Mahcubiyetin sessizliği
Mühendislik, insanlığa hizmet eden eser ve buluşların temelini oluşturan bir bilim ve meslektir.
Bugün teknolojinin geldiği ve insanlara sunduğu kolaylıklarda mühendislerin büyük emek ve katkısı var.
Bu meslek, tarihin akışını değiştiren büyük mühendisler yetiştirdiği gibi insanlığa ve devlete maliyeti büyük meblağlara ulaşan hatalı ve yanlış projelere imza atan başarısız yeteneksiz ve basiretsiz mühendisleri de yetiştirmiştir.
Elbette işinin hakkını veren tüm mühendisleri tenzih ederiz ama bugün mühendisler tarafından projelendirilip, hayata geçirilen ve yine kontrol mekanizması mühendisler tarafından denetlenen birçok yapı ve proje, mühendislik mesleğinin yüz karası olarak karşımızda durmaktadır.
Bunların en çarpıcı örneği, şehrin 40 yıllık su ihtiyacını giderecek sloganıyla inşa edilen Hamzabey İçme Suyu Barajıdır.
Şehrin yakın tarihini az çok bilen ve takip eden biri olarak bu barajın DSİ tarafından projelendirildiği günlerde dönemin Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu ve konu ile ilgili bürokratlarının “bu proje sadece yağmur yağmaya endeksi bir proje, yağmur yağmadığı zaman şehir susuz kalır” diyerek şiddetle itiraz etmelerine karşın, DSİ mühendisleri ve bürokratlarının “siz ne anlarsınız içme suyu işinden, bu iş bizim işimiz, DSİ olarak biz bu işte uzmanız, bu proje şehrin yıllık su sorununu çözecek bir projedir. Haddinizi bilin. Nokta” diyerek resmen şehre dayatılan akim ve sakil bir projedir.
Çok değil şehre bu barajdan su verilmeye başlanalı iki yıl olmadı ve barajda su tükendi. Yağışların normal düzeyde seyretmesine rağmen barajda yeterince su tutulamamasının sonuçlarını DSİ’nin o çokbilmiş mühendisleri nasıl izah eder bilinmez ama görünen o ki mühendis diplomalı bazı teknik adamların hiçbir vizyonu ve ufku yokmuş.
Baraj gövdesinde oluşan ve yıllardan beri beton enjekte edilmesine karşın kaçağın önlenemediği başka bir handikabı konuşmuyoruz bile.
Hamza Bey içme suyu barajı değil kırk yıl, dört yıl bile olmadan sadece ikinci yılında bitti harcanan trilyonlara rağmen çöp oldu.
Allah’tan sorunları sadece izleyen ve suçu başkalarına ve özellikle problemin kaynaklandığı kurum ve kişilere sitem edip karanlığa konuşma yerine bir mum yakarak yaşanan problemi çözme ufku, iradesi ve dirayeti gösteren bir Belediye Başkanımız var.
Hamza Bey içme suyu barajı gibi bugün akim kalan ve çöp olan bu projeyi tüm itirazlara rağmen savunan kişilerin bugün derin bir sessizliğe gömülmesi suç ortaklığının verdiği mahcubiyetin sessizliğidir.
Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Hamza Bey barajında tükenen suyla birlikte şehrin karşı karşıya kaldığı su kesintilerini gidermek amacıyla ulaştığı yeni su kaynakları ile sorunun çözümünü sağladı.
Bu çözüm belki bir süre şehri rahatlatabilir ama kesin çözüm için siyasilerin sadece kış aylarında baraj havzasına dökülecek Tarhana Çayı ile ilgili palyatif projeler yerine, şehrin içme suyu sorununu kökten çözecek bir proje için el kaldırması ve harekete geçmesi lazım.
Sözümüzü tüm bu sorunları ve bu sorunun çözümü için Başkan Şerifoğluları’nın hayati ve kritik müdahalesini bilen ve bu yazıyı yazmamıza sebep olan Nusret Amcamızın cümlesi ile bağlayalım.
“Ne varsa Şahin Başkanda var…”