Işıkver'den Van'da tarihi konuşma
Terörsüz Türkiye sürecinin en aktif, en fazla sorumluluk alan siyasetçilerinden biri MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver. 'Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik' temalı 'Terörsüz Türkiye için Milli Birlik ve Dayanışma' programı kapsamında Hakkari ve Muş'ta dolu dolu ziyaret ve temaslar gerçekleştiren MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver, Van'da tarihi bir konuşmaya imza attı. Süreci baltalamaya çalışanlara sert tepki gösteren Işıkver, özellikle İYİ Parti'yi FETÖ ve emperyalist güçlerin söylemlerini kullandıkları gerekçesiyle sert sözlerle eleştirdi.
“Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik Terörsüz Türkiye için Milli Birlik ve Dayanışma” programı kapsamında MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver’in Doğu ve Güneydoğu illerine yaptığı ziyaretler büyük ses getirdi.
Işıkver’in programlarına MHP MYK Üyesi Elazığlı Hemşehrimiz Hamit Kaya ve MHP Elazığ İl Başkanı Yunus Bal da eşlik etti. Ziyaretleri kapsamında Hakkari sokaklarını karış karış gezen Işıkver, kurduğu diyaloglarla adeta bir bütünleşmenin meşalesini yaktı. Daha sonra Van’a geçen Işıkver, burada da tarihi bir konuşmaya imza attı. Işıkver’in açıklamasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“TERÖR ÖRGÜTÜ DEVLETİMİZİN VERECEĞİ HÜKME RAZI OLMUŞTUR”
Sayın Genel Başkanımız üç madde üzerinde yoğunlaşıyor. Ne diyorlar?
1.Terör örgütü koşulsuz şartsız bir şekilde eylemlerine son verecektir.
2.Örgüt silahlarını devlete teslim edecektir.
3.Devletimizin verdiği hükme razı olmak zorunda kalacaktır.
Annesi Zaza, babası Türk olan bir kardeşiniz olarak bunu ifade etmek istiyorum. Bu yörenin bir çocuğu olarak söylüyorum. 40 senedir namlunun vesayetinde, PKK terör örgütünün namlusunun gölgesinde yaşamış bir kardeşiniz olarak söylüyorum. PKK terör örgütü koşulsuz ve şartsız olarak eylemlerine son vermiş midir? Vermiştir. Örgüt silahlarını teslim etmeye başlamış mıdır? Başlamıştır. Terör örgütü devletin vereceği hükme razı mıdır? Razıdır.
Şimdi buna razı olmayan bir kesim ortaya çıktı. Özellikle bizim içimizdeki ayrık otlarından bahsetmek istiyorum. Bazı adamlar çıkıyor, konuşmaya başlıyor. Bugün bir yere gidiyoruz, bakıyorsunuz sosyal medyada adam altına yazmış: “Kandil’e mi gidiyorsun?” Mezupların biri soruyor: “Kandil’e mi gidiyorsun?” Düne kadar yanımızda gezen, yanımızda olan adamlar bugün şöhret olmak için konuşmaya başlıyor. “Apo’ya kurucu önder dediniz” diyorlar. Elinde cımbız, dilinde zehir olan adamlar Sayın Genel Başkanımızın konuşmaları üzerinden kesitler alıyor, hakaret ve iftiralarla konuşuyorlar.
IŞIKVER’DEN MUHARREM İNCE’YE: “SEN ÖNCE HANGİ PARTİLİ OLDUĞUNA KARAR VER!”
Buradan bu insanlara bir kez daha seslenmek istiyorum. Bakın, 35-40 senedir PKK’nın siyasal uzantısıyla siyasi ittifaklar yapan bir Cumhuriyet Halk Partisi gerçeği var. Oradan bir tanesi bağırıyor. Muharrem İnce diye bir zat gidip Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’e biat etmiş. Memleket Partisi’nden tekrar CHP’ye dönmüş bir zat yazıyor: “9 ışık mı, 9 bölge mi? Yahu sen önce hangi partide olduğunuza karar ver. Siz 30-35 sene PKK ile siyasi ittifak yaptınız, şimdi bağırıyorsunuz. Düzenbazsınız.
