İmralı'daki görüşmenin özet tutanağı komisyonda okundu
AK Parti, MHP ve DEM Parti'den birer üyenin dahil olduğu heyetin, 24 Kasım'da İmralı'da PKK elebaşı Abdullah Öcalan'la gerçekleştirdiği görüşmenin ardından ilk kez toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda ziyaret sonrası hazırlanan tutanağının özeti okundu.
Tutanağa göre, Öcalan, "silahlı yöntemden ayrıldım" diyerek PKK'nın tüm bileşenlerine silah bırakma çağrısını yineledi, ayrı devlet ve federasyon taleplerini reddedip siyasal çözüm vurgusu yaptı.
İşte Meclis'te okunan tutanak:
"Görüşmede Öcalan, öncelikle 100 yıllık Türk-Kürt ilişki sistematiğine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözleriyle büyük katkı sağladığını, Cumhuriyet tarihinde ender görülen bir cesaret gösterdiğini, kendisine şükran duyduğunu ifade etmiş, süreçte gösterdiği cesaret için Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şükran ve teşekkürlerini ifade etmiştir.
"ÖCALAN SÖZÜNÜN ARKASINDA OLDUĞUNU SÖYLEDİ"
Abdullah Öcalan, sürecin başından beri verdiği sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar el verirse teorik ve pratik imkanının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu ifade etmiştir. Uzun bir şekilde tarihsel arka planı aktarmış ve Ziya Gökalp'e referans vererek Türk-Kürt kardeşliğini önemine vurgu yapmıştır.
"PKK'NIN TÜM BİLEŞENLERİNİN ÖRGÜTSEL VARLIKLARININ DAĞITILMASI"
Abdullah Öcalan, silahlı yöntemden ayrıldığını, siyasi yöntemi benimsediğini, 27 Şubat çağrısı çerçevesinde bütün yapıların, PKK'nın tüm bileşenlerinin, örgütsel varlıklarının dağıtılmasının ve silahların bırakılmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını, halkın bu gelişmeyi takip ettiğini, kendisinin Suriye ve Irak'ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.
Bu noktada Feti Yıldız, Abdullah Öcalan'ın mahkûm olduğu davada şehit ailelerinin avukatı olarak kendisinin bulunduğunu hatırlatması üzerine Öcalan, "Ben Devlet Bey'in el sıkmasıyla başlayan süreç içinde verdiğim sözlerin arkasındayım" demiştir.
"HER ASKER KAYBI TRAJEDİ"
Hüseyin Yayman ise buraya şehit ailelerinin hassasiyetiyle geldiğini söylemesi üzerine Abdullah Öcalan, her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, asla sevinmediğini, gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiştir. Türkiye'de ve bölgede kesinlikle çözüme ulaşılması gerektiğini söylemiş ve TUSAŞ eylemine üzüldüğünü ifade etmiştir.
Kendisine "Lozan ve 1924 öncesi döneme ait dilin kullanılması süreci zehirliyor" denilmiştir.
"SURİYE KONUSUNDA YENİ BİR ÇAĞRI YAPMASI GEREKTİĞİ ÖCALAN'A SÖYLENMİŞTİR"
"En son Zap bölgesi boşaltılırken örgüt üyelerinin elinde silah olması kamuoyunda infial yaratmış bu konuda yapılan çağrıya PKK'nın tam uymadığı görülüyor" denilmiş, SDG'nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğinin elzem olduğu, Suriye konusunda yeni bir çağrı yapması gerektiği Öcalan'a söylenmiştir.
"PKK SADECE ELİNDEKİ SİLAHLARI DEĞİL ZİHİNSEL OLARAK DA SİLAHLARI BIRAKMALI"
Bu devletin hepimizin devleti olduğu, "Silahı bırakın" derken PKK'nın bütün bileşenlerini kapsadığı, PKK'nın Irak'tan çektiği güçleri Suriye'ye gönderdiği yönünde gözlemler olduğu, bu durumun daha önceki açıklamalarla çelişki yarattığı kendisine söylenmesi üzerine Öcalan, "PKK'nın sadece elindeki silahları değil zihinsel olarak da silahları bırakması gerektiğini" ifade etmiştir.
"DEVLETE HİZMETE HAZIRIM SÖZLERİNİN ARKASINDA OLDUĞUNU BEYAN ETTİ"
Feti Yıldız, şehit haberleri geldiği dönemde bile kimsenin Kürt komşusunun camını kırmadığını, bu kadar acıya rağmen Kürt-Türk düşmanlığının asla oluşmadığını belirtmiştir.
