Vali Hatipoğlu: Önceliğimiz turizm
Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Elazığ Valiliği öncülüğünde yapılan çalışmalar ve hayata geçirilecek projeler hakkında Hakimiyet Haber'e özel açıklamalarda bulundu.
Elazığ’a atandığı günden bugüne kadar hem yaptığı çalışmalar hem de gönüllere dokunma çizgisinde belirlediği görev bilinciyle Elazığlı vatandaşların beğenisini kazanan Vali Numan Hatipoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Vali Hatipoğlu, Elazığlı vatandaşlarla ve şehrimizle yakaladığı uyumun ipuçlarını açıklarken Elazığ’ın devletine ve milletine bağlılığı, sahip olduğu kadim kültür ve potansiyelleriyle Elazığ’ı farklı ve özel bir yere konumlandırdığını vurguladı.
Şehirde hayata geçirilen projelere ilişkin tüm detayları Hakimiyet Haber’e açıklayan Vali Hatipoğlu, önceliğin turizm ve gastronomiye verildiğini, Elazığ’ın bu konularda çok büyük potansiyeller taşıdığını belirterek özellikle Hazar Gölü’nde çevre kirliliğiyle daha sert ve etkin mücadele edileceğinin altını çizdi.
Vali Hatipoğlu döneminde hayata geçirilen ve sosyal devlet anlayışının en güzel örneklerinden olan Beyaz Ev ve ‘İpek Yolu’na Bir Yolculuk, Bin Keşif’ projeleri hakkında da konuşan Hatipoğlu, bu projelerin Türkiye’ye örnek olacak projeler olduğunu vurguladı.
İşte Vali Hatipoğlu’na sorduğumuz sorular ve yanıtları:
“ELAZIĞ ÇOK ÖZEL VE ÖNEMLİ BİR KENT”
Sayın Valim, Elazığ halkının size karşı büyük teveccüh gösterdiklerini görüyoruz. Vatandaşlar ile bu bağı nasıl kurdunuz?
“Öncelikle ben şimdiye kadar yaklaşık on iki, on üç ayrı görev yerinde çalıştım. Her görev yerine adeta bir aşık gibi, sevdalı olarak çalıştım. Hizmet etmeye çalıştım. Tabii ki Aşık Veysel'in de söylediği gibi, emek harcadığınızda o sizi karşılıyor; gül ile. Yani biz de bulunduğumuz her yerde görev yaptığımız süre boyunca, en üst seviyede, en iyi şekilde hizmet etmenin, orayla yatıp orayla kalkmanın, orayı düşünmenin derdi ve tasası içerisinde olduk.
“ELAZIĞ İLE MAYAMIZ UYUŞTU”
Elazığ insanı son derece dışa dönük, devletini seven, milletini seven, kadim bir kültürü de bünyesinde barındıran bir yer. Dolayısıyla da tüm bunlar bir araya gelince, herhalde iyi bir maya uyuşması oldu diye düşünüyorum. Bu anlamda bizim sevgimize, sempatimize ve muhabbetimize açıkçası doğrudan cevap vermiş oldular diye düşünüyorum. İnşallah da yanıltmayız. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ben de Anadolu'nun küçük bir kasabasından yetişmiş, Cumhuriyet’e hizmet eden ve nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanımızı, devleti temsil eden bir konuma devletimiz sayesinde geldim. Dolayısıyla bu anlamda ne kadar çok çalışsak azdır diye düşünüyorum. Herhalde bunun da karşılığını vatandaşımız görüyor. Türkiye'nin her tarafını, her karış toprağını seviyoruz; ama tabii Elazığ'ın tarihi konumu ve stratejik durumu çok özel ve önemli. Bu anlamda da güzel bir bağ kurduk Elazığ insanıyla. Ben de bundan çok büyük bir onur ve mutluluk duyuyorum. Tabii çarşıda, pazarda ya da halk günlerinde vatandaşla buluştuğumuzda, biz sorun çözücü olmaya çalışıyoruz. Yani çözebileceğimiz her sorunun muhakkak çözüm kaynağı olmaya çalışıyoruz. Bunun karşılığıdır diye düşünüyorum.”
“ELAZIĞ BİR HUZUR ADASI”
İlimiz Asayiş ve Güvenlik açısından ne durumda?
“Basında veya bazen kamuoyunda farklı dillendirmeler olmakla birlikte, Elazığ, ülkemiz ortalaması asayiş sayısı rakamları itibariyle son derece sakin ve güzel bir konumda. Tabii geçmişi itibariyle çok çok fazlasıyla sakin olduğu için, bazen bununla ilgili olarak farklı şeyler söyleyebiliyor vatandaşlarımız; ama ben, genel olarak ülkemiz rakamlarını ve ilimiz rakamlarını sürekli olarak kıyaslayan birisi olarak, Elazığ'ın bir barış ve huzur adası, vatandaşlarımız için bir huzur adası olduğunu ifade edebilirim.
