TEHLİKELİ TIRMANIŞ
Bu gün bu güzel ülkemiz içte ve dışta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimi ile 'Gaflet, dalalet ve büyük bir ihanet' içe
Bu gün bu güzel ülkemiz içte ve dışta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimi ile “Gaflet, dalalet ve büyük bir ihanet” içerisindedir.
Yıllardan beri kapımızın önünde biriken tehlikenin boyutları her geçen gün biraz daha yükseklik kazanmaktadır.
Toplumda gözle görülen bir hareketlenme ve tehlikeli bir tırmanış vardır.
Sonu nereye gideceği belli olmayan, ancak aklıselim her insanı kara kara düşündüren ve endişeye sevk eden bir tırmanış.
Herkes bir tedirginlik içerisinde…
Kimsenin kimseye güveni, kimsenin geleceğe umudu kalmadı.
Huzursuz bir ortam, bitmeyen bir terör, dinmeyen bir acı, dibe doğru gitmekte olan bir ekonomi ve bölünmüş bir toplum…
***
Siyasilerimiz kendi aralarında top çevirmekle meşguller.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde ülkemin acil problemlerine çözüm bulmakla sorumlu milletvekillerimiz yüce meclisi arenaya döndürdüler.
Biri birlerinin üzerine atlıyor, biri birlerini yumrukluyor, biri birlerine ağza alınmayacak küfürler sıralıyorlar.
Şehit cenazelerinde bile bir belirsizlik ve ayrımcılık var.
Eğer ki bu ülkede evladını teröre kırban vermiş bir şehit babası çıkan arbedede “Bize de acıyın” diyebiliyorsa Türkiye acınacak bir haldedir.
Başbakanla tokalaşan birisi yarım saat sonra ana muhalefet liderinin önüne bir mermi atacak kadar büyük bir ihanet içerisinde. Bu merminin atılma sebebi ve bu sebepte anlatılmak istendiği konu çok vahimdir.
İç güvenliğimizde büyük bir zafiyet var.
Herkes tedirgin herkes bir şüphe içerisinde, hiç kimsenin yarınlarda umudu yok.
***
Dış cenahta itibarımız ayaklar altında.
Muhammet Ali Clay’ın cenaze merasimine giden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına gerekli ilgi gösterilmiyor. Törende konuşma hakkı verilmiyor bunun sonucu cumhurbaşkanımız tören bitimini beklemeden ülkemize dönmek zorunda kalıyor.
Rusya, İran, Irak, İsrail, Lübnan gibi pek çok ülke bu cennet vatanımıza diş bilemekte, saldırmak için müsait zaman kollamaktadır.
Suriye bir saatli bomba gibi önümüzde duruyor.
Kıbrıs her zamanki gibi…
Ermeni soy kırımı dünya ülkeleri arasında kabul edilme aşamasındadır.
Ülkemiz hiçbir zaman böylesine olumsuz bir duruma düşmemiş, hiçbir platformda bu kadar yalnızlaştırılmamıştı.
Sağımız, solumuz ateş çemberi.
Dost belli değil, düşman belli değil, her kayanın arkasında bir pusu…
İhanetler, hainlikler kol geziyor.
Yoksulluk ve yolsuzluklar had safhada.
***
Cumhurbaşkanımız vatandaşın yatak odasına bile müdahale ediyor.
Başbakanımız sabah tan akşama, akşamdan sabaha kadar başkanlık sistemini savunuyor. Başkanlık sistemi gelirse her şeyin düzeleceğini ve her şeyin çok güzel olacağını savunuyor.
Birileri çıkıp da “Arkadaş senin elinde eksik olan ne var?”
Bütçe desen elinin altında,
Asker, polis emrinde,
Son model araç ve gerecin fazlasıyla var.
“Yargı yanında, sendikalar, üniversiteler, basın medya ve STK’lar yanında. Diyanet bile yanı başında tek başına iktidarsın daha ne istiyorsun?” demiyor
Ve hiç kimse içeriğini bile bilmediği başkanlık sisteminin bu ülkeye neleri getirip, neleri götüreceğini hesap etmiyor. Kuzu gibi meleyi meleyi iktidarın arkasından gidiyor.
E daha ne istiyorsunuz kardeşim?..
Bütün imkânlar elinizin altında.
Buna rağmen bu ülkede terör önlenemiyor, iş yapılamıyor, bir şeyler sürekli kötüye gidiyorsa neden kendinizi sorumlu tutmuyor, kendinizi sorgulamıyorsunuz?” Diyemiyor.
Çünkü korkuyor,
Çünkü pısırık bir muhalefet,
Satılmış bir medya var.
Ekranlar sabahtan akşama kadar karı kız pazarlamakla, iktidara yağ çekmekle meşgul.
BİR SENELİK ŞEHİT BİLANÇOSU
07 Haziran 2015 tarihinden 07 Haziran 2016 tarihine kadar bu ülke 558 asker ve polisini, 459’da sivil olmak üzere toplamda bir sene içerisinde 1017 vatan evladını teröre kurban verdi.
Halada her gün üçer beşer şehit veriyor.
Adına “Çözüm Süreci” dediğimiz bu ihanet sürecinde PKK denilen ihanet çetesine gereğinden fazla taviz verildi…
Şehirlerde, ilçelerde PKK’lıların hendek kazmasına, mayın döşemesine, barikat kurmasına, silah depolamasına göz yumuldu.
“Valilere operasyon yapmayın” diyenlerle “Her şeyden haberimiz vardı” diyenler bile oldu.
Devlet büyüklerimizin güvenlik güçlerimize “yapmayın, karışmayın, görmeyin” dedikleri içinde askerimizin, polisimizin harekât alanını daraltıp PKK’lıların harekât alanını genişlettiler.
Bu çok büyük bir gafletti işte bu gaflet sonucu bu ülkede bir yılda 1017 vatan evladı şehit oldu, ocaklara ateş düştü.
Sorumlu var mı?
Yok!..
Sorumluluğunu idrak eden var mı?
Yok,
Kalıcı ve caydırıcı bir çözüm bulan var mı?
Oda yok.
Tabi’i ki istifa dediğimiz bir kavramda yok.
TEHLİKELİ TIRMANIŞ
Devrin Başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “Yüzde elliyi içeride zor tutuyoruz” demişti ya şimdide C.H.P kanadından “12,5 milyon insanı evinde zor tutuyoruz” gibi tehlikeli ve sorumsuzca söylenmiş sözler ifade ediliyor.
Bu sözler ülke için söylenilmiş en tehlikeli ve en talihsiz sözlerdir. Bu ülkenin kendi içerisinde bir iç kargaşaya (savaş demeye dilim varmıyor) girmesi sonucu itibariyle ülkemizin ve milletimizin felaketi olur.
Onun için her hareketimizde olduğu gibi sözlerimizde de ölçü olmalıdır.
Devlet adamı yol gösterici ve birleştirici olmalıdır.
Bu ülke bunları hak etmiyor.
Bu ülkede yönetim zafiyeti var.
İktidar ve muhalefetin çok büyük kusurları var.
Ama ülkemizin, milletimizin, devletimizin hayrına atılan adımlar yok.
Herkes gaflet, dalalet ve ihanet içerisinde,
Buyurun Şair Eşref’in dediği gibi kendinize hangi unvanı yakıştırıyor veya layık görüyorsanız onu alabilirsiniz.
Yorum sizin takdir yüce milletimindir.