Bunun üzerine Öcalan kendisinin şehit ailelerine saygıyla baktığını, acılarının ne kadar büyük olduğunu bildiğini beyan etmiş, Devlet Bahçeli'nin konuşmasında hatırlattığı "Ben devletime hizmete hazırım" sözünü hatırlatıp "Buyur" demesine karşılık olarak sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar elverirse teorik ve pratik imkanlarının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu yinelemiştir.
27 Şubat açıklamasına yönelik olarak süreçte geçen 1 yılı başarılı gördüğünü, bu dönemde hiç şehit verilmediğini ifade etmiştir. Böylelikle büyük bir politik açılım sağlandığını, kamuoyunda desteğin arttığını, kamuoyunun aklındaki soru işaretlerinin ilerleyen dönemde giderileceğini söylemiştir.
"POZİTİF HAMLELER PEŞİNDE"
Terörsüz Türkiye gerçekleşecekse Türkiye'nin pratik ve somut adımlar bekliyor olduğunun söylenmesi üzerine Öcalan, pozitif hamleler ve adımlar peşimde olduğunu ifade etmiştir.
"HER SAHA İÇİN KESİN TALİMAT"
Somut adımlar konusunda bir direnç olduğu, örgütün merkezi Kandil'den Suriye sahasına taşımasının sorunu çözmeyeceği ifade edilmesi üzerine kendisinin örgütün lideri olarak her saha için kesin talimat vermesi gerektiğini, bu adımlar gerçekleşince yeni bir iklim oluşacağını ifade etmiştir.
Abdullah Öcalan ayrıca "Bu soruyu defaatle sordunuz" diyerek sözlerinin arkasında olduğunu, sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretini ortaya koyduğunu ifade etmiştir.
"FEDERASYON, İDARİ ÖZERKLİK YOK"
27 Şubat çağrısında ayrı devlet ve federasyon olmadığının, idari özerklik, kültüralist çözümler olmadığının hatırlatılması üzerine Öcalan "Evet, öyle" diyerek onaylamıştır.
"SURİYE İÇİN ÜNİTER YAPI VE YEREL DEMOKRASİ BENİMSEDİĞİNİ SÖYLEDİ"
Hüseyin Yayman tarafından Suriye konusunda sorulara, SDG'nin 10 Mart'taki anlaşmasını esas aldıklarını, Suriye başta olmak üzere bölgede İsrail'in hamlelerine karşı çok dikkatli olunması gerektiğini, Suriye için üniter yapı ve yerel demokrasi benimsediğini söylemiştir.
Yerel savunma gücü olup olmayacağına dair sorulara "Savunma gücü yok, asayiş kapsamında güçler. Yani polis gibi" cevabını vermiştir.
"BU COĞRAFYADA TÜRKSÜZ KÜRT, KÜRTSÜZ TÜRK YAŞAYAMAZ"
Bu coğrafyada Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk yaşayamayacağını belirterek uzun bir tarihsel anlatımda bulunmuş ve Sultan Sencer'e referans vererek bu birlikteliğin tarihsel önemine vurgu yapmıştır.
"NORMALDE PKK'YI 1993'TE FESHETMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ"
Reel sosyalizm düşüncesinin 1995'ten beri terk ettiğini, zihinsel dönüşümün sancılı bir süreç olduğunu, normalde PKK'yı 1993'te feshetmesi gerektiğini söylemiş, ancak her seferinde birinin bu girişimini sabote ettiğini söylemiştir.
"DARBE MEKANİĞİ ETKİSİ"
Bu sabotaj sürecini de darbe mekaniği olarak tanımlamış, 1993'ten günümüze Özal, Demirel, Erbakan ile dolaylı görüşmelerinin nihayete ermemesinde de bu darbe mekaniğinin etkili olduğunu söylemiştir.
"MAZLUM ABDİ'Yİ TANIYOR MUSUNUZ?"
"Ferhat Abdi Şahin'in tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?" diye sorulduğunda Öcalan, kendisine yakın olan biri, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.
Kendisine Türkiye için hiçbir zaman gerçekleşmeyecek iddialarda bulunmanın süreci sabote etmek olacağını ifade eden ifadelerde bulunmuştur.
Gülistan Kılıç Koçyiğit'in "Sizi çok sağlıklı gördüm, kadın haklarıyla ilgili söyleyecek bir hususunuz var mıdır?" diye sorması üzerine Öcalan selamlarını iletmiştir."