“EMNİYET VE JANDARMAMIZ SÜREKLİ SAHADA”
Öbür yandan, emniyetimiz ve jandarmamızla biz sürekli olarak sahadayız ve onların huzur ve güven içerisinde, gece ve gündüz emin bir şekilde kendilerini gerçekleştirmelerini, yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak hususunda gayret sarf ediyoruz. Bu anlamda çeşitli uygulamalarımız var. "Dar sokak uygulaması" dediğimiz bir uygulamamız var. Kapama hareketlerimiz ve kapama operasyonlarımız var. Bunlarla bir çevreyi komple tarayarak özellikle emniyetimizin ve jandarmamızın sahada olduğunu ifade ediyorum. Bununla ilgili olarak da paylaşımlarım oluyor.Rakamlarımız, emniyetimizin ve jandarmamızın yaptığı çalışmaların, hem trafik denetiminde hem de diğer hususlarda son derece yüksek olduğunu gösteriyor. Vatandaşımızın kurallara uyarak yaşayacak olması, bizim en büyük temennimizdir. Bunu sağlamak için de hem trafik, hem asayiş, hem huzur, hem narkotikle mücadele ve benzeri alanların tamamında son derece kararlı, hassas ve fedakarca çalışıyoruz.Buradan tekrar emniyetimize ve jandarmamıza ayrıca teşekkür ediyorum. Onlar saat mefhumu ve mesai mefhumu gözetmeksizin çalışıyorlar. Biz de kendilerine teşekkürlerimizi iletiyoruz.”
“ELAZIĞ ÇOK BÜYÜK POTANSİYELLERİ OLAN BİR ŞEHİR”
Şehrimizde göreve başladığınızdan bu güne yaklaşık 15 ayı geride bıraktınız. Bu süre zarfında önceliğiniz neler oldu?
Tabii, bir mülki idari amiri olarak, vali olarak tek bir önceliği gündeme alıp onunla sürekli olarak çalışmak olmuyor. Dolayısıyla biz pek çok alanda, aynı zamanda, eşit öncelikle çalışmak durumunda kalıyoruz. Deprem konutlarının inşaat süreci ve buna bağlı olarak altyapılarının tamamlanması, yine vatandaşlarımızın asayişle ilgili beklentilerinin karşılanması bunlardan bazıları.
“ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN TAMAMLANMASI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ”
Diğer yandan, şu anda bulunduğumuz mekan gibi Harput'ta fazlasıyla mekanın bulunması da bizim en önemli hedeflerimizden birisi. Yani tarım da var; tarım ve hayvancılıkla ilgili uygulamalarımızın hepsi belli şekilde gündemimizde olması gereken konular. Biz, işte turizmle ilgili, tarım ve hayvancılıkla ilgili; yine başkanlığını yaptığım Teknova Organize Sanayi Bölgesi başta olmak üzere Elazığ Organize Sanayi Bölgesi, yeni kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Palu, Kovancılar ve Karakoçan Organize Sanayi Bölgelerinin bir an önce hayata geçmesi; küçük sanayi sitesinin kuruluşu gibi alanlarla ilgileniyoruz.
“TURİZM EN BÜYÜK ÖNCELİĞİMİZ”
Yine turizmle ilgili olarak, başta Harput kazısı ve Harput'un düzenlenmesi olmak üzere, yeni kazılara da başladık. Biliyorsunuz, geldiğimde Tadım Kalesi'nde kazılar başlamıştı ama biraz yavaş ilerliyordu. Tadım Kalesi'ndeki kazıları hızlandırdık. Hiç gündemde olmayan Palu Kalesi'nde kazıları başlattık ve devam ettiriyoruz. Yine o süreç içerisinde, biraz tesadüfen bulunmasına rağmen, çok muazzam bir yapı ortaya çıktı; Salkaya Köyü'ndeki kazılarda Türkiye'nin en büyük yekpare mozaik parçası ortaya çıktı. Kırk sekiz metrekare genişliğinde. Tüm bunların, seksen dört metrekare genişliğindeki alan da dahil, tamamını biz önceliyoruz.
Öbür yandan, yine Saklıkapı ve Kara Leylek Kanyonlarında özellikle ulaşımla ilgili çalışmaları yaptık. Yakın bir zamanda tekrar son durumlarına bakacağız. Hazar Gölü'nün daha fazla turizme kazandırılması ve her şeyden önce çevrenin korunmasıyla ilgili çeşitli adımlar atıyor ve çalışıyoruz.
“PEK ÇOK ALANDA ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ”
Tek bir alanda çalışmak yerine pek çok alanda vatandaşımıza dokunmaya çalışıyoruz. Tarımsal faaliyetler de yine özellikle İl Özel İdaremiz eliyle yürütülüyor. Çeşitli tarımsal desteklerde bulunuyoruz ve bunları fırsat oldukça kamuoyuyla paylaşıyoruz. Ama tabii, daha çok üzerinde durduğumuz alan tarihi alanların korunması, geliştirilmesi ve öncelikle Elazığ gastronomisinin daha iyi noktalara ulaştırılabilmesi gibi pek çok faaliyeti yerine getirmeye çalışıyoruz.
