Cengiz GÜLAÇ

ELAZIĞ OLARAK SINIFTA KALDIK

Cengiz GÜLAÇ

            Şehir olarak belki de tarihimizin en acı dolu günlerini yaşıyoruz. Rabbim bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın.

            Evsiz kalıp çadırlarda yaşamaya mahkûm kalan insanlar bir dert, iş yerleri yıkılacak olan insanların işsiz kalması ayrı bir dert, okulları yıkılacak olan öğrencilerin eğitim durumu ayrı bir dert, ciddi bir göçle karşı karşıya olduğumuz ise başka bir dert…

            20 saniyede bir şehrin kaderi değişti. Emin olun daha depremin nelere sebep olduğunun farkında değiliz. Zamanla depremin açtığı yaraların ne kadar büyük olduğunu göreceğiz.

            Depremin üzerinden iki hafta geçti. Kimse kusura bakmasın ama Elazığ olarak sınıfta kaldık.

            Zaman zaman köşemde kendimizi dünyanın merkezi gibi görsek de aslında uzak bir taşra şehri olduğumuzu yazdığımı biliyorsunuz. Bu depremde gerçekten bir taşra kültürüne sahip olduğumuzu ispatladık.

            Şöyle ki;

            Son iki haftayı bir düşünün. Belki de en son somut taleplerde bulunacak olan kişi benimdir. Buna rağmen elimden geldiği kadar son yazımda devletten istememiz gereken somut talepleri yazmaya çalıştım.

            İki hafta geçti. Şehirde devletten neler isteyebileceğimize dair somut talepleri olana rastlamadık. Amatörlüğün bu seviyesiyle depremin yaralarını sarıp, şehri yeniden nasıl ayağa kaldıracağız?

            Sevgili kardeşim Yunus Evliyaoğlu ile son yazım üzerine sohbet ediyorduk. Yunus bana, abi bu taleplerin bir kabul olsun, ömrünün geri kalanında çalışmana gerek yok, Elazığ esnafı ömür boyu sana bakar diyerek, esprili bir üslupla taleplerimin Elazığ’ın menfaatlerinin bile ötesinde olduğunu vurgulamaya çalıştı.

            Peki somutta ne yaptık? Doğru yöntem şu şekilde değil miydi?

            Temsil kabiliyeti acısından ETSO’nun öncülük yapmasının doğru olacağını düşünüyorum. Siyasiler, bakanlar olmadan hızlı bir şekilde, saçma sapan STK’ları dahil etmeden, en büyük odalar, sendikalar, organize sanayi ve basın kuruluşlarıyla birlikte hızlı bir şekilde bir heyet kurulmalıydı.

            Kurulacak bu heyette yer alanlar sadece kendi alanlarıyla ilgili önerilerini dile getirmeliydi. Talepler heyette tartışıldıktan sonra ortak bir bildiri hazırlanmalıydı. Bu bildiri kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra bakanlara sunulmalıydı.

            Temsil gücü yüksek, tek ses olmuş bu heyet bakanların karşısına geçtiğinde şehrin direncini, birlikte hareket etme duygusunu, birlikteliğini gören hükümet yetkililerinin karşısında elimiz güçlü olurdu.

            Böyle bir şey yapılsaydı, ilimizin siyasilerinin de elini güçlendirmiş olurduk. Ama biz ne yapıyoruz?

            Filan filan çok başarılı ama şunlar başarılı olamadı,

            Filan kanun ilan edilsin, yok ilan edilmesin,

            Malatya bizi geçti, yok Malatya’ya verilen bir şey yok…

            Curcuna, cehalet, siyasi rövanş almalar, kişisel hesapları araya sokmalar, sosyal medya maymunlarının çığırtkanlığından çekinmeler…

            Son yazımda ETSO Başkanı Sayın Asilhan Arslan’ın yanlış yaptığını yazmıştım. Afet bölgesi ilan edilmeli demenin bir faydası olmadığını, Elazığ deprem yasasının peşine düşmemiz gerektiğini söyleyip somut önerilerimi sıralamıştım.

            Katıldığı bir programda ısrarla afet bölgesinden bahseden Asilhan Beyin Sayın Berat Albayrak geldiğinde, açıkçası afet bölgesi ilan edilsin diyeceğini bekliyordum. Sayın Süleyman Soylu ve Sayın Murat Kurum da oradayken üç bakanın karşısında iddiasının peşine düşerse, belki bizler de hatamızı görür ve kendisine destek oluruz diye ümit ediyordum.

            Ancak Asilhan Bey tek kelime afet bölgesi ilan edilmesi hususunu dile getirmedi. Katıldığı programda iddialı bir şekilde, isteyen hukukçu buyursun programa gelsin, tartışalım, yasada afet bölgesi var ve bu yasa mutlaka çıkartılmalı demişti.

            Afet bölgesi ilan edilmelidir diye talepte bulunmanın makamı televizyon sunucuları değil ki! Neden bakanlar bir aradayken iddianızın arkasında durmuyorsunuz?

            Ayrıca, MHP İl Başkanı Sayın Semih Işıkver afet bölgesi meselesini eleştirdi. Dört vekil ve Belediye Başkanı Kanal 23’te ki programda afet bölgesi ilan edilme meselesini eleştirdi. Halen daha isteyen programa katılsın diyen Sayın Asilhan Arslan cevap bile vermiyor!

            Özetle…

            Çok geç kalmadık aslında. Buradan öneriyorum, ETSO öncülük etsin. Birilerinin reklam aracına dönüşüp, kakofoni haline gelip, yolgeçen hanı olmayacak bir şekilde, temsil gücü yüksek, kimsenin siyasi hesap derdinde olmadığı bir heyet kurulsun. Hızlı bir şekilde talepler hazırlansın. Tüm Elazığ tek ses olsun. Kimse rol çalmaya çalışmasın. Çıkacak ortak karara vekillerin, siyasilerin sahip çıkması istensin ve bakanlara sunulsun.

            Yoksa maalesef ülkede afet, acı bitmiyor. Bakın artık haberlerde konu bile olmamaya başladık. Yarın biz bize kalırsak pisliğimizle oynarız!

            Hele ihaleleri kim alacak, kimlere rant verilecek meselelerini düşündükçe… Eyvah eyvah!

            Yine ben demiştim demek zorunda kalmamam ümidiyle, gelin birlik olalım…

Yazarın Diğer Yazıları