“ONLARA ELİNDE SİLAH OLAN PKK LAZIM”
Niye bağırıyorlar biliyor musunuz? Onlara elinde silah olan PKK lazım. Onlar elinde silah olan PKK ile ittifak yapıyor, onlarla yürüyorlar. Ama bugün bir büyük lider çıktı. Bir kelimeyle düşmanının bile sözünü muteber bulduğu bir babayiğit var. Türkiye’de yoluna kurban oluruz. Sayın Devlet Bahçeli bugün bir çağrı yapıyor. Onlar ise bağırmaya başlıyor. Çünkü bulamıyorlar bir şey. Hayallerinde ve tahayyüllerinde olamayacak bir şey oluyor Türkiye’de. Olmaz denilenler oluyor.
“OKÇULAR TEPESİ BOŞ DEĞİL”
Sayın Genel Başkanımızın çağrısıyla içimizdeki ayrık otları bağırmaya başlıyor: “Kurucu önder dedi.” Bu korku eşiklerini kırıp atmamız lazım. Hepimiz Türkçeyi biliyoruz. PKK’nın kurucu önderi Apo değil midir? Vay efendim “kurucu önder” dedi. Sayın Genel Başkanımız ne demişse altına imzamızı atıyoruz. Van’dan bir kez daha haykırıyoruz: Okçular tepesi boş değil. Sayın Genel Başkanımızı terk etmeyeceğiz. Ne olursa olsun, onun sözünün arkasında durmak bizim için şereftir.
“BİZ SENİNLE KARDEŞ DEĞİLİZ!”
Mikrofon görünce kendinden geçen bir zevat var. Bir adam çıkmış, soy ismini söyleyemiyorum. Diyor ki: “MHP milletvekilleri, ocaklı kardeşlerim bana laf söylüyor.” Yahu sen Osmaniye’ye gitmişsin, terbiyesizlik yapmışsın. Sayın Genel Başkanımızın memleketinde “ajitasyon yapıyor” diyorsun. Sende provokasyon da var, ajitasyon da.
Bugün Mekke’de cahiliye döneminde bir adam varmış. Şöhret olmak için, affedersiniz, Zemzem kuyusuna pislemiş. Onun adını tarihe yazmıyorlar. Ne yazıyorlar? “Bevvali Çehi Zemzem” yani Zemzemi kirleten şahıs. Sen şöhreti başka kapıda arayacaksın Yavuz Bey. MHP’ye sataşmayacaksın. “Kardeşiz” diyorsun, “falancayız, filancayız” diyorsun. Bizim MHP’li milletvekili kardeşlerimiz, ocaklı kardeşlerimiz seninle nereden kardeş oluyor? Sen ne zaman ülkücü oldun?
“ÜLKÜCÜLÜĞÜN YERİ MHP’DİR”
Başbuğumuz Türkeş “Ülkücülük MHP’de olur” dediğinde senin durduğun yer belliydi. Bir yere geçtin, Türkeş’i taşlamaya başladın. Oradan İYİ Parti’ye geçtin, MHP’yi ve Genel Başkanımızı taşladın. Şimdi bir parti kurdun, bu defa da “Türkiye’ci” oldun. Devlet Bey’i taşlıyorsun. Senin boyun da yetmez, haddine de değil. Terbiyeni takın. Her konuştuğunda cevabını bizden alacaksın. Senin seviyendeki bir adama Sayın Genel Başkanımız cevap vermiyor. Zorlama kendini. Zemzeme pisledin, hâlen cevap alamadın. Yoksun kardeşim sen. Sizin gibiler yoksunuz. Sizi ciddi alan da yok.
Şimdi aramızdaki ayrık otları konuşuyorlar. Oradan ciğeri kuş kadar olmayan bir adam bağırıyor: “Devlet Bahçeli’den hesap soracağım.” Geçin bunları. Sen adres bile soramazsın Genel Başkanımıza. Konuşuyorlar. Biz ne yapacağız şimdi? Provokatörlere, ajitatörlere prim vermeyeceğiz. Yumruk gibi olacağız.