“ELAZIĞ’I BİR TURİZM KENTİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
İlimizde turizme öncelik verdiğinizi görmekteyiz. Bu kapsamda Harput, Palu, Tadım ve Salkaya’da başlatılan kazı çalışmaları dikkat çekiyor. Elde edilen bulguların tarih ve kültür turizmi açısından İlimize nasıl bir katkı sağlayacağını öngörüyorsunuz? Palu, tarihi merkezlerimizden birisidir. Palu Kalesi ise tabii ki çok büyük ve yılların deformasyonuna uğramış bir yerdir. Dolayısıyla özellikle orada başlattığımız kazılarla, zirveye yakın bir Osmanlı karakolu bulduk. Aşağıda ise tekrar saray tarzında, yani o bölgenin sarayı tarzında kazılar ortaya çıkıyor. Palu Kalesi'nin tarihi, yaklaşık milattan önce üç binli yıllara kadar uzanıyor. Belki de daha eski zamanlara da uzanacaktır.
SALKAYA’DA YENİ TESİS
Yine Salkaya Köyü'nde çıkan mozaik ve çevresinde yeni yapılar ortaya çıkıyor. Burası özellikle Pertek Yolu'nun üzerinde bulunduğu için, orada bir otopark düzenlemesi ve küçük bir çarşı şeklinde bir çalışma ile gezi sonrasında dinlenme alanları oluşturacağız. Belki feribotu beklerken, belki feribottan indikten sonra dinlenme imkânı sağlanacak.
KAZI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
Bunların hepsi birbirinden farklı ama çok özel yerlerdir. Tadım Kalesi'ndeki kazılarda ise milattan önce dört binli yıllara kadar inmiş durumdayız. Kazı devam ediyor. Bir bölge sadece tek bir yapıyla veya tek bir konuyla ziyaretçi kazanmaz; pek çok şeyle kazanır. Doğal güzellikleriyle kazanır, su sporları veya su aktiviteleriyle kazanır, dalışla kazanır, belki ileride yamaç paraşütüyle daha fazla ilgi çekecektir. Veya rota üzerindeyseniz, buraya geldiğinizde “Bir Palu’yu görelim” denir; farklı lezzetler tadılır, Harput'a çıkılır ve Harput gezilir. Tüm bunları yapmaya çalışıyoruz.
“HARPUT KALESİ GİRİŞİNE ZİYARETÇİ AĞIRLAMA MERKEZİ YAPILACAK”
Harput Kalesi'nde de şu anda dördüncü etap kazılarımız devam ediyor. Diğer yandan, yakın bir zaman içerisinde, belki kesinleşmek üzere, Harput Kalesi'nde Fetih Mescidi’ni tekrar ihya edeceğiz. Kalenin iç düzenlemeleriyle ilgili çalışmalarımız da sürüyor. Ayrıca Fırat Kalkınma Ajansı eliyle, orada bir ziyaretçi karşılama merkezi projemiz şu anda çalışma aşamasında devam ediyor. Gelen misafirlerimiz burada adeta küçük bir müze gibi karşılanacak, bilgilendirilecek ve ardından kaleyi gezebilecekler.
KANYONLAR İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Önümüzdeki süreçte bunların hepsi daha da somutlaşacak ve belirginleşecektir. Bunların ötesinde, tabii ki Kara Leylek ve Saklıkapı Kanyonlarımızı da ziyaretçilerimize açmak için, Kaymakam Bey şu anda talimatını verdi; yürüyüş yolu ve işaretlemeler gerçekleştirildi. Bundan sonraki süreçte de burayla ilgili yapılacak çalışmalara devam edeceğiz.
“HAZAR GÖLÜ VE ÇEVRESİ HASSAS NOKTAMIZ”
Hazar Gölü üzerinde çokça duruyorsunuz, Hazar Gölü çalışmalarında şu an durum nedir?
Hazar Gölü'nde iki atık su arıtma tesisimiz var. Birinde arızalar vardı, onları giderdik; diğeri faaldi. Yani Gezin tarafındaki ve Sivrice tarafındaki arıtma tesislerimiz şu anda faal olarak çalışıyor. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum, son ziyaretimizde burayla ilgili olarak tekrar bize destek verdi.
BAKANLIKTAN YENİ DESTEK
Sivrice içerisinde, depremden sonra ortaya çıkan çatlaklarla gölün kirlenmesi söz konusuydu. Bununla ilgili olarak da kanalizasyon şebekesini İl Özel İdaresi olarak, İller Bankası ile birlikte yeniden yapacağız. Diğer yandan, hem çöp kamyonu hem konteyner alımını sağladık ve gölde şimdiye kadar üç kez esaslı temizlik yaptık.
