Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin enfekte doymuş keneleri çıkartırken kenenin bağırsak içeriğinin ciltle temas etmesiyle bulaştığını, ülkemizde Tokat, Çorum, Sivas, Bayburt, bölgemizde ise Erzincan, Erzurum ve Bingöl'ün kuzey tarafları, nadiren de olsa Tunceli'nin kuzey taraflarında görüldüğünü ve son olarak ise erken tanı ve destekleyici tedavinin çok önemli olduğunu ifade ederek, Hastalığın spesifik bir ilacı henüz yok ancak destek tedavisiyle hastaların çoğu iyileşmektedir dedi.

Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

Ülkemizde ilk olarak 2002 yılında görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı son günlerde özellikle İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi’nde artan ölümlü vakalar ile birlikte vatandaşlarda tedirginlik yarattı. 

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, hastalıkla ilgili merak edilenleri gazetemize anlattı. Prof. Dr. Demirdağ, aynı zamanda son günlerde merak konusu olan “kene popülasyonunda artış var mı, keneler mutasyona mı uğradı, yeni türler laboratuvar ürünü mü?” gibi sorulara da yanıt verdi. İşte detaylar…

Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

KKKA NEDİR BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ,“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, halk arasında “keneyle bulaşan hastalık” olarak da bilinir. KKKA, Bunyavirüs ailesine ait bir virüsle ortaya çıkan, ölümcül seyredebilme potansiyeli olan ciddi bir enfeksiyondur. Bu hastalık, özellikle bahar ve yaz aylarında daha sık görülür çünkü kenelerin aktif olduğu dönemlerdir. Belirtiler genellikle ani başlayan ateş, baş ağrısı, kas ağrılarıyla başlar ve hastalığın ilerlemesiyle beraber cilt altı kanamalar, burun kanamaları, iç organ kanamaları gibi daha ağır tablolar gelişebilir.  Ülkemizde Tokat, Çorum, Sivas,  Bayburt, bölgemizde ise Erzincan,  Erzurum, Bingöl'ün kuzey tarafları,  nadiren de olsa Tunceli'nin kuzey taraflarında görüldü.”

Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

HASTALIK NASIL BULAŞIR, KİMLER RİSK ALTINDA? 

Hastalık esas olarak kenelerin insanlara tutunması ve kan emmesi yoluyla bulaştığını ifade eden Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ,“Enfekte doymuş keneleri çıkartırken kenenin bağırsak içeriğinin ciltle temas etmesiyle bulaşabilir. Hasta hayvanların kanı veya vücut sıvılarıyla temas sonrası ortaya çıkabilir. Bunun dışında hasta kişilerin kan ve vücut sıvılarıyla temas eden kişiler de risk altındadır. Özellikle çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, mezbaha çalışanları ve sağlık personeli gibi meslek grupları daha yüksek risk altındadır. Ancak kırsal bölgelerde doğayla temas eden herkes risk altında olabilir. Burada önemli olan farkındalık ve korunma yöntemleridir.”

KKKA’DAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ sözlerine şöyle devam etti: “Elbette korunmak mümkün. En önemli önlem kene ısırığını engellemektir. Bunun için:

•Kırsal alanlara giderken açık renkli, uzun kollu giysiler tercih edilmeli, pantolon paçaları çorap içine sokulmalı.

•Doğadan döndükten sonra vücut mutlaka kene açısından kontrol edilmeli.

•Keneye çıplak elle dokunulmamalı, uygun şekilde çıkarılmalı.

•Ayrıca hayvanlarla temas sonrası el hijyenine çok dikkat edilmeli.

Sağlık çalışanları da hastayla temasta mutlaka eldiven, maske, gözlük gibi kişisel koruyucu ekipmanlar kullanmalı.”

KENE VÜCUDA TUTUNDAYSA NELER YAPILMALI, HER KENE BU VİRÜSÜ TAŞIR MI? 

Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ ,“Her kene KKKA virüsü taşımaz. Ancak kene tutunduysa en kısa sürede çıkarılmalı. Bu işlem cımbızla, keneyi deriye en yakın yerden tutarak, ezmeden ve sağa sola çevirmeden yapılmalı. Halk arasında bilinen “sigara basmak, kolonya dökmek” gibi yöntemler yanlış ve tehlikelidir. Kene çıkarıldıktan sonra kişi en az 10 gün boyunca kendini takip etmeli. Ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi belirtiler gelişirse mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalı.”

Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

TEDAVİ SÜRECİ

Tedavi süreci hakkında da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, “Erken tanı ve destekleyici tedavi çok önemlidir. Hastalığın spesifik bir ilacı henüz yok; ancak destek tedavisiyle hastaların çoğu iyileşmektedir.  Yoğun bakım desteği gereken hastalar da olabiliyor. Ölüm oranı değişken olmakla birlikte %5 ila %30 arasında bildirilmektedir. Bu nedenle erken başvuru hayat kurtarıcıdır. Özellikle riskli bölgelerde yaşayanların bu konuda bilinçli olması çok önemlidir. Virüsün mutasyona uğradığına yönelik herhangi bir veri elimizde yok.  Yurt dışından göçmen kuşlar aracılığıyla gelebilir. Ya da hastalığın olduğu bölgeden ülkemize gelen bir turist örneğin bir dağcı ülkemizde gelip kamp yapmıştır. Geldiği yerde o virüsü almıştır.  Onunla birlikte gelmiş olabilir.” 

İLİMİZDE VAKA GÖRÜLDÜ MÜ?

Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ son olarak ise, “Geçtiğimiz günlerde il dışından bir vaka geldi. Onu da arkadaşlarımız tedavi etti. Şifa buldu ve taburcu edildi. Hastanemize gelen başka bir vaka yok. Kene kesinlikle sıkılıp ezilmemeli çünkü sıkıldığında kenedeki kanın püskürmesiyle insan vücudunda olan bir yara varsa oradan eğer hastalık taşıyorsa bulaşabilir.  Cımbız yardımıyla kafasından iç kısmına hafif tutturarak dişlerinden beraber uzaklaştırmak gerekiyor. Ya da iple ısırdığı kısmından geçirip böyle oynatarak vücuttan ayırmak gerekiyor. Panik yapmadan, ama bilinçli ve dikkatli davranarak bu hastalıktan korunmak mümkün. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın, doğada vakit geçiren herkesin kenelere karşı koruyucu önlemleri alması, doğadan döndükten sonra vücutlarını kene açısından kontrol etmesi, şüpheli durumlarda hemen sağlık kuruluşlarına başvurması çok önemli. Unutmayalım, erken tanı hayat kurtarır.”

Prof.Dr.Demirdağ: 'Kırım Kongoya dikkat!'

KENE POPÜLASYONUNDA ARTIŞ VAR MI, KENELER MUTASYONA MI UĞRADI, YENİ TÜRLER LABORATUVAR ÜRÜNÜ MÜ?

Bu yıl kene konusundaki medyada artan haber sayıları ve üretilen komplo teorilerine de yanıt veren Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ, kene konusunda bu yıl popülasyonda herhangi bir artış gözlemlenmediğini ancak medyada yer alan haberler nedeniyle konunun magazinselleştiğini ve bu nedenle artış olduğu şeklinde bir algı olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Demirdağ, birçok farklı hastalık taşıyan yeni kene türleriyle ilgili olarak komplo teorilerinin geçerli olmadığını, doğada birçok farklı kene türünün bulunduğunu, kene gibi bir hayvanın değil taşıdığı virüslerin mutasyona uğrayabileceğini belirtti.

Sosyal medyadaki videolarda saldırgan tavırlar sergileyen kenelerin bu davranışlarının da normal olduğunu, belirli bir olgunluğa ulaşan kenelerin zaten yaşayabilmeleri için canlılara tutunması gerektiğinden bu içgüdüyle hareket ettiklerini laboratuvar ortamında üretim gibi konuların komplo teorileri olduğunu söyledi.