Maksat konferans mı kaos mu?
Geçtiğimiz günlerde, Furkan Hareketi lideri Alparslan Kuytul'un 11 Ekim Cuma günü Elazığ'da düzenleyeceği 'Selahaddin Eyyubi ve Kudüs'ü Fethi' konulu konferansın afişleri asılmak istenmiş bunun üzerine Elazığ Belediyesi ekipleri afişlerin asılmasına izin vermediği gibi mevcutları da toplamıştı.
Toplanan pankart ve afişlerini geri almak isteyen Furkan Hareketi üyeleri, Elazığ Belediyesi Zabıta Müdürlüğü binasını basmış ve arbede yaşanmıştı.
Bu gelişmelerin ardından Elazığ Belediyesi Türkiye’nin Muz Cumhuriyeti olmadığını ortaya koyarak kuru gürültüye pabuç bırakmamış ve izinsiz afiş asma ve bunu ısrarla yürütmeleri karşısında idari para cezası uygulamıştı.
Yaşanan bu olaylardan sonra Alparslan Kuytul, Cuma günü icra ettiği konuşmasında zabıta ve emniyet ekiplerinin duyuru brandalarını toplattığını, 2 kişinin gözaltına alındığını ve 3 kişiye toplam 130 bin lira idari para cezası kesildiğini söyledi.
Kuytul, Belediyeye tepki göstererek, "Elazığ Belediyesi, sen çatlasan da patlasan da o parayı bizden alamayacaksın. O parayı ödemeyeceğiz, alçaklıktır. Bu cezayı derhal iptal edin, yoksa yaptığınızı bütün Türkiye konuşacak" dedi.
Kuytul, ceza alan destekçilerine de "Bu tür idari cezalar 5 sene sonra iptal olur. Hesabınızda para bırakmayın, maaşınızı mümkünse elden alın" çağrısı yapıp "Tapunuza da haciz getiremezler. 5 sene sonra zaten bu cezalar düşer" ifadelerini kullandı.
Alparslan Kuytul’un nasıl ve sorunlu bir psikolojik halde olduğunu konuştuğu cümleler çok açık ediyor. Adamın derdi ne İslam ne Selahattin Eyyubi ne de Kudüs… Adamın tek derdi aykırı konuşmak, kamu kurumlarını tahrik etmek, kriz çıkarmak ve Türkiye’de gündem olup bu “başarısından” dolayı bir yerlere selam çakmak…
Hakimiyet olarak; Furkan hareketi ve Alparslan Kuytul’un nasıl bir projenin uzantısı ve güdümlüsü olduğuna dair geçmişte de bu sayfalardan görüşlerimizi ifade etmiştik.
Öncelikle bu zatın İslam ya da İslami ilimler gibi bir derdi yok. Böyle bir amacı olsa bağlılarına şakilik öğüdünde bulunmaz.
Bu harekete samimi duygularla giden, aidiyet bilincini ve ait olma duygusunu İslami gördüğü bu camiada giderme ve uhrevi yolculuğuna katkı sunma amacındaki insanlar olabilir. Lakin Kuytul’un ne böyle bir derdi ne de böyle bir amacı ne de halis niyeti var.
Sosyal medya hesaplarından zaten vereceği tüm mesajları veriyor. Ve ne hikmetse verdiği mesajların da yüzde 80’i siyasi mesajlar.
Siyasi mesajlar vermesine de kimsenin itirazı yok. Elbette bir siyasi fikri olabilir, hatta siyasi bir parti de kurabilir. Buna kimsenin bir itirazı olamaz. Lakin siz İslamı ve İslami şahsiyet ve kutsal mekânları kendi dünyevi tul-i emellerinize alet etmeye kalkarsanız öncelikle bu durum gayretullaha dokunur ve maşeri vicdana takılırsınız.
Yapacağınız konferansa valilikten resmi izin almışsınız. Bu demektir ki afişlerinizi de asabilirsiniz. Ancak bunun da bir resmi yolu ve prosedürü var. Afişlerinizi nereye asacağınızı ve kaç tane asacağınızı ilgili kuruma bildirmek ve bunun gereği olan resmi prosedürleri yerine getirmek ve tahakkuk eden çok cüz’i ilan ve reklam vergisini de ödemek zorundasınız.
Siz bunları yapmaya gerek görmeyecek, şehrin birçok yerine afişlerinizi asacaksanız, yetkililerin konu ile işlem yapılması teklifinizi reddedeceksiniz, korsan astığınız afişleriniz indirilince de hem suçlu hem de güçlü kılığında kamu kurumunu basacaksınız.
Bu da yetmeyecek kesilen yasal cezayı da ödememeleri için taraftarlarınıza söyleyeceksiniz. Daha da ileri giderek bu konudaki cehaletinizi ortaya koyup “Zaten bu tür cezalar beş yıl içinde siliniz” gibi garip bir kural ve kanun olduğunu dile getireceksiniz. Bu mantıkla zaten beş yıl içinde silinen cezaları kim öder ki? Kanunun ruhu ve kanun yapıcıların suçu caydırıcı özelliklerini yok sayarak, bilmediğiniz bir konuda da ahkam keseceksiniz.
Alparslan Kuytul’un derdi vaz-ü nasihat değil. Sistemle çarpışarak meşhur olmak, ülkede bir güç olduğunu ispat edip bunun yansıması olarak masadaki pazarlık gücünü artırmaktır. Belediyeye hitaben “Türkiye sizi konuşacak” cümlesinde de bu psikolojik ve patolojik vaka yatıyor.
Tüm söylemleri İslami sosa bulandırılmış siyasi söylemlerdir. Bir yerleri, yine başka bir yerlerin talimatı ve desteğiyle yıpratma hareketidir. İnsanların saf ve temiz İslami duygularını şahsi emellerine alet etmektir. Ve Allahtan ki tüm bu agresif tutum ve sözde İslam’a sahip çıkma atraksiyon ve militarist tavra rağmen gün geçtikçe camia erimekte insanlar gerçek yüzü ve niyeti kısa sürede anladıkları için uzaklaşmaktadırlar.
Her gittiği ilde huzursuzluk yaratan, hukuksuzluğu hukuk diye savunan, İslami konuları kendi emelleri doğrultusunda ve ilkesizce kullanan bu harekete mensup insanlara saygı duyuyoruz ancak hedef ve amaçlar konusunda daha sorgulayıcı olmalarını tavsiye ediyoruz.