“VATANDAŞLAR DA SORUMLU DAVRANMALI”
Maalesef, bu gölü kullanan vatandaşlarımız yani sadece Elazığlı vatandaşlarımız değil, civardan gelenler de temizliğe daha fazla hassasiyet göstermelidir. Temiz bulmak için önce temiz bırakmayı öğrenmek gerekiyor. En büyük sancım, üzüntüm şudur: Biz temizlik yaptıktan bir hafta sonra gölde yüzen karpuz parçaları ve gölün çevresine atılmış çöplerle karşılaşıyoruz. Bu anlamda vatandaşlarımız gerekirse bu tür durumlarda olanları fotoğraflandırıp bize ihbar etsinler. Kesinlikle cezasız bırakmayacağız.Bir insan kendi evinde nasılsa, çevresinde de öyle olmalıdır. Burası, yani dünya bizim evimizdir; evimizin içi gibi bakmamız gerekir. Eminim, bu bölgeyi kullanan insanların evleri pırıl pırıldır; ancak piknik yapmaya geldiğimiz bir yeri, başkalarının veya kendi geleceğimizin kullanımını göz önünde bulundurarak, kirletmememiz gerekir. Açıkçası en büyük üzüntüm, Elazığ'daki Hazar Gölü'nde yaptığımız her temizlikten bir hafta sonra, karayolu üzerinde Karayolları Bölge Müdürlüğü, Devlet Su İşleri, Orman İşçileri ve Özel İdare işçilerimizle yaptığımız temizlik sonrası yol kenarının yine aynı şekilde kirlenmiş olmasıdır.
“ÇEVRE KİRLİLİĞİ ACI VERİCİ BİR DURUM”
Bu tabii acı bir durumdur. Umuyorum ki bir gün biz de gerçekten, İslam’ın ve dinimizin emrettiği gibi, tertemiz olmayı, çevremize karşı da tertemiz olmayı ve çevreyi kirletmemeyi öğreniriz. Biz tedbirleri alıyoruz; foto kapanlar koyuyoruz ve diğer gerekli önlemleri gerçekleştiriyoruz. Ancak şunu unutmamak gerekir: Evimizde nasılsak, buralarda da öyle olmalıyız. Buralar hepimizin; bize veya dışarıdan gelenlere ait. Kullanırken hassas olmak faydalıdır.Gerekirse Elazığ gönüllüleriyle bir kez daha gideriz. Gerekirse kirletenlere doğrudan ikaz gönderilir. Çevre ile ilgili pek çok hassasiyet var; aynı hassasiyeti burada da bekliyoruz.
“İŞGALLERE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Hazar Gölü ile ilgili son bir ek daha yapmak istiyorum: Hazar Gölü'nde kayıt dışı yapılanmaya ve işgallere karşı mücadelemiz devam ediyor. Bazı hususlarda yargı kararları süreci durdurdu; aksi takdirde, özellikle Plajköy tarafında yıkımlara devam edeceğiz. Sonuçlarını bekliyoruz. Bunu da ayrıca ifade edeyim: Hazar Gölü'nde hem işgallere hem de izinsiz yapılanlara asla müsamaha göstermeyeceğiz.
ELAZIĞ, DEPREMLERE HAZIR MI?
2020 Elazığ ve 2023 Kahramanmaraş depremlerinin deneyimlerinden yola çıkarak, ilimizde olası yeni afetlere karşı alınan önlemler ve hazırlık çalışmaları nelerdir?
2022 ve 2023 depremleriyle ilgili olarak, öncelikle tüm vatandaşlarımıza, Elazığ’ımıza ve özellikle 6 Şubat depreminden etkilenen tüm illerimize, ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kayıplar oldu; çok fazlasıyla. Allah rahmet eylesin, yüce Mevla’dan hepsine rahmet diliyorum.
Tabii, ülkemiz ve bölgemiz aynı zamanda bir deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Dolayısıyla depremle yaşamayı, depreme hazırlıklı olmayı hem birey olarak, hem toplum olarak, hem de devlet olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu anlamda biz, bu iki depremin tecrübesiyle öncelikle konutlarımızı daha sağlam hâle getiriyoruz. Şu anda Elazığ’daki bina stokumuzun yaklaşık yüzde kırk-kırk beşi, özellikle yenilenmiş durumda. Tabii şehir içinde ve çevrede araştırmalarımız ve çalışmalarımız devam ediyor.
“ÇALIŞMALAR ARALIKSIZ DEVAM EDİYOR”
AFAD olarak müdahale planı çerçevesinde ve İl Risk Azaltma Planı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyor; planlı ve plansız toplantılarımızı sürekli yapıyoruz. Buradaki birimlerimizi ve görev alan kurumları sürekli müteyakkız hâlde tutuyoruz. Çalışmalarımızda olası deprem senaryoları üzerinde duruyor ve bununla ilgili sürekli bir zihin jimnastiği yapıyoruz.Ayrıca AFAD depolarımızda, ilk anda ihtiyaç olabilecek ve deprem anında sevk edebileceğimiz pek çok malzememiz hazır durumdadır. Bunları bakımını yaparak ve sürekli gözden geçirerek kontrol ediyoruz. Yine ayrıca, özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra Adıyaman Gölbaşı’nda koordinatör olarak görev yaptım. Orada edindiğimiz tecrübeler ışığında, nelere ihtiyaç olduğunu hissederek, düşünerek ve değerlendirerek çalışmalar yaptık. Tokat’ta da bu tür çalışmalar gerçekleştirmiştim. Burada da İl Özel İdaresi imkanlarıyla bir mobil mutfak oluşturduk. Bu, herhangi bir durumda acil ihtiyaç olabilecek en önemli unsurlardan birisiydi.
