TRİBÜNLERDEKİ MASKÜLEN İŞGAL

Bağırıp çağırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteriler, tezahüratlarıyla moralleri ve pozitif olan enerjiler maç başlamadan son buluyor

TRİBÜNLERDEKİ MASKÜLEN İŞGAL
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bağırıp çağırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteriler, tezahüratlarıyla mordigereri ve pozitif olan enerjiler maç başlamadan son buluyor. Bilinçsizce tezahüratların yapılması, sahada ki onurlu ve duruşlarıyla çok iyi bir karakter profili çizen topçuların daha maç başlamadan enerjilerinin sıfırlanmasına neden olan, sekiz, on kişilik bir topluluğun bilinçsiz davranışları ve tüm tribünün ayak uydurması çok tuhaf. Neyi, nerede, ne zaman yapacağımızı bilmiyoruz. 90 dakikaya mutlak galibiyet isteği ile başlayan sporcular, yapılan bilinçsizce tezahüratlar psikolojik olarak yıkıma neden oluyor. Kimsenin hakkı yok kimsenin moralini sıfırlamaya, tribün kültürü olmayan insanların, çok kitap okuyarak ya da gezerek kazanılacak bir kültür olmadığını bilmeleri gerekir. Diğer kültürlerden ayıran en büyük özellik stat da o atmosferi yaşamaları gerekir. Nerede ne yapılacağını bilerek tezahüratları iyi bilmek ve iyi bir duruş sergilemektir tezahürat kültürü. Emek  vermeyenlerin anlamayacağı bir kültür. Takımın sevgisi,tribünden tezahüratlarıyla  belli olur.Daha geçenlerde televizyonda bir tezahürat örneği gördüm :
"merhaba diyip sosyete oluyorsak . 
selamun aleyküm diyincede varoş olunuyorsa . 
o zaman cümleten selamun aleyküm arkadaşlar !
Tribün, destek ve isyan arasında sıkışmış kalmış bir oluşum. Ama genel olarak gelenekçi ve tekdüze bir yapıya sahip olmalarından hazzetmiyorum. Çoğunluğu tehlikeli adamlardan oluşan tehlikeli bir sürü insan. Sadece bu ülkeyi kastetmem yanlış olur, tüm dünyada da böyle. Hatta sadece bir sosyo-ekonomik sınıftan da oluşmuyor. Yeri geliyor, asla yapmayacağı şeyleri tribünde yapabiliyor bir taraftar.
Şu yazılan şey bu adamların neden tehlikeli olduğunun göstergesi mesela. Belki bunu bir üniversite öğrencisi, belki çoluğa çocuğa karışmış mazbut bir hayat süren adamın teki yazdı. Tribün gruplarının içinde böyle adamlar yok mu sanıyorsunuz.
Formaları giyince potansiyel bir suçlu gibi davranmalarını anlamayacağım, anlamam mümkün değil. biz de taraftarız, biz de maç izlerken tezahürat tutturuyoruz ama bir başkasının yaşam hakkını tehdit edici eylemler içine girmiyoruz.
Gerçi benim bahsettiğim insan grubu içinde şunu okuyup da, biz kimin canına kast ettik ki, diye düşünen bin tane adam da vardır. İşte fark bu, öyle düşünürsünüz. Sonraki gün tribünde küçücük çocukların kafasına sandalye atarsınız.

Futbolu erkek sporu olarak gören zihniyet, tribünleri maskülen bir yapıya büründürdü. Tezahürat gibi bir taraftarın en etkin misyonu olan sözler, erkeklik ve cinsellik fenomenleriyle dolduruldu. Kadın bir nesne olarak edilen küfür dolu tezahüratlardaki edilgenliği ifade ediyor. Toplumsal olarak kadınına saygı duymayan bir erkeklik anlayışının futbol sahalarındaki yansımalarından farklı şeyler beklemek yanlış olur. Futbolu sadece sosyal bir etkinlik görmeyen ve tribünleri sadece küfür edip rahatlanan bir alan zanneden zihniyet, futboldaki  ve diğer tüm branşlardaki şiddetin tek sorumlusudur. Küfür içerikli tezahüratlarda sıklıkla işlenen cinsiyet konusu, cinselliği tabulaştırmış eril bir toplumsal formasyonun kısır çırpınışlarını ifade ediyor. Kadın seyircilerin de kadını aşağılayan bu küfre alet olması kadar ilginç bir durum yoktur herhalde.

Spor diğer tüm alanlarda olduğu gibi bir egemenlik mücadelesine dönüştü. Erkek egemen toplumsal yapıların öncelendiği kapital piyasalarda, kadının metalaştırılması bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bunun binlerce insan tarafından cinsel içerikli tezahüratlarla haykırılması, akılda kalıcılığı sağlamaktadır. Kadın her yerde olduğu gibi spor alanlarında da cinsel bir mantıkla sunulmakta ve öteki obje olarak fenomene dönüşmektedir. Maskülen alanların bu denli yayılımı, kadının bir birey olarak silikleşmesine, cinsel bir obje olarak sürekli yükselmesine neden olmaktadır.