Alparslan Kılınç

Çocuk ailenin gölgesidir

Alparslan Kılınç

Bir çocuğun dünyaya gelişiyle birlikte, sadece bir birey değil, aynı zamanda bir
yansıma doğar. Bir çocuğun ayak izleri, çoğu zaman ailesinin yürüdüğü yolda belirir. Onlar henüz kendi yönlerini çizmeden önce, anne babalarının gölgesinde büyürler. Bu gölge, bazen koruyucu bir çınar gibi serinletici olur; bazen de fark edilmeden baskı kuran bir duvar olur.

Çocuklar, kelimelerden önce bakışları okur. Evdeki ses tonları, yüz ifadeleri, kriz
anlarındaki tepkiler… Hepsi birer öğretmendir. Evdeki atmosfer, çocuğun iç dünyasını
şekillendirir. Bir baba öfkesini nasıl kontrol ediyorsa, çocuk da öfkeyle nasıl başa çıkacağını öyle öğrenir. Bir anne sevgiyi nasıl gösteriyorsa, çocuk da sevgiyi öyle tanımlar. Aile, çocuğun karakterinin ilk aynasıdır.

Davranışlar öğretmendir. Çocuklar söylenenlerden çok, yapılanları öğrenir. Ama bu
gölge sadece davranışlarla sınırlı değildir. Değerler, inançlar, hayata bakış… Hepsi bu
gölgenin içinde şekillenir. Bu noktada “gölge” metaforu daha da anlam kazanır. Gölge, ışığın geldiği yöne göre şekil değiştirir. Ailenin tutumu, çocuğun gelişim yönünü belirler. Eğer aile, çocuğun birey olmasına alan tanıyorsa, gölge destekleyici olur. Ama eğer aile, kendi eksiklerini çocuğun üzerinden telafi etmeye çalışıyorsa, gölge baskıcı hale gelir.

Ailedeki davranışlar, çocuğun sosyal becerilerinin temelidir. Bir anne-baba, sabırla
dinliyorsa, çocuk da sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir kriz anında bağırmak yerine çözüm
aranıyorsa, çocuk da sorunlarla başa çıkmayı öğrenir. Eğer bir çocuk, evde saygı görüyorsa, dışarıda saygı göstermeyi öğrenir. Eğer bir çocuk, dinleniyorsa, başkalarını dinlemeyi bilir. Ailenin içindeki görünmez kurallar, çocuğun dış dünyadaki duruşunu belirler.

Çocuklar sadece davranışları değil, değerleri de aileden öğrenir. Doğru nedir, yanlış
nedir, neye inanılır, neye saygı duyulur… Tüm bu soruların cevabı, çocuğun ilk sosyal çevresi olan ailede şekillenir. Bir çocuk, adaletin önemini evde görürse, okulda da adil olmaya çalışır. Empatiyi evde hissederse, arkadaşlarına karşı daha duyarlı olur.

Bu yüzden aile, sadece bir yaşam alanı değil; aynı zamanda bir okul, bir sahne, bir
laboratuvardır. Çocuk, bu ortamda deneyimleyerek öğrenir. Ve bu öğrenme, ömür boyu
sürecek davranış kalıplarının temelini oluşturur.

Bu yüzden “Çocuk Ailenin Gölgesidir” demek, sadece bir metafor değil; aynı
zamanda bir sorumluluk çağrısıdır. Çünkü gölgeyi oluşturan biziz çocuklar da bizim
bıraktığımız izleri takip eder. Onlara neyi gösterirsek, onu öğrenirler. Onlara neyi
hissettirirsek, onu yaşarlar. Bu nedenle, çocuklarımızın geleceğini şekillendirmek istiyorsak,
önce kendi gölgemizi gözden geçirmeliyiz.

Unutmayalım; çocuklar bizi izlemiyor, bizi yaşıyor. Biz bunun ne kadar farkında
olursak, onlar da o kadar sağlıklı büyür.

Yazarın Diğer Yazıları