“MOBİL MUTFAK GÖREVE HAZIR”
Mobil mutfağımız beş bin kişiye hizmet verecek düzeyde, tam donanımlı bir mutfak olup hazır durumdadır. AFAD’ın özellikle arama kurtarma birlikleriyle ilgili olarak ülkemizde illere koyduğu hedefler vardı; biz bu hedeflerin üzerinde çıktık. Yaklaşık yüzde yirmi civarında daha fazla arama kurtarma ekibi yetiştirdik. Bu yeterli mi? Değil. Lojistik birimler, diğer destek birimleri ve ilgili eğitimlerimizle, çeşitli dernekler ve sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği yapıyoruz. Belediyemizle de keza bu şekilde çalışıyoruz. Belediyemizin arama kurtarma birliği var; emniyet ve jandarma ile kara kuvvetlerinde de arama kurtarmayla ilgili çeşitli birliklerimiz, yapılarımız ve teçhizatlarımız hazır tutuluyor. Bunları sürekli olarak dinamik bir şekilde gözden geçiriyoruz.
“TÜRKİYE’DE İLK PROJE”
Diğer yandan, Türkiye’de bir ilk olarak üniversitemizde afet bilinci dersini protokol ile uygulamaya koyduk. AFAD müdürümüz olmak üzere, afet bilinci dersini seçmeli sosyal ders haline getirdik. Hedefimiz, üniversitemizde yaklaşık kırk bin öğrenciden en az yüzde yirmi beşinin bu eğitimlerden geçmesi ve kendilerini, okul sonrası hayatlarında bir arama kurtarma birliğinde destek veya gönüllü olarak hazırlamalarıdır. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”
Kentsel dönüşümle ilgili olarak belediyemiz başta olmak üzere ilgili kurumlar çeşitli çalışmalar yürütüyor; biz de onları takip ediyoruz. Emlak Konut Yönetimi Genel Müdür Yardımcımız gelmişti; bazı mahallelerimizle ilgili incelemeler yapıldı. Süreç içerisinde inşallah bunlar da devreye girecek. Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızın duyurduğu 500 bin konut projesi var. İlimizde, özellikle sosyal konutlarla, konut sahibi olması zor olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve sağlam konutlara geçmesi ayrıca büyük önem taşıyor. Umuyoruz ki süreç daha da iyi noktalara gelecektir, inşallah.
ELAZIĞ’DA KAÇ KONUT YAPILDI?
İlimizde yapılan deprem konutları ne aşamada?
İlimizde yaklaşık olarak otuz altı bin civarında deprem konutunu hak sahiplerine teslim ettik. Bu rakam kırk bin civarında olacak, ancak kesin rakam, şu anda mahkeme sürecinde olan bine yakın dosyanın netleşmesine bağlıdır. Bunların da sonuçlanmasının ardından, kesin ve nihai olarak “şu kadar konut” demek mümkün olacaktır. Şu anki öngörümüz, kırk bin civarında konutun hak sahiplerine teslim edileceği yönündedir.
Beyaz Ev Projesi taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı. Ulusal Bir Projeye dönüşme aşamasındaki projeden beklentiniz nedir?
Biz tabii ülkemizde sosyal pek çok sorunu ele almak durumundayız. Bu anlamda aile içi şiddet ve kadına şiddet önemli sorunlardan birisidir. Bu beyaz ev projesiyle biz bambaşka bir yaklaşım ortaya koyduk. Bunu Gaziosmanpaşa’da başlatmıştık; şimdi de Elazığ’da daha iyi bir noktaya getirmiş oluyoruz. Burada bütüncül bir yaklaşım var; yani failler, mağdurlar ve özellikle çocuklar için. Bunu bir model olarak ülkemize sunuyoruz.
“BEYAZ EV PROJEMİZ, TÜRKİYE’YE ÖRNEK BİR PROJE”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız geldiler ve projeyi incelediler. Bu alanda, gerek İstanbul’da gerek diğer görev yaptığım yerlerde, resmi yapı içerisinde çözülmesi zor olan bir hususu, tanışma merkezi mantığı ve gönüllülük yaklaşımıyla, bütüncül bir perspektifte ele alan bir yapı oluşturulmuş oldu. Faillerle ilgili olarak, şu ana kadar gelen faillerden veya şiddet uygulayanlardan yaklaşık yüzde yetmişinin adliyeye veya emniyete intikal etmediğini görüyoruz; bu, projenin başarısını gösteren en önemli unsurlardan biridir. Süreç içerisinde eksiklerimizi gidererek çalışmaya devam ediyoruz. Bu eksiklikleri giderirken adliyeyle, üniversiteyle, diğer paydaşlarımızla ve baromuzla iş birliği içerisindeyiz. Çok kıymetli fikirler ortaya çıkıyor. Sonuçta bir model olarak bu proje sunulmuş oldu. Bakanlıkların da gerekli adımları ve mevzuat düzenlemelerini yaparak projenin Türkiye genelinde yaygınlaşmasını temenni ediyorum. Yaygınlaşması gerektiği kanaatindeyim; bir idareci olarak bunu önemli buluyorum.
