ÜLKÜCÜLER ''EVET'' DİYOR
Gülşah ALTAŞ / MHP Elazığ İl Başkanı Oğuzhan Demir, TBMM'ye sunulan 18 maddelik Anayasa değişikliğinin yapılan oylamaların sonunda kabul edilmesi ve referandum sürecinin başlamasıyla
Gülşah ALTAŞ / MHP Elazığ İl Başkanı Oğuzhan Demir, TBMM'ye sunulan 18 maddelik Anayasa değişikliğinin yapılan oylamaların sonunda kabul edilmesi ve referandum sürecinin başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. ‘Evet’ yönündeki kampanyalarının Genel Merkez’in bildirdiği takvim doğrultusunda başlayacağını belirten MHP Elazığ İl Başkanı Demir, “İlk defa Ak Parti ile bir konuda hemfikir olup, bir seçimde birlikte seçim kampanyası yürüteceğiz. İnşdigerah başarılı olacağız” dedi.
Nisan ayında yapılması beklenen referandum sürecini değerlendiren MHP Elazığ İl Başkanı Oğuzhan Demir, Anayasa’nın birkaç maddesinin değişmesi yönünde yıllardan beri siyasi partilerin kendi aralarında veya karşılıklı görüşmelerinin olduğunu ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Türk siyasetinde taşların yerinden tamamen oynadığını söyledi. 15 Temmuz sonrasında sistemin işleyişiyle alakalı bazı sıkıntıların ortaya çıktığını kaydeden MHP İl Başkanı Demir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin daha da artırılabileceği, Başbakanlık sisteminin de ortadan kalkacağı, yürütme yetkisinin tamamen Cumhurbaşkanı’nda olduğu bir sistem üzerinde görüşmelerin başladığını ifade etti. Demir, önce 23 maddenin gündeme geldiğini, daha sonra 18 madde üzerinde Meclis’te karar kılındığını ve 339 milletvekilinin ‘Evet’ oyuyla Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere görüşmeler sonlandırıldığını hatırlattı.
BAHÇELİ, HER ZAMAN CEMAAT YAPILANMASININ HEDEFİNDEYDİ
MHP Elazığ İl Başkanı Demir, 7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrasıyla 15 Temmuz sürecinde yaşananlar ile ilgili hafızaları tazeleyerek şöyle konuştu: “7 Haziran seçimleri sonrasında bizim kırmızı çizgilerimiz diye tabir ettiğimiz 4 madde vardı. Bunlardan birincisi Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değişmesi yönünde kesinlikle bir tasarruf olmamalı, böyle bir teşebbüste kimse bulunmamalı. İkincisi ‘çözüm süreci’ diye tabir edilen aslına ihanet süreci dediğimiz sürecin tamamen durdurulması, terör ve teröristle mücadele edilmesiydi. Üçüncü kırmızı çizgimiz 17-25 Aralık operasyonunun kapsama alanı. Yani sadece 4 bakanla sınırlı değil, operasyon kim tarafından yapılmış, yapılma gayesi nedir, bürokratları da kapsayacak şekilde detaylı bir araştırma ve suçluların mutlaka cezalandırılması gerektiğiydi. Dördüncüsü de Cumhurbaşkanı’nın yasal sınırlar içerisine çekilmesi ve ona göre görev yapmasıydı. Bu maddeler üzerinde bir anlaşma sağlanamayınca CHP il Ak Parti arasında 35 gün süren görüşmeler oldu ve nihayetinde seçim kararı alındı. 1 Kasım seçimleri sonucunda da Ak Parti iktidarı tek başına hükümeti kurma ve güvenoyu alma çoğunluğunu yakaladı. Daha sonraki süreçte PKK, IŞİD veya DAEŞ’in eylemlerinde bir artış, ülkenin ekonomik sıkıntıları ve 15 Temmuz’da da ülkeyi tamamen ele geçirmeye yönelik darbe girişimi neticesinde Türkiye Cumhuriyeti beka sorunuyla karşı karşıya getirildi. Ülke böyle hassas bir süreçteyken Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin ilk açıklaması hafızalardadır. Bahçeli’nin, darbe girişiminin kesinlikle kabul edilmeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir ülke olduğunu, darbe girişiminin kesinlikle karşısında olunacağı yönündeki açıklamasının ardından 15 Temmuz’un seyri değişmiştir. Topyekün verilen mücadele sonrasında Türkiye Cumhuriyeti bu darbe teşebbüsüne müsaade etmemiştir. Sonraki süreçte MHP’nin geçmişle alakalı birçok konuda ne kadar haklı olduğu daha net bir şekilde görülmüştür. Sayın Genel Başkanımız cemaat yapılanmasının her zaman hedefinde olmuştur. 2008 yılı itibariyle de değişim adı altında Sayın Bahçeli’yi yıpratmaya yönelik her türlü ayak oyunları yapılmıştır. Sayın Bahçeli tüm bu oyunların farkında olduğu için gereken zamanlarda gerekli önlemler alınmıştır. Bu süreçte Ak Parti, terörle mücadele konusunda bizim öngörülerimizi dikkate almış ve hemfikir olmuş, FETÖ yapılanmasında Genel Başkanımızın geçmişteki açıklamalarının önemi görülmüştür. 15 Temmuz sonrasında FETÖ yapılanmasına, teröre karşı hükümet MHP’nin daha önceden öngördüğü şekilde bir mücadele başlattı, bu konuda MHP ve hükümet arasında hemfikir bir şekilde bütünleşme sağlandı.”
