Geçen sezon yarım kalan hikayeyi tamamlama ve Beyaz Grup’tan direkt şampiyon olarak üst lige çıkma hedefiyle sezona başlayan Seza Çimento Elazığspor’da bugünlerde tam bir hayal kırıklığı göze çarpıyor. Şehirde ve taraftarlar arasında oluşan bu hayal kırıklığının haklı nedenleri var.
Üç maç oynamışsınız, bunlardan ikisi kendi sahanızda ve iki bu maçı rakipler öne geçtikten sonra ancak beraberlikle tamamlayabilmişsiniz. Deplasmanda oynanan Ankaragücü maçında ise rakibin bariz hataları ve iki üç deneyimli oyuncumuzun bireysel yetenekleri maçı bize kazandırmış. Kaldı ki o maçta da ilk 25 dakika rakip karşısında yetersiz kalan bir Elazığspor görmüştük hepimiz.
Cumartesi akşamı Beyoğlu Yeniçarşı maçında seyrettiğimiz Elazığspor’da da daha önceki iki maçta tespit ettiğimiz eksikliklerin devam ettiğini görmek üzücüydü hakikaten. Belli ki Ankaragücü maçının galibiyeti de takım üzerinde artı bir motivasyon sağlamamış. Daha ligin başında futbolcularda, teknik direktörde ve Kulüp yönetiminde böylesi bir olumsuzluk görmek gelecek adına çok düşündürücü.
Üç maç geride kaldı ve biz takımın daha iyiye gittiğine dair bir gözlem yapamıyoruz. Nasıl bir oyun şablonunda oynadığımızı tam olarak anlamak mümkün değil. Kalemize gelen her top neredeyse tehlike yaratıyor, ‘savunma ileri uçta başlar.’ prensibinden çok uzağız, bek oyuncularımız rakip oyuncuları karşılamakta yetersiz kalıyor, tandemin ikilisini oluşturan oyuncularımız uyumsuz, orta sahamız çok rahat geçiliyor ve ileri uçta yeterli baskıyı kuramıyoruz. Bu kadar eksiğin olduğu yerde kazanmak da doğal olarak kolay olmuyor.
Geriden oyun kuramayan, kanat oyuncularını yeteri derecede kullanamayan ve oyunu dikine oynamayı yeterince beceremeyen bir Elazığspor var karşımızda. Orta alanda Mikail Koçak elinden geleni yapıyor ama onun oyunculuk performansı şampiyonluk yolunda çok yeterli değil bana göre. Hemen yanında oynayan Alperen Aydın ise iyi niyetle mücadele ediyor ama sağlıklı işlemeyen bir oyun şablonunda o da gerçek gücünü ortaya koyamıyor. Büyük umutlarla transfer edilen Hakan Yavuz’un ise henüz istenilen kıvama geldiğini söylemek çok zor, tanıdığım Hakan Yavuz bu takımda asist yıldızı olabilecek potansiyelde bir oyuncu.
Fuat Bavuk’un sakatlığı nedeniyle olmadığı maçta Enes Soy’a görev verilmesi doğru bir hamle elbette ama kanat ortalarından bu oyuncumuza top indirememek Enes Soy’un da maçta etkisiz kalmasına yol açtı. Fuat Bavuk gibi rakip savunmaya baskı yapamayan, yıpratamayan Enes Soy aslında klasik bir kanat forvet oyuncusu ve ondan Fuat Bavuk gibi bir performans beklemek haksızlık olur. Buna rağmen oyunun başlarında ilk hızlı hücumda rakip kaleciyle karşı karşıya kaldığı anda penaltıya maruz kalması ve atağımızın ofsaytla değerlendirilmesi Enes Soy ve Elazığspor adına talihsizlik, maçın hakemleri adına da skandal bir karardı. Enes Soy’dan umutluyum, o bu ligin iyi oyuncularından biri ve zamanla çok fazla katkı yapacaktır.
Maçın ikinci yarısında yediğimiz golde tüm takım olarak eksik kaldık. Bek oyuncumuz Mehmet Yılmaz’ın orta yapan rakip oyuncuyu zorlayamaması, stoper oyuncuların alan ve adam markajındaki eksiklikleri skor olarak da moral olarak da geriye düşmemize neden oldu. Attığımız golde ise doğru paslarla rakip üzerine gittiğimizde gol ve goller bulabileceğimizi gördük. Keşke bunu oyun boyunca yapabilseydik.
Maçı galip tamamlamak adına yapılan oyuncu değişiklikleri hocanın tercihi, bir şey diyemem ama girenlerin çıkanlardan daha fazla etki yarattığını söylemek de zor doğrusu, zira problem oyuncuların kalitesinden çok oyunun şekliyle ilgili. Her şeye rağmen oyuncu geçmişlerini bildiğim Erkan Eyibil ve Samed Ali Kaya yeni transferler olarak zamanla çok daha iyi olacaklardır. Maksut Taşkıran ise iki pozisyonda skoru değiştirecek hamleleri yapamadı ne yazık ki.
Elazığspor’un oyun formatı, saha içi diziliş, oyuncu performansları ve hocanın oyuna hamleleri konusunda çok eleştiri getirebiliriz, ama bana göre bundan daha önemli olan şey oyuncuların bu kadar isteksiz ve şampiyonluk motivasyonundan uzak olmaları, hocanın kenarda etkisiz kalması ve Kulüp yönetiminin olup bitenleri öylece izlemesi. Bunu anlayamıyoruz. Sorun ne?
Şanlıurfa ve Batman takımları kayıpsız gidiyor, temsilcimiz Elazığspor ise daha üç maçta 4 puan kaybetti. Elbette rakipler de puan kaybedecek ama Elazığspor bu süreçten nasıl sıyrılacak? Asıl önemli olan bu. Puan tablosundaki 5 puan ve sahadaki oyun, şampiyonluk için yeterli değil.
Şimdilik bu kadarlık uyarıyla yetinelim ve Yönetim Kurulu’nun ciddi adımlar atmasını bekleyelim.
Beni okuyan, beni dinleyen, sözcüklerimin izini süren herkese teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.