Çok güzel bir ekip oluştu Elazığ’da. Diğer arkadaşlar da bu konuyla ilgili samimiyetle çalışıyor. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Özellikle eşim Ayfer Hanım’a proje sürecine verdiği katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Bu proje sayesinde ailelerimize, İpek Yolu Çocuk ve Gençlik Merkezi ile gençlere ulaşabiliyoruz. Bilim Merkezimiz aracılığıyla çocuklara fen ve bilim alanında eğitim imkânı sunuyoruz. İl Özel İdaresi olarak aileye ve sosyal alana dokunuyor, üç sac ayağını da gerçekleştirmiş oluyoruz.
“ÇOCUKLARIMIZIN MEFKURE SAHİBİ OLARAK YETİŞMESİ EN BÜYÜK ARZUM”
Valiliğiniz koordinasyonunda hayata geçirilen ve kamuoyunda takdirle karşılanan ‘İpek Yolu’na Bir Yolculuk, Bin Keşif’ Projesi’nin amacı ve şu ana kadar ulaştığı sonuçlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ben Ordu’nun Korgan ilçesindenim. Korgan, Fatsa’ya otuz yedi kilometre mesafede, rakımı yaklaşık yedi yüz metre olan bir dağ ilçesidir. Kış şartlarının zor olduğu bir bölge. Ben 1975-1987 yılları arasında çok zor şartlarda, öğretmen sayısının az olduğu bir ilçede eğitim aldım. Daha sonra üniversite ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Küçük bir ilçede yetişmiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, gençlerimizin rol modelleri ve örnek hayatlar aracılığıyla kendilerini gerçekleştirebileceklerine inanıyorum.
“ÇOCUKLARIMIZ, ELAZIĞ KÜLTÜRÜNÜ TANIYORLAR”
Özellikle ilçelerdeki çocuklar, maddi imkânsızlık veya diğer sebeplerle hayatla ilgili beklenti içerisinde olmayabiliyor. Çoğu zaman sadece telefondan veya televizyondan görüyorlar; doğrudan deneyimleyemiyorlar. Bu nedenle çocuklarımızın öncelikle Elazığ kültürünü tanımalarını istedik. Harput kültürünü, musikisini, misafirperverliğini ve derin yapısını öğrenmelerini sağlıyoruz. Aynı zamanda bilimle tanışıyor, ülkemizin geldiği noktaları gözlemliyorlar. Örneğin Keban Barajı’nın 1975’te yapıldığını ve o dönemde ülke elektriğinin yüzde yirmisini ürettiğini görüyorlar. Keban Barajı, mühendislik açısından büyük bir yapı olup, o dönemin en önemli hizmetlerinden biridir.
İPEKYOLU GENÇLİK MERKEZİ AMACINA UYGUN BİR HİZMET VERİYOR
Ayrıca Palu Kalesi ve Harput Kalesi gibi tarihi alanları ziyaret ediyorlar. Elazığ sokaklarında yalnızca ihtiyaç için değil, gezi amaçlı olarak da bulunuyorlar. Müzik alanında temel bir bilgi ve deneyim kazanıyorlar; atölye çalışmaları yapıyorlar. Bilimle ilgili atölye çalışmaları oluyor ve bilim merkezinde faaliyetlere katılıyorlar. Teknofest’le ilgili yapılan çalışmaları gözlemliyorlar. Bizim SİHA Komutanlığı’na giriyorlar. Tüm bunları gerçekleştirdikten sonra çocuklarımızın muazzam etkileşimler yaşadığını gördüm. “Biz Elazığ’ı bilmiyormuşuz, Elazığ’ı tanımıyormuşuz, Elazığ’dan haberdar değilmişiz.” şeklinde yorumlar yaptılar. SİHA Komutanlığı’nda o SİHA’ya dokunmak harikaydı dediler.Biz bunu çocuklarımızın yalnızca ülkemizle, insanımızla ve devletiyle daha güçlü bağlar kurması için gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl iki yüz yirmi beş öğrenciye ulaştık. Karakoçan, Kovancılar, Palu, Alacakaya, Keban ve Baskil ilçelerimizden gelen çocuklarımızı misafir ettik. Bu sene mümkün olduğunca daha geniş bir çevreye, hatta Elazığ merkezdeki mahallelerimizdeki okullara da ulaşmayı hedefliyoruz.
