Ahmet KIZILKAYA

İKİ ELAZIĞ

Ahmet KIZILKAYA

Tarihi geçmişi en az beş bin yıl geriye uzanan kadim bir şehirden bahsediyorum. Her ne kadar Elazığ adıyla 1834 yılında ovaya kurulan şehir yeni sayılsa da şehrin ilk yerleşim yeri olan Harput, Anadolu’nun en eski kültür, sanat ve üretim merkezlerinden biri.

Geleneksel yaşam biçimiyle, kendine özgü giyim tarzıyla, yerel ağız özellikleriyle, musıkîsiyle, etnografik özellikleriyle çok özel bir yurt köşesidir Elazığ.

Bu özellikleridir ki bu şehri diğer Anadolu şehirlerinden kolayca ayırmak mümkündür. Türkiye’nin neresinde sekiz köşeli şapka takmış birini görseniz mutlaka bir Elazığ bağlantısı arar ve çoğu kez bulursunuz. Bir yerde klarnet sesi duysanız Harput türkülerine gidersiniz.

Avrupalılar’ın ‘’mumlu dans’’ diye tanımladıkları Çayda Çıra, sıra dışı ve eşsiz bir müzik kültürünün yansıması olarak ülkenin her yerinde Elazığ’ı temsil eder.

Şehrin bir başka özelliği, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde "Gezdiğim, gördüğüm yerler içerisinde İstanbul Türkçesine en yakın Türkçeye Harput'ta rastladım." dediği düzgün Türkçesidir.

Hele literatüre ‘’Harput Beyefendiliği ‘’ olarak girmiş bir özelliğimiz var ki bu bile tek başına bir övünç kaynağı sayılabilir.

Kuşkusuz bütün bu özellikler her Elazığlı’yı mutlu eder, bahtiyarlık duymasına vesile olur.  Ancak bütün bu güzel niteliklerin yanında bir kültür şehrine yakışmayan birtakım sorunlar da yok değil.

Ülkemizde zaman zaman, illerin mutluluk katsayısını ölçen bilimsel anketler yapılır. Bu ölçümler, ciddi ve emek verilmiş çalışmalardır. Elazığ bu araştırmalarda genel olarak orta sıradaki iller grubuna girerdi. Ancak 2018 yılında yapılan araştırmanın sonucu bizim açımızdan oldukça üzücü ve düşündürücü. Zira yapılan son araştırmada Elazığ mutlu kentler sıralamasında sondan onuncu durumda görülüyor.

Kimileriniz bu araştırmanın sonuçlarını ciddi bulmayabilir, politik yaklaşımlarla reddedebilir, hatta alaya alabilirsiniz. O zaman ben de derim ki çıkın şehrin merkezine insanlarla konuşun, onların önceliklerini dinleyin ve şehir hakkındaki kanaatlerini sorun. Alacağınız yanıtlar, eminim ki sizi de düşünmeye sevk edecek, hatta kaygılandıracaktır.

Gazi Caddesi, 15 Temmuz Demokrasi Meydanı, Şıra Pazarı, Ahmet Aytar Meydanı, hatta Harput doğal birer laboratuvar. Her sosyal kesimden insanla konuşun, mutlaka bir kanaate varacaksınız.

Ülke sorunlarından azade düşündüğümüzde bizim şehrimizin kendine özgü birtakım sorunları var ki ivedi olarak bu sorunların çözümü gerekiyor. Bu sorunlar sadece beni değil bu kentte yaşayan herkesi olumsuz etkiliyor.

Kent içi trafiğin şehrin merkezi noktalarındaki keşmekeşi ve bunun insanlar üzerinde oluşturduğu stres, sosyal hayatın yetersizliği ve insanların bu ihtiyaçları gidermek için başka illere gitme isteği, kadın ve gençlere yönelik sosyal alanların istenilen düzeyde olmaması, kültür sanat etkinliklerinde yetersiz kalınması gibi birtakım eksiklikler ve sorunlar, insanımızın ağzından sıklıkla duyduğumuz şeyler.

