Yaşlı Teyze
En büyük hayalim ulaşım imkanı olmayan bir köy okulunda görev yapmaktı
En büyük hayalim ulaşım imkanı olmayan bir köy okulunda görev yapmaktı. Köyde yaşayacaktım. Ders saati dışında dolanacaktım kapı kapı…Köyün kahvesinde çay içtikten sonra namaz vaktinde köylülerle camiye gidecektim. Her akşam üç beş öğrencimle evimde ders çalıştıktan sonra birlikte sobada kaynayan çaydan birer bardak içecektik. Ama maalesef olmadı. Okulun lojmanı derslik eksikliğinden dolayı sınıf olarak kullanılıyordu. Köyde başka da kalacak yerim yoktu zaten. Mecburen şehirden, diğer öğretmenler gibi, günlük gidiş geliş yapacaktım. İlk hafta sonunu köyde geçirmeye karar verdim. Cumartesi erkenden köye gittim. Amacım hayatımın bir kısmını geçireceğim bu insanlarla tanışmaktı. Ve öyle de yaptım. Kimisi tarlada kimisi hayvanlarıyla ilgileniyor. Hepsini tek tek ziyaret ettim. Akşam namazı sıralarıydı. Son bir ziyaret daha gerçekleştirip okulda sıraları birleştirerek yaptığım yatağıma dinlenmeye gidecektim. Yaşlı bir teyze kapının önünde oturuyordu. Aramızda geçen konuşma başka bir aleme götürmüştü beni:
İyi akşamlar teyze. Öğretmenim ben köyünüze yeni atandım. Sizi de bir ziyaret edeyim dedim.
Hoş geldin oğul hoş geldin. Otur hemen şuraya sana yemek getireyim.
Yok teyze teşekkür ederim aç değilim ben.
O zaman çay yapayım.
Yok teyze çay da çok içtim, ama varsa soğuk bir ayranını içmek isterim.
Olmaz mı oğlum olmaz mı yavrum. Dur hemen alıp geliyorum.
Teyze evine gelen misafirine bir şeyler ikram etmeden göndermek istemiyordu. Ayran istememin sebebi de bu heyecanlı teyzeyi mutlu etmekti. Az sonra teyze elinde bir bardak ayranla geldi. İlk yudumu aldığımda hiç de alışık olmadığım çok ağır bir kokuyu hissettim. Teyzenin gözlerindeki mutluluğu görünce nefesimi tuttum ve bir yudumda bitirdim koca bardağı.
Oh ne güzelmiş teyze. Varsa bir bardak daha almak istiyorum.
Teyze elindeki bardakla girdi tekrar içeriye yürümüyor adeta uçuyordu. Ben ikinci bardağı içmeye çalışırken teyze ağlamaya başladı.
Oğlum 1966 yılında açıldı bu okul. O günden beri kapıma gelen ilk öğretmen sensin. Her gün gel. Bende senin annenim artık.
Tüylerim diken diken olmuştu. Sadece bir tebessüm etmiştim hâlbuki. Ne kadar da ihtiyacı varmış bu insanların yürekten gelen bir tebessüme. Devletin köydeki temsilcisi öğretmen hiç gelmemiş daha önce evlerine. İlk defa devlet sıcak bir güler yüzle girince evlerine erimişti yüreklerin yağı. Yürekten çıkan sözler ancak işler yüreklere. Öğretmenliğin sevgi mesleği olduğunu daha ilk günümde bu olayla anladım. Üniversitede öğretmemişlerdi bize insanları sevmeyi... Sorunları sevgiyle çözmeyi… öğretmek için gönüllere girmek gerekiyordu. Kapı kapı dolaşıp tezek kokulu ayranları bir yudumda içmek gerekiyordu. Peki sonra ne mi oldu? Üç ay boyunca her gün teyze okula torunlarıyla ayran gönderdi ben ayranı çok sevdim diye…