Çocuklarımız ne yapıyor? Cuma günü öğleden sonra İpek Yolu Gençlik Merkezi’ne yerleşiyorlar. Akşam yemeği, ardından tiyatro atölyesi veya müzik atölyesi ya da kürsübaşı sohbetine katılıyorlar. Cumartesi sabahları artık rutinim haline geldi; kahvaltıya gidiyor ve çocuklarla sohbet ediyorum. Sonra tekrar atölyelere giriyorlar. Oradaki bilim atölyelerinde ve kültür atölyelerinde çalışıyorlar. Sonra Harput’a çıkıyor ve burayı geziyorlar; muhtemelen daha önce görmemişlerdir. Ya hastane için ya başka bir sebeple gelmişlerdir. Keban Barajı’nı ve SİHA Komutanlığı’nı geziyorlar. Akşam ise ateş yakıp çevresinde oyunlarını oynuyor ve çeşitli etkinlikleri birlikte yapıyorlar.
“BU PROJEYİ ÇOK ÖNEMSİYORUM”
Genelde geri dönmek istemiyorlar; bu da bizi mutlu ediyor. Çocuklarımızın mefkure sahibi olarak yetişmesi en büyük arzumdur. Gençlerimizin bir hedef sahibi olarak, hangi işi yaparsa yapsın veya neyi yaparsa yapsın, en iyisi olmaya çalışmasını istiyorum. Aralarında hocalarımız, rektörümüz, komutanımız, emniyet müdürümüz ve diğer yetkililer geliyor. Her biri birini örnek alsın. “Ben polis olacağım, ben asker olacağım veya ben üniversiteye gideceğim.” diyorlar. Artık dokunabildikleri yerler olduğunu görsünler istiyorum. Bu nedenle bu projeye açıkçası çok fazla önem veriyorum. İnşallah hayırlısıyla devam edeceğiz.
Kamuoyunda sık sık gündeme gelen Kovancılar ilçesi Hayvan Bakımevi ve Doğal Yaşam Alanının yapımı hangi aşamadadır?
Şimdi inşaatı yavaş yavaş, hemen hemen tamamlanıyor. Malzeme alımıyla ilgili herhangi bir eksiğimiz yok. Biz oranın eksiklerini ve ihtiyaçlarını gideriyoruz. Burada şunu ifade edeyim: Bazen çeşitli art niyetli çevreler, özellikle burayla ilgili olarak konuşuyor. Biz devlet olarak burayla ilgili otuz milyona liraya yakın masraf yaptık. Devlet, hayvanlar ölsün diye böyle bir yatırımı gerçekleştirmez. Bu, çok ciddi bir emeği harcayan ve son derece insani bir iştir.
Ben tekraren anlatıyorum; yani çok defa anlattım, bir kez daha anlatıyorum. Bu noktayla ilgili olarak, biz orada hayvan refahını en iyi şekilde sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Örneğin bir şey anlatayım: Kulübeleri gelişigüzel koymuyoruz. Biz koyuyoruz; hobbit evi gibi üstünü toprakla kapatıyoruz. İçine hayvanlar girsin, çıksın, oynasın, üstüne çıksın, çevresinde oynasın diye düzenliyoruz. Yaz için oraya bir sulama sistemi kurduk, hayvanların serinlemesi için. Yavru köpeklerimiz ve diğer genç hayvanlar için aşılar aldık; çok ciddi masraflar yaparak koruyucu aşılarını da aynı şekilde temin ediyoruz.
Ama bazı art niyetli çevreler, sırf devlet, ki bu yasanın ben son derece insani bir yasa olduğuna da inanıyorum, açık ve net olarak bunu ifade edeyim, bir anlık bir görüntüyle mahkûm etme çabası gösteriyorlar. Oysa gerçekten bu, kangren olmuş bir sorundu. Çocuklarımız sokaklarda rahat ve huzurlu bir şekilde dolaşamıyordu. Ben kendi payıma şunu ifade edeyim: İstanbul’da, Gaziosmanpaşa’da en çok mahallelerden şikâyet bize geliyordu. “Çocuklarımız okula gidemiyor Sayın Kaymakamım, buna bir çare bulun.” deniliyordu. Şehirlerin en ciddi sorunu haline dönüşmüştü. Bu sorun sadece köylerin değil, şehirlerde de başlamıştı ve biz bununla ilgili tedbirler almak durumundaydık.
Devlet önce vatandaşını, insanını korumak durumundadır. Biz burada son derece insani ve toplumumuzun dini ve merhamet duyguları son derece yoğundur. Bununla ilgili olarak en ufak bir eksikliğimiz yok. Vatandaşlarımız bundan emin olsunlar. Açık ve net olarak söylüyorum, bu benim en hassasiyetle durduğum konulardan biridir.
Mama şu anda belediyemize ait mama biriminde ortaklaşa üretiliyor. Yetmiyor, dışarıdan da mama takviyesi alıyoruz, mama satın alıyoruz. Ama dediğim gibi, sanki devlet yabancı bir devletmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor.
“HAZAR ŞİİR AKŞAMLARI, HAZAR GÖLÜ ÇEVRESİNDE YAPILACAK”
Bu yıl Uluslararası 28. Hazar Şiir Akşamları gerçekleştirdiniz. Bu yıl yapılan Hazar Şiir Akşamlarının son yıllarda yapılan Hazar Şiir akşamlarından daha heyecanlı ve daha kapsamlı olduğunu gördük. Sizin gözünüzle Hazar Şiir Akşamları nasıl geçti?
Çok muazzam geçti bir kere. Vatandaşlarımızın gerçekten müthiş bir ilgisi oldu. Şimdi tabii, Hazar Şiir Akşamları Elazığ’ın en önemli markalarından birisidir. Yirmi sekizincisi düzenleniyor. Pandemi döneminde sadece bir veya iki yıl yapılamamış ama sanki sürekli olarak rutinin tekrarlandığı bir noktaya gelmiş. Aynı zamanda Hazar Şiir Akşamları, misafir ettiği kişiler göz önüne alındığında, Türk dünyasının da önemli markalarından biri haline gelmiş.
Biz geçen yılki Hazar Şiir Akşamları’ndan sonra bunu gündemimize almıştık; biraz daha farklı bir konsept yapalım dedik. Sağ olsun, başta İçişleri Bakanlığımız, Yurtdışı Türkler Başkanlığımız, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve TÜRKSOY olmak üzere pek çok yerden çok ciddi destekler aldık. Türk Dünyası Danslar Topluluğu müthiş bir gösteri yaptı. Gerçekten görülmeye değer, destansı bir gösteri oldu.
Şiirler sonrasında Esat Kabaklı konseri ve sonraki günkü ödül törenimiz oldu. Ödül törenimizde Sayın Bilal Erdoğan ve Aziz Sancar hocamıza ödülleri tevdi ettik. Aziz Sancar hocamız Amerika’da olduğu ve akademik çalışmaları nedeniyle gelemedi ama Elazığ’la ilgili bir mesaj gönderdi; o da orada okundu. Gerçekten Elazığ için çok muazzam bir mesajdı.
Bilal Bey ise, Etnospor Birliği Başkanı olarak, aynı zamanda geleneksel spor dallarına olan ilgisiyle Türkiye’de neredeyse unutulmaya yüz tutmuş geleneksel sporlarımızı yeniden canlandırdı. Ayrıca 2012’den beri düzenlenen Dünya Göçebe Oyunları ile Türkiye’ye önemli bir mesaj verdi. Bu göçebe oyunları, Kırgızistan başta olmak üzere tüm Türk dünyasından pek çok ülkenin büyük katılımıyla gerçekleşiyor. Bu da önemli bir organizasyon. Bu organizasyona katkı ve desteklerinden dolayı kendisine de ödül verildi. Gerçekten kendisine yürekten teşekkür ediyorum.
Şimdi bununla ilgili olarak tekrar bir değerlendirme toplantısı yapacağız. Dönüşler yine büyük oranda güzel. Hava şartlarından dolayı bu yıl Hazar Gölü’nün kenarında yapamadık ama önümüzdeki süreçte mutlaka Eylül ayı içerisinde Hazar Şiir Akşamlarını göl kenarında gerçekleştirmeye çalışacağız. Bununla ilgili bir çalışmamız var.
Bu noktada ben Belediye Başkanımıza, Mahmut Rıdvan Nazırlı başta olmak üzere vekillerimize çok teşekkür ediyorum. Mahmut Bey sağ olsun, konuyu Kürşat Bey’e iletti. Ben de görüştüm. Kürşat Bey, Türk Dünyası ile ilişkilerden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı. Kendisiyle de görüşmelerimiz oldu ve bu kurumlarla iletişimimiz noktasında çok ciddi destekleri oldu. Herkesin el birliğiyle yaptığı çok güzel bir organizasyon gerçekleşti.
Tabii biz belediye ve valilik olarak ev sahibiyiz. O yüzden “biz yaptık” demiyoruz; daha çok destek verenleri sayıyoruz. Çünkü bu fikir, Belediye Başkanımızla birlikte ortaklaşa inşa ettiğimiz bir fikir oldu. Sürekli istişare halinde, neyi nasıl yapmamız gerektiği hususunda tam bir fikir birliği içerisinde hareket ettik. Ortaya da toplumumuzun son derece beğendiği bir organizasyon çıktı.
“ELAZIĞ’DA ADETA BİR FESTİVALİ HAYATA GEÇİRDİK”
Aynı zamanda Hazar Şiir Akşamlarını Kültür Bakanlığı’nın etkinlik takvimi içerisine alma düşüncemiz de var. Çünkü kültür yolu festivalleri veya diğer Kültür Bakanlığı festivallerinden sonra Elazığ biraz üvey evlat muamelesi görüyordu ama bence artık bu durum değişiyor. Özellikle bu kuruluşların hepsi (İçişleri Bakanlığı dışındakiler) Kültür Bakanlığı’na bağlı kuruluşlar. Onların verdiği destek, aslında bizim bir festival gerçekleştirdiğimizi gösteriyor. İki gün de olsa bir festivali hayata geçirdik. Seneye muhtemelen şiirlerle ve şairlerle ilgili olarak biraz daha hassas bir çalışmamız olacak. Yine muhakkak konserlerle de süslenecek. Eylül ayında bir etkinlik planlıyoruz. Ben vatandaşlarımıza ilgilerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Gerçekten kapsamlı ve çok eğlenceliydi.



