlanmış, tarifi yapılmış, içine kılavuzu konmuş paket eğlencelerin ellerine teslim ettik. Oysa çocukluk; keşfetmekti, yorulmak, toza bulanmaktı. Kaybettiğimiz oyunları yeniden bulmak belki de yaz tatillerinde başlar. Belki de çocuklarımıza en çok borçlu olduğumuz şey budur: Özgürce oyun oynamak.