Milletvekillerinden Beklentiler!
1 Kasım seçimlerinde halkımızın sağduyusu ve feraseti yaşanabilecek birçok kötülüğün önüne geçti
1 Kasım seçimlerinde halkımızın sağduyusu ve feraseti yaşanabilecek birçok kötülüğün önüne geçti.
Ülke içindeki siyasi partilerin belki de masumane yaptıkları muhalefet ve eleştirinin ötesinde Türkiye üzerinde derin komplolar ve krizler planlayan global aktörlerin hevesi de bir başka bahara kalmış oldu.
Ancak şu bilinmelidir ki Türkiye ve dolayısıyla Ortadoğu üzerinde hesabı olanlar asla asla bu planlarından vazgeçmeyecekler.
Recep Tayyip Erdoğan’ın gelişiyle birlikte bölgedeki huzuru kaçan devletler ve küresel sermayenin deve dişi şirketleri Türkiye’yi içerde terör belasıyla, gezi türü densiz çatışmalarla ve cemaat gibi hainlerle uğraştırmaya ve hızını kesmeye devam edecekler.
1 Kasımda halk sandıkta devrim yaparak 7 Haziranda göbek atanları salya sümük ağlar hale soktu.
Tabi halkımız ve necip milletimiz üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ama şimdi sıra siyasilerimizde, hükümetimizde ve milletvekillerimizde.
Elazığ’dan seçilerek meclise gönderdiğimiz pırıl pırıl milletvekillerimize halkımız sonuna kadar güveniyor.
Sayın vekillerimizin Elazığ ve Elazığlıdan gayri derdi ve aşkı olmadığını biliyor. Onlar bizim erdemli, ilkeli, haram-helal kaygısı güden, adalet ve hakkaniyetten şaşmayacak dört güzel adam.
Bunlara il başkanı ve belediye başkanını da katarsak 6 güzel adam. Keşke milletvekili sayımız düşmeseydi .
İşe önce buradan başlanmalı bence. Kıl payı kaçırdığımız milletvekilini, yatırımları ve sanayileşmeyi artırarak yeniden 5’e çıkarmak olmalı ilk işimiz. Üretimi ve gelişmesi iyi olan bir şehir göç vermez aksine göç alır. Kaliteli ve kalitesiz ayrımı gibi saçma bir söylemi tekrar etmek istemiyorum ama Elazığ’a göç eden her insanımızı üretime ve şehirleşmeye katmak öncelikle bizim görevimizdir. Gelen de giden de bizdir ve hepsi de kalitelidir.
Sayın vekillerimizin ikinci önceliği işte bu yatırımları çekebilecek teşvik yasasının revizyonu hatta restorasyonu olmalıdır.
Başbakan yardımcımız ve muhtemelen de yeni kabinede yine önemli bir göreve gelecek olan Cevdet Yılmaz, şehrimizle ilgili ekonomik yapıyı çok iyi bilmekte ve hatta Kalkınma Kurultayı’nda teşvikle ilgili” Allahın emri değil elbette bazı düzenlemeler yapılabilir” gibi bir cümle kurmuştu. İşte açılan bu kapıdan girerek, olmadı bacadan girerek de olsa bu dönem artık “teşvik” kelimesi şehir gündeminden düşmelidir.
Milletvekillerimizden bir beklentimiz de halkımız arasında sıklıkla konuşulan bölge hastanesi, Hamza bey içme suyu projesi, Uluova, Kuzova ve stadyum kelimelerinin de artık gündemden düşecek şekilde kısa sürede çözümlenmesi olacaktır.
Bunların çözümü Ak Parti’ye her defasında karşılıksız ve sınırsız destek veren il merkezi ile ilçelerimize ve köylerimize gözle görülür ve somut projelerin hayata geçirilmesidir. Siz bir Ağın köprüsü için trilyonları harcarsınız o da güzel bir hizmettir ama Ağın’a bir sosyal merkez, bir kültür be kongre merkezi yapsanız insanların gözü önünde olduğundan belki daha bir makbule geçebilir. Hele Baskil asla ve asla unutulmamalı, kaysı ile ilgili mutlaka bir adım atılmalıdır.
Sayın milletvekili, il başkanı ve belediye başkanımızdan halkın bir talebi de uyum içerisinde çalışılması, geçmişte olduğu gibi bir ambulansın şehre gönderilmesi karşısında sayın vekillerin birbirlerini atlatarak 5 dakikalık arayla basın kuruluşların “sayın vekilim falanın girişimleri ile şehrimize bir ambulans tahsis edildi” gibi basitliklere düşülmemesidir.
Şehre yapılan her hizmet konusunda önce il başkanı bilgilendirilmeli ve bundan sonra açıklama konusunda istişare yapılmalı ve ardından çıkacak karara uygun olarak kamuoyu bilgilendirilmelidir. Rol çalmaya çalışmak bunu yapmak isteyeni yüceltmek yerine daha küçültüyor. İli ilgilendiren tüm kararlar yine ortak akıl ve istişare ile yapılmalıdır. Özellikle bürokrat atamalarında kesinlikle ferdi ve fevri hareket edilmemeli, tüm milletvekilleri ve il başkanının ortak kararı ile atamalar yapılmalıdır.
Bu süreçte araya fitneler girebilir, bazı vekillerimize değişik cenahlardan baskı gelebilir. Hatta “sen kendi bileğinin hakkıyla geldin” türünden gazlar da verilebilir. Aman ha.. Bunlara kesinlikle itibar edilmemeli. “Kuruluş felsefesine döndük” deniyorsa bunun yolu teşkilat disiplininden geçer. Ak Partinin kuruluş felsefesinde bir şehrin en önemli siyasi aktörü il başkanıdır. Konular onun başkanlığında masaya yatırılır, tartışılır, karara bağlanır ve hayata geçirilir.
Bizler, Ak Parti milletvekillerinin her birinin bu disiplinden neşet eden bir siyasi misyonu olduğunu biliyoruz ve onlara güveniyoruz. Yeter ki safları sık tutsunlar ve araya oluşturduğu fitneden kendine alan açıp rant devşirmeye çalışan şeytanların girmesine izin vermesinler.