Ahmet KIZILKAYA

Zaman Elazığspor'a çare olur mu?

Ahmet KIZILKAYA

Ligin ilk maçında evinde rakibine 4 gol atan ama 4 golü de kalesinde gören Seza Çimento Elazığspor’un ilk deplasman maçında Ankaragücü karşısında aldığı 4-1’lik galibiyet sevindirici olsa da ilk maçta uygulanan saha içi strateji ve oyun şablonuna dair zihnimizde oluşan soru işaretleri bu maçta da ortadan kalkmadı. En azından benim görüşüm bu yönde.

Başkent’in şanlı bir maziye sahip takımı, Kurtuluş Savaşı’nda canlarını veren ‘İmalatı-ı Harbiye’ işçilerinin temsilcisi Ankaragücü karşısında seyrettiğim Elazığspor, maçın ilk 25 dakikasında rakibi karşısında ciddi bir varlık gösteremedi. 

Bir yanda Mahmut Tekdemir, İsmail Çokçalış ve Osman Çelik gibi deneyimli, diğer taraftan Enes Tepecik, Ahmet Emre Polat ve Yusuf Emre Gültekin gibi genç ve yetenekli oyuncularıyla maça çıkan Ankaragücü, tribün desteğini de arkasına alarak Elazığspor kalesine etkili ataklarla sıkça geldi. 

Bu dakikalarda Elazığspor’un rakip atakları karşılamada zorlandığı gözlerden kaçmadı. İki bek oyuncumuzun kanat ataklarını karşılamada, stoperlerin de adam ve yer tutma noktasında eksik kaldıklarını hatta hatalar yaptıklarını görmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. 

Bu, oyuncuların bireysel eksiklerinden çok modern futbolun gereği olan yardımlaşma ve alan paylaşımını uygulama noktasındaki eksiklerinden kaynaklanıyor bana göre. Neyse ki Fuat Bavuk’la bulunan ilk gol bir anlamda rakibin gardının düşmesine yol açarken Elazığspor’un da rahatlamasını sağladı. 

Attığımız gollerde Fuat Bavuk, Beykan Şimşek ve Hakan Yavuz’un bireysel yetenekleri ve oyunculuk deneyimleri ön plana çıkarken Alpay Koldaş’ın golünde de yine defans oyuncumuzun fırsatçılığı zor deplasmanı kolaya çeviren etkenlerdi.

Kaleci Muammer Yıldırım’ın rakip ataklarda ilk maça göre daha iyi olmasına tanıklık ettik ama şampiyonluk için daha üst seviye bir kaleciye ihtiyacımız olduğu çok net.
Ligin iki maçını geride bıraktık. İlk maçta geriye düştüğümüz bir maçı ancak beraberlikle tamamlayabildik, ikinci maçta ise önemli sorunları olan bir takım karşısında öne geçtiğimiz maçı galip tamamlamayı başardık ve yola devam ediyoruz. 

Bence oynadığımız iki rakip de Elazığspor’un bariz eksikleri olduğunu bizlere gösterdi. Defans, orta alan ve ileri uç oyuncularımız arasında tam bir uyum ve yardımlaşma yok. Pres, toplu hücum, toplu defans ve yardımlaşma gibi futbolun olmasa olmazları henüz tam olarak uygulanamıyor. Orta alan oyuncularımız sert ve temaslı oyunu şimdilik benimsemiş görünmüyorlar. Takımda 6 numara eksikliği adeta bağırıyor. Bu mevkide Mikail Koçak ve Alperen Aydın dışında rakibin pas bağlantılarını kesecek sert bir oyuncuya ihtiyaç var.
Elazığspor’un transferin son günlerine girdiğimiz şu günlerde geç kaldığı oyuncu takviyelerini yapması şart. ‘Kervan yolda düzülür.’  ya da ‘Zaman her şeyin ilacıdır.’  şeklindeki yaklaşımlara itirazım var.  Bu yaklaşımlar çok net bir yanılsamadır. Zaman hiçbir şeyi düzeltmez, çünkü zaman muazzam bir değirmendir. Öğütür, çürütür, yok eder. Geç kalmalar da çoğu zaman üzücü sonuçlar doğurur.

Şampiyonlukta rakip olmasını beklediğimiz takımlar yollarına kayıpsız devam ediyor. Elazığspor için de bundan sonra daha zorlu rakipler var, bu maçların kayıpsız geçilmesi için eksikliği hissedilen oyuncuların ivedi olarak takıma kazandırılması gerek. Kaybedilecek zaman yok, ama düzeltilmesi gereken çok fazla eksik var. 

Türk Milli Futbol Takımı’nı 6-0 yenen İspanya Milli Futbol Takımı hocası Luis de la Fuente’nin ‘Takımımızın çok eksiği var, bunları tamamlamalıyız.’ dediği bir yerde bizim de zamanla taşlar yerine oturur demeden bir an önce oyun formatımızı geliştirip, oyuncu performanslarını yükseltmemiz gerek. 

Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda Elazığspor’un yetenekli ve unutulmaz futbolcularından Mahsun Aslan’ın vefat ettiği haberini aldım. Kendisine Yüce Yaradan’dan rahmet dilerken ailesine, takım arkadaşlarına ve Elazığspor camiasına başsağlığı dilerim. Ruhu şad olsun inşallah.

Beni okuyan, beni dinleyen, sözcüklerimin izini süren herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

 

Yazarın Diğer Yazıları