KAÇ YAŞINDASIN?
Bir ağacın gövdesi ile kökü arasında ilginç bir denge vardır
Bir ağacın gövdesi ile kökü arasında ilginç bir denge vardır. Gövde gelişip büyüdükçe kök de aynı oranda gelişip, uzar derinlere doğru … Doğada küçük köklere sahip ancak metrelerce yükseklikte bir ağaca rastlanılmaz…
Japonlar, bu biyolojik yasadan yola çıkarak bir sanat ortaya koymuşlar yüzlerce yıl öncesi… Ağaçlara duyulan saygıyı esas alan bu sanata “Bonsai” adını vermişler…
Ağaçlar henüz fidan halinde iken, bazen 3 yıl bazen daha fazla süren zaman zarfında fidanların köklerini düzenli aralıklarla budamış, gelişip yayılmasına müsaade etmemişler, aynı uzunlukta kalmış kökleri… Ta ki, büyüme evrelerini tamamlayana dek fidanlar… Böylelikle gövdelerin uzamasını da engellemişler.
Fidanlar büyümüş… Ama gelişip, serpilmemiş… Bodur kalmış… Yaşlı ama bodur bir ağaç…
Bu sanatı icra edenler, kök terbiyesiyle istediği forma soktukları ağaçlarla beraber, sabır gerektiren bu sanatla kendilerini de terbiye etmiş, ruhlarını forma sokmuşlar…
Japonca tabak anlamına gelen “bon” ile bitki anlamına gelen “sai” sözcüklerinden türetilen “Bonsai” “saksıdaki ağaç” demektir… Geçmişi 1500 yıl öncesine kadar uzanan kadim bir sanattır “Bonsai”.
*****
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar. “Kaç yaşındasın?”
Nasrettin Hoca, "Yaklaşık üç yüz altmış" demiş. Bu cevap karşısında şaşırmış meclistekiler... “Hoca yine şaka mı yapıyor?” deyip cevabı netleştirmek için “Ne dediğini duyamadık. Kaç olduğunu tekrar söyleyiver…” demişler.
Nasrettin Hoca’ da “Dediğimi duydunuz duymasına da söyleyeyim. Üç yüz altmış yaşındayım.” diye yinelemiş cevabını.
“Buna bizi inandıramazsın. Altmıştan fazla göstermiyorsun.” diye itiraz etmişler…
Nasrettin Hoca, tebessüm ederek duruma noktayı koymuş. “Bir açıdan haklısınız. Dikeyde üç yüz altmışım. Yatayda ise altmış yaşındayım. Dikey doğrultu yılları saymaz, o deneyimleri sayar.”
*****
“İnsanlar da ağaçlara benzer.” demişti Sakdigerı Mustafa ve devam etmişti…
“Yaşamda gelişmesi demek bir insanın… Kendi içinde derinlemesine gelişmesi anlamına gelir. İç alemi, köklerinin olduğu yerdir. Bir insan ne kadar kendi içinde derine giderse, o kadar olgunlaşır, dış yaşamı da o ölçüde gelişir ve serpilir. İçsel yolculuğunda sığ kalır, derinlere kök salamaz ise eğer, o insan saksı ağacından öteye gitmez. Saçları, sakaları beyazlaşır, yaşlanıp durabilir… Ama olgunlaşmaz. Bodur kalır… Yaşlı ve bodur. Hepsi bu!”
*****
Japonca tabak anlamına gelen “bon” ile bitki anlamına gelen “sai” sözcüklerinden türetilen “Bonsai” “saksıdaki ağaç” demektir.