LAİKLİK ADAM OLMAKTIR
Bu başlık benim değildir sevgili okurlarım
Bu başlık benim değildir sevgili okurlarım.
Bu başlık Mustafa Kemal Atatürk’ün Meclis başkanı iken yaptığı bir konuşmada orada bulunan bir yobazın “ Nedir bu laiklik dediğiniz şey nedir” demesi üzerine Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği cevaptır.
***
Allah Billâh aşkına nedir bu ülkenin cumhuriyet ve laiklik karşıtlarından çektikleri?..
Bunlar bu milletin inandığı, güvendiği, saygı duyduğu, kabullendiği değerlerle niye bu kadar oynuyorlar?
Bunlar neden din kavramını yerli yersiz, gerekli gereksiz her kavramın içerisine sokmaya çalışıyorlar?
Bunlar bu ülkeye huzur getirmek yerine eylem ve söylemleri ile neden bu ülkenin huzurunu bozuyor, toplumu geriyorlar?..
***
Allah Billâh aşkına Demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinde yaşayıp da cumhuriyete, cumhuriyetin getirdiği yeniliklere bu kadar karşı çıkan bir siyaset olur mu?..
Hele hele Laik Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün oturduğu Meclis Başkanlığı kürsüsünde oturan bir adamın hiç gereği yok iken durduk yerde "Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır" diyerek, "Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım" demesi hem yüce meclisimize hem de kendisine yakışıyor mu?..
***
2000’li yıllardan beri bazen bir, bazen iki, bazen de üç gazeteye birden günlük köşe yazıları yazarım. Yazdığım yazıları toplasam sayıları beş bini bulur her halde. Hiçbir yazımda bu kadar zorlanmamış atacağım başlık hakkında ikileme girmemiştim.
Bu yazının başlığı ne olsun diye sabaha kadar düşünmemiştim.
Ben ülkemize, milletimize hiçbir faydası olmayan böylesine içi boş bir sözü köşeme taşımamıştım.
Sayın Başkanın böyle bir söz söylemesine ne gerek vardı?
Neden söyledi böyle bir sözsü?
Yoksa bu sözler bir fikrin gerçekleşmesi için atılması gereken ilk adımlardan birisi miydi?
Eğer amaç buysa hiç kimse böyle bir beklentinin içerisine girmesin. Hiç kimse böyle bir emel taşımasın. Çünkü laiklik kavramı Anayasamızın tartışılmaz, tartışılması bile gündeme getirilemez dediğimiz ilk dört maddesinin içerisindedir.
Öyleyse koskoca T.C.B.M. Meclisi başkanının, yaşını başını almış birisinin, topluma ve yüce meclise örnek olması gereken birisinin bu kadar içi boş bir sözü, bu kadar yararsız bir sözü söylemesindeki amaç nedir?
Atalarımızın dediği gibi “Üzüm yemek midir yoksa bağbancıyı dövmek midir?”
İşte asıl soruda budur.
CUMHURBAŞKANIMIZIN SÖZLERİ
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yanılmıyorsam başbakanlığı döneminde Mısır’da kendisine sorulan “Türkiye’deki din ve devlet ilişkileri” ile ilgili bir soruya “Türkiye’yi tanımlarsam her halde sizin için yeterli olacaktır. Biz Demokratik, laik sosyal bir hukuk devletiyiz” derken Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman’ın "Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır" diyerek, "Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım" sözlerine “O sözler onun kendi tercihidir” demiştir.
Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevinde bulunan bir kişinin söylediği her söz toplumu ilgilendiren sözler olup, topluma yol göstermesi, yön belirmemesi yönünde söylenen sözler olmalıdır.
Meclis başkanı sıradan bir vatandaş gibi ağzına geleni söyleyemez. Yanılmıyorsam Hazreti Ali Efendimizin çok ünlü bir sözü vardır. Derki;
“Söz ağzından çıkana kadar senin esirindir, ağzından çıktıktan sonrada sen onun esiri olursun”
Meclis başkanı da baktı ki kendisi söylediği sözün esiri olacak keskin bir “U” dönüşüyle her siyasinin söylediği gibi “Sözlerim yanlış anlaşıldı” dedi.
Oysa sayın başkanın bu sözü bile söylemeye hakkı yoktur. O söz ağzından çıkmadan önce o sözü kendisine esir etmeliydi. Ağzındın çıktıktan sonra o sözün esiri olması böylesine büyük bir makamda oturtan kişiye elbette ki yakışmayan bir söz olur.
ATATÜRK’ÜN SÖZLERİ
Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinin ilk başkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk meclis kürsüsünde “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz” diyerek laikliğin tarifini yaparken her zaman olduğu gibi o zamanda mecliste bulunan bir yobaz “Nedir bu laiklik dediğiniz şey nedir? Deyince;
Mustafa Kemal Atatürk;
“Laiklik adam olmaktır” cevabını veriyor.
İşte laiklikle ilgili bütün sorulara verilmesi cevapta budur.
Çünkü laiklik kula kul olmak değil, adam olmaktır.