BİZİM TEK DERDİMİZ TÜRK MİLLETİ’NİN DAHA İYİ YÖNETİLMESİ
Önümüzdeki yıllarda mevcut sistemin tıkanacağını ifade eden Demir, iktidar değişikliğiyle birlikte uyum sorunu yaşanabileceğini ve 15 Temmuz’da yapılmak istenen darbe girişiminin ikinci aşamasının yaşanabileceğini kaydetti. ‘Bizim Cumhurbaşkanı’na daha geniş bir yetki alanı açma gibi bir derdimiz yok’ diyen Demir, Türk Milleti’nin daha iyi yönetilmesi ve sistemin daha işler hale gelmesini amaçladıklarını belirterek şunları söyledi: “Kurumlar içerisinde bakanlıkların bazılarının yetki alanında olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’na bağlı, Başbakanlık’a bağlı ve bakanlıklara bağlı kurumlar var. Bugün mevcut hükümet Cumhurbaşkanı’nın kendi iktidarı olduğu için uyum sorunları yok. Yarın iktidar değişikliğiyle uyum sorunu yaşanır ve sistemi tıkanma noktasına getirirse, kurumlar içerisinde sorunlar başlarsa, ülkede 15 Temmuz’da yapılmak istenen darbe girişiminin ikinci aşaması yaşanmış olunur. MHP Genel Başkanımız bu yönde öngörülerde bulunarak Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulundu ve ‘ya parlamenter sistemin güçlendirilmesi ya da yetki artırımına gidilmesi’ gerektiğini ifade etti. Bizim Cumhurbaşkanı’na daha geniş bir yetki alanı açma gibi bir derdimiz yok. Bizim tek düşüncemiz Türk Milleti daha iyi nasıl yönetilir, bu sistem daha iyi işler hale nasıl getirilir. Bu süreçte aldığımız riskle 2009 yılı ve sonrasında devleti daha iyi bir yönetime kavuşturacağız inancındayız. “
CUMHURBAŞKANI’NA YENİ VERİLECEK BİR YETKİ SÖZ KONUSU DEĞİL
Anayasa değişikliğinin içeriğini değerlendiren MHP Elazığ İl Başkanı Oğuzhan Demir, Cumhurbaşkanı’nın zaten anayasal sınırlar içerisinde yetki aşımında bulunduğunu, kendisine yeni verilecek bir yetki olmadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa değişikliğinin 18 maddesine baktığımız zaman hükümet metodu 2014 yılından beri zaten uygulamada var, Cumhurbaşkanı zaten yürütmenin başında gibi davranıyor, Başbakan’ı, bakanları atıyor, istediğini görevden alıyor. Yani kendisine yeni verilecek bir yetki söz konusu değil. Normalde kanunlarda buna yetkisi yok, Anayasal sınırlar içerisinde yetki aşımı var. Referandumdan ‘evet’ çıkarsa bu kanunlaşacak. Mevcut sistemde görevinden dolayı herhangi bir suçtan Cumhurbaşkanı’nı yargılamak mümkün değil, sadece Meclis’in 5’te 3 çoğunluğuyla ‘vatana ihanet’ iddiasıyla yargılanabilir. Meşru bir zeminde, meşru bir hükümet, meşru bir Cumhurbaşkanı’nın da bugüne kadar vatana ihanetten yargılandığı görülmemiştir. Yani şu anda yaptığı hiçbir işte yargılanamayan, sorgulanamayan bir sistem var. Yeni Anayasa değişikliğiyle görev suçları da dahil Cumhurbaşkanı’nın da yargılanabilmesinin önü açılıyor. Meclis soruşturma açarsa Cumhurbaşkanı Meclis’i feshedebilir gibi bir soru işareti var ancak bunun da önlemi alınmış ve Cumhurbaşkanı hakkında herhangi bir soruşturma başlatılırsa Cumhurbaşkanı’nın seçim kararı alma yetkisi kaldırılıyor. Yine mevcut sistemde seçme yaşı 18, seçilme yaşı 25. Seçilebilme yaşını da 18’e çekiyorlar ama 18 yaşında bir insanın kariyeri ne olabilir. 600 milletvekilinin arasında daha çocuk denilebilecek bir yaşta, üniversite mezunu da olmayan, ailesinden bağımsız yaşama ihtimali düşük birine seçilebilme hakkı verilmiş. Ama bunu çok önemli bir değişiklik olarak değerlendirmiyoruz. 2019 yılında seçilecek Cumhurbaşkanı her kim olacaksa yürütmenin başında da o olacak, bakanlar kurulu, Cumhurbaşkanı yardımcılarını kendi atayacak. Bunların dışında Yargıtay’daki askeri mahkemelerle alakalı daha teknik detaylar var. Bunlar ileride propaganda dönemiyle birlikte daha net açıklanacaktır. Ülkedeki Anayasa profesörlerinin tarafsız ve objektif bir şekilde bununla ilgili yorumlarını yapmaları lazım.”