“AŞİRETLER SÜRECE KARŞI DEĞİL”
Bakın, dün Hakkari’de aşiretlere gittim. Pinyanişi, Jirki, Silehi aşiretlerine… Bugün aramızda Muş’tan Budiri aşireti var. Ertuşiler, Ezdinan aşiretleri, Brukiler burada. Hepsi Sayın Genel Başkanımızın ardında duruyor. Siz ne yapıyorsunuz? Belli bir kesim, belli bir zevat. Şimdi İYİ Parti’ye genel başkan olmuşlar, boğaz manzaralı oturuyorlar. Doğudaki aşiretler bu işe karşı çıkıyor. Vatansever aşiretler… Sen doğuyu gördün mü kardeşim? Doğu demek biz demek. 40 senedir burada yaşıyoruz. Sen ne zaman doğuya geldin?
“GENEL BAŞKANIMIZIN ARKASINDAYIZ”
Biz Sayın Genel Başkanımız ne konuşuyorsa arkasında duracağız. Bu toprakların bize Anadolu’yu hiç görmediği halde üflediği nefesle binlerce Horasan Ereni’ni gönderen Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin emaneti olduğunu unutmayacağız. Anadolu, Vaspurakan fatihi, Malazgirt galibi Ebulfet Gazi Muhammed Alparslan’ın emanetidir. Bilad-ı Şam, Ortadoğu, Şark’ın sultanı, fatihi Yavuz Sultan Selim Han’ın emanetidir. Vallahi size yedirmeyeceğiz, billahi yedirmeyeceğiz.
“FETÖCÜLER, EMPERYALİST GÜÇLER NE KONUŞURSA AYNISINI KONUŞUYORLAR”
Bugün bakıyorsunuz vatansız FETÖ’cü köpekler ne konuşuyorsa bunlar da aynısını konuşuyor. Siyonist ne diyorsa, İngiliz ne diyorsa, ABD ne diyorsa aynısını konuşuyorlar. Siz kimden nemalanıyorsunuz? Bilmiyoruz. Ama biz Sayın Devlet Bahçeli’nin ardında aslan gibi, bozkurt gibi duracağız. Liderimizi terk etmeyeceğiz.
Gelin gezin, sokakları görün. Aşiretleri, şehit ailelerini, gaziler derneklerini görün. Hepsine gittik. Hepsi diyor ki: “Evladımız öldü, bir tane daha ölmesin. Artık bitsin, barış gelsin.” Sokakta elini tuttuğumuz Hakkarili büyüklerimizin hepsi Sayın Genel Başkanımıza dua ediyor.
Aramızdan ayrık otlar çıkıp konuşuyor. “Şöyle oldu, böyle oldu.” Sen 27 senedir Sayın Genel Başkanımızla olan problemini çözemedin ki. Ayrık otsun sen. Kendini bir yere koymuşsun, Genel Başkanımıza konuşuyorsun. Vatan için sapanla bir taş atmamışsın, konuşuyorsun.
Şehitleri konuşuyorsun. Ne diyordu şair: “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi. Bedir’in aslanları ancak bu kadar şanlıydı.” O şehitlerimiz, tevhidi kurtaran şehitlerdir. Gençliğini, ömrünü feda eden ağabeylerimiz, taş medreseliler buradalar. Siz neyi feda ettiniz? Mikrofonu görünce devleşiyorsunuz. Başka yerde yoksunuz kardeşim.
“ZAZA BİR ANNENİN EVLADI OLMAKTAN İFTİHAR EDİYORUM”
Ben, annesi okuma yazma bilmeyen bir Zaza annenin evladı olmaktan iftihar ediyorum. Öyle bir evde yetişmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum: İnanın, namlunun vesayeti burayı bitirdi. Biz burada ne madenlerimize ulaşabildik, ne doğal kaynaklarımızı kullanabildik, ne yatırım yapabildik. Doğa harikası bu cennet köşesinde turizm bile gelişemedi.
“İSRAİL’İN YOLUNU DURDURAN LİDERİN ADI DEVLET BAHÇELİ’DİR”
Neden? Çünkü bizi bölmek istiyorlar. Arz-ı Mev’ud hayali olan İsrail bugün Şam’a dayandı. İsrail’in yürüyüşünü durduran liderin adı Doktor Devlet Bahçeli’dir. Yoluna ölürüz. Herkes ayağını denk alsın.