Mutfağın devirdiği iktidar
KKTC'de yapılan seçimler sonuçlandı. Adada federasyonu savunan Erhürman yüzde 62,76 oy alarak seçimi kazanan lider oldu. Adada iki devletli bir sistemi savunan bağımsız aday Ersin Tatar ise yüzde 35,81 oy aldı.
Cumhur İttifakının desteklediği aday olan Tatar’ın böylesine açık bir fark yemesi ve seçimleri kaybetmesi hem Tatar hem de Türkiye açısından önemli bir muhasebe yapılması gereken bir konu olarak karşımızda duruyor.
Erhürman her ne kadar zafer konuşmasında adanın dış politikasını belirlerken ve bu konularda adım atarken Türkiye ile istişare edileceğini söylese de kendisinin İsrail ve Rum politikalarını benimsediğini tüm dünya biliyor.
Tatar, seçim sonrası yaptığı ilk açıklamasında seçimi kaybetmesini iki sebebe bağladı. Birincisi hayat pahalılığı, ikincisi nüfus hareketleri.
Tatar’ın seçim kaybetme gerekçesi olarak hayat pahalılığını dile getirmesi bizlere Demirel’in “mutfağın yıkamayacağı iktidar” yoktur” cümlesini hatırlattı.
Hayat pahalılığının sandığa yansıması ve bunun iktidarları düşürmesi yeni bir olay değil. Hemen her hükümeti iktidardan uzaklaştıran yüksek enflasyon tüm ülkeler gibi ülkemiz iktidarını da tehdit eder konuma geldi.
Özellikle emekli ve sabit gelirlilerin son yıllarda yaşadıkları mağduriyet ve sıkıntıların, yapılacak ilk seçimlerde Kıbrıs benzeri bir tablo çıkarması çok uzak ihtimal değil.
Bu açıdan Ak Parti’nin dış politika ve savunma sanayideki başarıları seçim kazanmasına yetmeyebilir. Ülkemiz uluslararası arenada çok önemli mevkilere gelmesi önemlidir ancak mutfağın isyanı, bireyler için bundan daha önemli hale gelebilir.
Sadece Tatar’ın değil, Ak Parti’nin de Kıbrıs seçimlerini iyi yorumlaması ve bundan ders çıkarması gerekmektedir. Yoksa bizler yapılacak ilk seçimde bir dejavu yaşamış olabiliriz.
