Taha Yusuf SARIGÜL

BİR DAHA 28 ŞUBAT'LAR YAŞANMASIN

Taha Yusuf SARIGÜL

   Her yıl olduğu gibi bu yıl da 28 Şubat'ın 

yıldönümünde o kara günleri birkez daha hatırlayacağız. Öyle günlerdi ki İslami camialar tarumar olmuş ve baskıcı rejim dindarların üzerlerinden silindir gibi geçmişti. 

   Adına da postmodern darbe denilmişti. Öyle silahla yapılan bir darbe değildi bu. Fakat herşey silahların gölgesinde gerçekleşiyordu. Batı Çalışma Grubu (BÇG) aracılığıyla postmodern bir darbe gerçekleştiriliyordu. Sivil siyasetçiler askerlerin boyunduruğuna girmiş ve askerlerden gelen talimatlar ile ülkeyi yönetmeye çalışıyorlardı. Askerin temsil ettiği kemalist ideoloji dindarları benimsemiyor ve ikinci sınıf insan muamelesi yapıyordu. Kamuda başörtülü kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi yapıp hepsini ya başını açmaya ya da işilerini bırakmaya zorladılar. Askeriyede namaz kılan personel fişlendi. Eşi başörtülü olan subay ve astsubaylar 'Yüksel Askeri Şura' kararları ile ordudan ihraç edildiler. Üstelik YAŞ kararlarına yargı yolu da kapalıydı. Kamuda gümüş yüzük takan erkek personel dindar diye fişlendi. 

   Askerlerin verdiği 'irtica' birifinglerine koşarak giden yargı mensupları ve bürokratlar darbenin sac ayaklarını oluşturuyorlardı. 

   5'li çetenin diğer bir unsuru olan sendikaları da unutmamak gerek. Askeri vesayetin güdümüne girerek postal yalayan darbeci sendikaları da tarih bir köşeye not etti. 

   Darbenin bir diğer ve en önemli sac ayağı 'medya' aracılığıyla yaptırılan haberlerle topluma korku pompalanıp darbe için meşru bir zemin oluşturulmaya çalışılıyordu. Ana haber bültenleri irtica haberleyile doldurulurken, dindar ve mütedeyyin insanlar öcü gibi gösterilip ikinci sınıf insan muamelesi görmeleri isteniyordu. Gazetelerin manşetlerini generaller atıyor, ısmarlama haber ve köşe yazıları ile medya tamamen darbecilerin hizmetine girmişti. 

   Dindar görünen vatan hainleri de o zaman darbeye gizliden destek veriyorlardı. FETÖ ta o zamanlardan darbecilerle işbirliği içerisindeymiş. Kripto elemanlarının çoğu 15 Temmuz'da deşifre olmasına rağmen hala ordu içinde ve bürokraside kripto FETÖ'cülerin olduğunu herkes biliyor. AK Parti iktidarından beklentimiz hem FETÖ'cülerin kökünün kazınması ve devletten temizlenmesi hem de 28 Şubat'ta yaşadığımız o kötü günlerin bir daha yaşanmaması için kalıcı tedbirler alınmasıdır. 

   Başörtüsü zulmü yönetmeliklerle aşılmıştır fakat yarın iktidar değişirse bir yönetmelik değişikliği ile tekrar başörtüsü yasağı ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu yüzden temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınması gerekmektedir. Bugün hala 82 Anayasası ile yönetiliyoruz. Yırtık pantolonu ne kadar yamalarsan yamala o pantolon aynı pantolondur. 82 Anayasasında da ne kadar değişlik yaparsak yapalım bu anayasanın ruhu ve özü darbecilik ve militarizm kokuyor. 

   Yine AK Parti iktidarından beklentimiz 'sivil' ve 'demokratik' bir anayasayı bir an önce hazırlamasıdır. Birçok değişikliğe ve reforma imza attı AK Parti. Askeri Yargıya son verilmesi, Askeri Sayıştayın kaldırılması, Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması gibi birçok devrimi AK Parti gerçekleştirdi. Ama yetmez...

   Bugün hala 28 Şubat davalarından dolayı haksız yere hüküm giymiş ve hapis yatan insanlar var. Bu insanlar bir an önce özgürlüklerine kavuşmalıdır. Ve suçsuz oldukları kabul edilip tüm özlük hakları iade edilmelidir. Özellikle bu konuda AK Parti iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan'ın duyarlı davranmasını tüm toplumun beklediği gibi bizler de bekliyoruz. 

 

Yazarın Diğer Yazıları