Bu anlamda başta Elazığ Belediyesi olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlardan, sivil toplum örgütlerinden beklenti büyük.

Kimi işletmelerin keyfi uygulamaları da toplumun geneline zarar verecek türden. Düşünün ki şehrin vitrini ve dışarıya açılan kapısı sayılan Malatya Caddesi’nde bile bırakın büyük şehir olmayı hedefleyen bir kenti, adeta bir Anadolu kasabasında görebileceğiniz türden görüntüler var.

 Yayalar için yapılmış kaldırımlarda asfalta sıfır noktada dizilmiş çay ocağı kürsülerinde akşamları saatlerce oturan hemşehrilerimiz farkında olmadan şehrin imajına zarar vermekteler.

Hele kafelerden canlı müzik adı altında etrafa yüksek sesle müzik yayını yapılması, sadece semt sakinlerini değil, hepimizi rahatsız ediyor. Mahalle sakinlerinin şikayet bildirimlerine rağmen önlem alınmaması ve bu sıkıntıların devam etmesi kültür şehri olan Elazığ’a hiç ama hiç yakışmıyor. Kimsenin ekmeğinde gözümüz yok, canlı müzik de yapılsın elbette, ama bu başka insanların rahatsız edilmesi boyutunda olmamalı.

Bir arkadaşımın, ne hastalarımızı düşünen var, ne ders çalışan çocuklarımızı diyerek sitemde bulunması, kulak ardı edilecek ifadeler değil. Kimsenin bu şehir insanını mutsuz etmeye hakkı yok. Bu sorunlar kurumsal bir denetlemeyle hemencecik çözülebilecek sorunlar.

SAYIN ŞAHİN ŞERİFOĞULLARI’NDAN BEKLENTİ

Sayın Başkan, Yüce Yaradan size çok genç yaşta bu şehrin belediye başkanı olmanızı nasip etti. Şehir halkının teveccühü sizden yana oldu.

Yukarıda bahsettiğim sorunların sebebi elbette siz değilsiniz. Bunlar bu şehrin yıllardır birikmiş sorunları. Siz başkanlık koltuğuna oturalı birkaç ay oldu, Tüm sorunları bir çırpıda çözmenizi bekleyemeyiz elbette. Ancak bunları çözebilecek yetki ve sorumluluk da sizde. İnanıyoruz ki gençliğiniz ve bu şehre olan sevginiz sorunları çözmede yeterli enerjiyi oluşturacaktır.

Kısa, orta ve uzun vadede yapacağınız çok şey var mutlaka. Elbette bir hizmet projeksiyonunuz ve vizyonunuz var. Lakin bizim de kent halkı olarak sizden istek ve beklentilerimiz var. Bu satırlar, bu beklentinin bir sonucu olup şahsi değil, toplumsal niteliklidir. Zaman içinde birçok hemşehrimiz, sorunlara gerekli çözümler üretilemediği için bıkkınlık ve umutsuzluk içinde bu şehri terk etti. Şehri bu sebeplerle terk eden hemşehrilerimize yenileri eklenmesin artık.

Henüz başkanlık döneminizin başındasınız. İnanıyoruz ki zaman içinde bu şehre çok değerli hizmetleriniz de olacak, ama lütfen sokağın sesini unutmayınız.

Sizden beklentimiz, yazının başında ifade edilen Elazığ’ı yeniden canlandıralım. Sokağıyla, mahallesiyle kültür şehri Elazığ yeniden vücut bulsun.

İnanın bu yolda attığınız her adımda kentin sevenleri yanınızda olacaktır.  Sakinleri mutlu olan bir şehir, hepimizi mutlu eder ve büyük hedefler ancak o zaman ortaya konulabilir. Sizden beklentimiz büyük, size inancımız tamdır.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sevgiyle ve huzurla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları