Prof. Dr. Taşar: 'İran'ın Hürmüz resti barışı getirdi'
Prof. Dr. İzzet Taşar, İran'ın 'Hürmüz Boğazı'nı kapatırız' resti sonrası küresel piyasaların olumsuz etkileneceği endişesi sonrası barışı da beraberinde getirdiğini, İsrail'in Filistin soykırımın da dünya ekonomisinin etkilenmemiş olması bu soykırıma sessiz kalınmasının en önemli nedenlerinden biri olarak gördüğünü ifade etti.
Dünya petrol sevkiyatının yüzde 30’unun Hürmüz Boğazı’ndan geçmesi ve İran Meclisi’nin boğazı kapatma kararı sonrası küresel güçler barış için harekete geçerken İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımda dünya devletlerinin sessiz kalması Gazze’nin küresel sermayeye etkisi olmamasından mı kaynaklanıyor sorusunu akıllara getirdi.
Fırat Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İzzet Taşar ile 12. gününde sona eren İran-İsrail savaşının başta Türkiye olmak üzere Dünya üzerindeki ekonomilere olan etkisini konuştuk.
Taşar, “İran İsrail Savaşı gibi büyük bir çatışmanın ateşkesle sonuçlanmış olmasını mutlulukla karşıladığımı belirtmek isterim. Kural tanımayan İsrail'in Gazze’de yaptığı soykırımı da en kısa zamanda sonlanmasına dileyerek başlamak istiyorum. İran İsrail gerilimi özellikle uluslararası medyada çok yankı uyandırdı ve tartışmaların birçoğu İsrail'in bölgede haksız ve fütursuz hareketlerinin üçüncü Dünya Savaşı'na yol açabileceği ile ilgili yorumlar yapıldı. Açıkçası dünyayı siyasi hırsların yönettiği dönemler oldu dini sorumlulukların yönettiği dönemlerde oldu. Günümüzde dünyayı ekonomik dengelerin yönettiğini düşünüyorum. Olası savaşların dünyayı ekonomik dengelerini değiştirme ihtimali uluslararası camiada bu savaşın bir an önce durdurulması yönünde bir baskıyla karşılaşıyor. İsrail Filistin soykırımı da dünya ekonomisinin etkilenmemiş olması bu soykırıma sessiz kalınmasının en önemli nedenlerinden biri olarak görüyorum. Özellikle İran'ın Hürmüz Boğazı ile ilgili yaptığı açıklamaların ardından tüm dünya ülkelerinin karşılaşabileceği petrol fiyatındaki değişmeler petrol arzındaki sıkıntılar mal sevkiyatlarında oluşabilecek problemler insanların tüketim alışkanlıklarının değiştirecek bir savaş ortamının oluşma riski tüm küresel sermaye tarafından doğal olarak engellenmek istendi. Birbirlerinin tabiri caizse gücünü gören ve tartan İsrail ile İran bu ateşkese evet dediler” dedi.
SAVAŞ DEVAM EDERSE ULUSLARARASI TİCARET DURUR
Prof. Dr. Taşar sözlerine şöyle devam etti: “İran-İsrail savaşı veya bölgedeki herhangi bir savaşın siyasi sonuçlarının çok daha önemli olacağını düşünüyorum ama sadece uzmanlık alanım olan ekonomi ile ilgili sonuçlarını birkaç başlık altında özetlemeye çalışacağım . Bölgedeki oluşan herhangi bir kriz öncelikle enerji fiyatlarını ve enerji güvenliğine etkileyecektir olası krizlerde enerji arz kısıntısı ve enerji fiyatlarındaki artış tüm ülkeleri olduğu gibi Türkiye'yi de negatif etkiler, enflasyonist bir baskı oluşturur, üretim daralır ve uzun dönemde istihdam problemine yol açar. Diğer yandan ticaret ve lojistik ile ilgili olarak sınır kapılarında ve transit ticarette sorunlar yaşanabileceği gibi uluslararası ticaret durma noktasına gelebilir. Diğer yandan göç ve bu göçün maliyeti bölgedeki ülkeler açısından karşılanamaz boyutlara ulaşabilir bunu Suriye konusunda tecrübe etmiş bir ülkeyiz. Hizmet sektörü tarafına bakacak olursak Türkiye'nin en büyük gelir kalemlerinden olan turizm sekteye uğrar ve bu sektör kendi içerisinde barındırdığı yatırımcısı ve çalışanlarıyla durma noktasına gelir” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE CAYDIRICI GÜÇ OLMASI GURUR VERİCİ
Taşar son olarak ise “ Diğer taraftan sermaye piyasalarında oluşacak herhangi bir savaşın risk iştahını azalttığını biliyoruz. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin de bu anlamda sermaye çıkışlarına yaşayacağı ve döviz kurunun yukarı yönlü revize olacağını öngörmek zor değil. Burada özellikle herhangi bir negatif konjektör ortamında altının sadece bireyler tarafından değil devletler tarafından da talep edildiğini biliyoruz. Özellikle pandemi sonrası birçok ülkenin altın rezervlerinde artış izliyoruz. Tüm bunların yanı sıra dünyanın olası siyasi veya ekonomik problemlerin de mevcut düzenlerin değişmesi ile ilgili eğilimin arttığını söyleyebiliriz. Bu ekonomilerde dijitalleşmenin kapısını açacaktır. Özetle bölgedeki savaşların ülkemizin bölgenin en güçlü ülkelerinden biri olarak caydırıcılığının yüksek olmasının gururunu yaşıyoruz. Diğer taraftan olası herhangi bir siyasi kriz veya savaşın öncelikle enerji erişilebilirliği ile ilgili tüm dünya olduğu gibi ülkemizi de zora düşüreceği açıktır. Son olarak Gazze’deki soykırımının da son bulmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.