LİDERİMİZİN İFADELERİ BİZİ DE BAĞLAR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Benim bir tek oyum var. Meclis’te de, referandumda da evet diyeceğim’ ifadelerini hatırlatarak Bahçeli’nin her ne kadar kendi adına konuşsa da bu ifadelerin Ülkücü Hareket mensuplarını da bağladığını söyledi. Ülkede bu kadar sıkıntılı bir süreç yaşanırken Anayasa değişikliğinin karşısında olunamayacağını ifade eden Demir, teşkilat mantığı içerisinde aldığı unvanı, yetkiyi farklı şekilde kullananlara tüzük gereği uygulanması gerekenlerin de uygulanacağını vurgulayarak, “Bizde ülküdaşlık hukuku vardır. Sayın Genel Başkanımız, ‘Benim bir tek oyum var. Meclis’te de, referandumda da evet diyeceğim’ demiştir. Ülkücü Hareket’e mensubiyet şuuru içerisinde hareket eden insanlara şunu söylemek lazım. Liderimiz kendi adına konuşmuş olabilir ama o konuşma sadece kendini değil, Ülkücü Hareket mensuplarını da bağlamalı ve bağlar. Evet oyundan yana tavır almışsak birbirimizi kıracak, incitecek, hakarete varacak şekilde ‘hayır’ üzerinden bir kampanya yürütmenin ülküdaşlık ve kardeşlik hukukuna yakışmayacağını düşünüyorum. Devlet bu kadar sıkıntılı bir süreçteyken, MHP bu Anayasa’nın adeta planlayıcısıyken karşı olunmasını anlayamayız. Karşı olan arkadaşlarımıza yönelikte çalışmalarımız olacak ve kendilerine anlatılacak. Fikren demokratik hakkını kullanan kimseye bir şey diyemeyiz ama teşkilat mantığı içerisinde aldığı unvanı, yetkiyi farklı şekilde kullanan insanlara da tüzük gereği uygulanması gerekenler de uygulanacak. Partinin mensubu olan, üyelik bağıyla bağlı olan insanların uyması gereken kural ve kaideler tüzük hükümlerine göre bellidir. Bunlara uymayan insanların partide herhangi bir şekilde görev alma ihtimdigereri yoktur, buna da müsaade etmeyiz” diye konuştu.
CHP’NİN İÇİNE HDP KAÇMIŞ
Demir, CHP’nin PKK ile aynı yolda yürüdüğünü, FETÖ dahil bölücülere müspet yaklaştığını ifade ederek, “CHP, Sayın Bahçeli’nin de tabiriyle içine HDP kaçmış gibi davranıyor. Kurucu genel başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün ilke ve inkılâplarından ‘devletçilik’ ve ‘milliyetçilik’ ilkelerini yok sayıp PKK ile yol yürüyüp, hemfikir olabiliyor, bölücülere, FETÖ de dahil birçoğuna müspet yaklaşabiliyor. Onları anlayabilmemiz mümkün değil. İnşdigerah yanlışlarını fark ederler ve gittikleri yanlış yoldan dönerek vatanın ve milletin bekası konusunda uyulması gereken kurdigerara uyarlar” dedi.
İNSANLARI KUTUPLAŞTIRMAYALIM
MHP İl Başkanı Oğuzhan Demir, sandıktan çıkacak her türlü sonuca saygı gösterilmesi gerektiğini kaydederek şöyle konuştu: “Ak Parti, insanları kutuplaştırmadan, evetçi veya hayırcı diye yaftalamadan çalışmalarını sürdürmeli. Elbette ‘Evet’ oyunun çok çıkmasını istiyoruz ve bunun için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz ama ‘hayır’ dediği için kimseyi vatan haini diye ilan etme, yaftalama hakkına da sahip değiliz. Bizim gönlümüzden geçen Milliyetçi, Ülkücü Hareket’e gönül vermiş her insanın liderinin arkasında dimdik durarak destek olması, parti politikalarına uyması ve ‘Evet’ konusunda Ak Parti’den daha fazla gayret göstermesi. Sandıktan çıkacak her türlü sonuca her kesim saygı gösterecek. Seçim sonuçlarının şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.”