Turizmde 'Kırmızı Kitap' elzem oldu

Gazetemizin acar ve yetenekli muhabirleri 'Konuşmak, insanın en erdemli ve en özgün eylemidir. Sorunlar konuşarak çözülür, gönüller konuşarak buluşur, fikirler konuşarak olgunlaşır. Bu düşüncelerden yola çıkarak yeni bir programla karşınızdayız.' diyerek şehrin ve sektörlerin sesini halkımıza duyurmak amacıyla yeni bir çalışmaya imza attılar.

Turizmde 'Kırmızı Kitap' elzem oldu
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İstediler ki şehrin üzerine çöken kara bulutlar dağılsın. İstediler ki sözü olan konuşsun. İstediler ki sorunlar bizzat bu sorunu yaşayanlar tarafından dillendirilsin. Ve istediler ki herkes bulunduğu yerde ve dar mahfillerde konuşup duracağına olayın taraflarına mesajını iletsin.

Muhabirlerimiz ilk konu olarak turizm, ilk konu olarak da sektörün önemli isimlerinden turizmci Mehmet Saruhan Tuncer oldu. 
Muhabirlerimizin ilk olarak turizm gibi bir konuyu seçmeleri hem şehre olan duyarlılıkları, hem de eksikliğini  en çok hissettiğimiz konuya vakıf olduklarını gösterdi.

Tuncer’in açıklamalarını okuyunca turizm konusunda hala çok gerilerde olduğumuz gerçeği ile bir kez daha yüzleştik.
Tuncer, bölgedeki diğer illerin turizmde elde ettiği başarılara dikkat çekerek ilginç rakamlar vermiş. 

Mardin beş ayda 6 milyon, Tunceli 2 milyon ziyaretçi ağırlarken Elazığ 2024’te sadece 211 bin turist çekebilmiş. Rakamlar sizlere  de çok çarpıcı ve ilginç geldi değil mi? 

Turizm konusunda atılan daha doğrusu atılmış gibi yapılan göstermelik temaşalar demek ki çok işe yaramamış.
Son yıllarda şehirleri ve bölgeleri değerli ve önemli kılan ticari üretim ve sanayileri olmakla birlikte turizm bacasız sanayi olma özelliğini sürdürüyor ve hatta diğerlerinin önüne geçiyor. Bugün doğu ve güneydoğu illerinin turizmden kazandıkları Kayseri ilinin sanayisi kadar bir bedele sahip. 

Turizmi besleyen sektörler ile tedarikçi üretici ve yan sektörlerle birlikte istihdama önemli katkı sağlayan bu alanda bizler hala laf üretip turistlere ne satacağımızı ve neyimizle  öne çıkacağımızı tartışıyoruz.

Kanyonlarımız,  yolu daha olmayan birer saklı cennet olarak bizlere acı bakarken, Buzluk Mağarasının bakılmaktan utanılası çevresi ve hurda demir kapı ile girişinin kapatılması resimleri bizimle ve turizm anlayışımızla dalga geçerken, Hazar gölü çevresi çöplerden geçilmezken, şehir merkezinde bir tabak sırın ya da Harput köfte yiyecek mekânlarımız yokken bizler daha çok iç çeker Mardin ve Tunceli’ye öykünürüz.

Hakimiyet olarak hep dedik ve diyoruz. Şu turizmi iki ay tüm paydaşlar ve bu konuda başarı hikayesi yazmış yetkin isimlerle konuşalım ve bu konuda yakın, orta ve uzun vadeli yapılacakları belirleyip ve bunu her vali değiştiğinde değişmeyecek bir “kırmız kitap” haline getirelim ve işe başlayalım.

Bu yapılamayacak ve hayata geçirilemeyecek bir proje midir bilmiyorum ama bir vali yardımcısının başkanlığında bu süreç yürütülür ve son hali ilin tepe yöneticilerine sunulabilirse biz de göğsümüzü gere gere artık turizme hazırız deriz.
Bundan sonra da Kültür Yolu Festivali listesine alınmakla ilgili siyasi lobi ve bürokratik güçlerimizi kullanır ve bu vadiye ciddi ve somut bir adım atabiliriz.