İlmin merkezi: Harput

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan, tarihin ve kültürün en önemli merkezlerinden biri olan Harput'un önemini bir kez daha gözler önüne serecek, geçmiş ve günümüzle bağ kurarak Elazığ'ın en önemli noktasını tüm boyutlarıyla ele alacak 'Neden Harput' başlıklı mini belgesel serisinin ilkinin çekimini tamamlayan Hakimiyet Haber, ilk bölümünde 'eğitim' konusunu ele aldı. Serinin uzman katılımcısı Araştırmacı Yazar ve Sanat Tarihi Uzmanı Kadir Atıcı, Harput'taki eğitim yapısını tüm boyutlarıyla ve tarihten bugüne gelen sürecinde ele alarak önemli bilgiler verdi.

İlmin merkezi: Harput

Türkiye’nin tarihi noktalarının her biri eşsiz ve özeldir ancak her uzman bilir ki Harput, çok boyutlu yapısıyla, sadece bir temaya sığınmadan birçok farklı özelliği bünyesinde barındıran eşsiz bir nokta olarak dikkat çekmektedir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Harput, bu medeniyetlerin her birinden aldığı farklı eğitimsel, dini, kültürel ve sosyal kaynaklarla örülerek eşsiz bir kültürü ve tarihi birikimi bünyesinde barındırmaktadır. Türkiye’nin geneli bilir ki Harput eşsiz ve özel bir noktadır. Peki neden? Hakimiyet Haber, “Neden Harput?” mini belgesel serisiyle Harput’un tarihsel, kültürel, eğitim ve dini yapılarını ve eşsiz özelliklerini bir kez daha somut bilgi, belge ve delillerle ele alacak. Serinin ilk bölümünde “eğitim” konusunu ele alınırken Araştırmacı Yazar ve Sanat  Tarihi Uzmanı Kadir Atıcı, Harput’un neden tarih boyunca bölgenin ilim merkezi olduğunu çarpıcı ifadelerle aktardı.

İlmin merkezi: Harput

İşte tarihi kareler ve Atıcı’nın çarpıcı açıklamalarıyla, bir çırpıda anlaşılabilecek, Harput’un eğitimdeki önemini ortaya koyan: İlmin Merkezi Harput…

NEDEN HARPUT?

Hakimiyet Haber’in “Neden Harput?” mini belgesel serisi kapsamında konuşan Araştırmacı Yazar ve Sanat Tarihi Uzmanı Kadir Atıcı, Harput’un yüzyıllar boyunca şekillenen eğitim yapısını, medreselerden yabancı okullara uzanan geniş bir tarihsel perspektifte değerlendirdi. Atıcı, Harput’un yalnızca mimari ve kültürel mirasıyla değil, ilmin merkezi olma niteliğiyle de Anadolu’nun en önemli eğitim havzalarından biri olduğuna dikkat çekti.

“HARPUT’UN EĞİTİM YAPISI BİRÇOK MEDENİYETİN KATKISI İLE İNŞA EDİLMİŞTİR”

Atıcı, konuşmasına Harput’un çok katmanlı medeniyet birikimine dikkat çekerek başladı.
Harput, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve o medeniyetlerin de izlerini taşıyan, bir açık hava müzesi şeklinde tertiplenmiştir. Tarihten günümüze kadar gelen bu medeniyetlerin izleri aslında burada bir kültür hazinesinin yanında, bir de soyut olmayan ve soyut olan kültür varlıklarının da günümüze kadar gelebilmesini sağlamıştır. Bu medeniyetler, bırakmış olduğu dinî, askerî, siyasî yapıların dışında, en önemlisi olan eğitim kurumlarını da Harput’ta, kendi medeniyetlerinin inkişafı olarak bırakmıştır.

TARİHİ BOYUTTA HARPUT’UN EĞİTİM YAPISI

Atıcı, Harput-Elazığ eğitim tarihinin üç ana dönemde ele alınabileceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
Biz bugünkü konuşmamızda, Harput’un bu demin ifade etmiş olduğum medeniyetlerden günümüze kadar gelen izlerinin yanında, bir de eğitim tarihi üzerine; Harput’un malumunuz medreselerinin, yabancı okullarının, idadî binalarının, okullarının olduğunu ve burada yetişen kişilerin de Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görev aldıklarını bilmekteyiz. Şöyle ifade etmek istiyorum: Harput-Elazığ eğitim tarihini üç madde ile anlatabiliriz. Bunlardan birincisi Selçuklu ve Osmanlı dâhili içerisinde medreseler; ikincisi Abdülmecid dönemi ve Abdülhamid dönemi ile birlikte devam eden idadî okullar ve üçüncüsü de yabancı okullar olarak isimlendirebiliriz.

İlmin merkezi: Harput

“HARPUT’TA 19 MEDRESE VE PADİŞAHLARA HOCALIK YAPAN ELAZIĞLILAR”

Atıcı, Harput’ta tespit edilen medrese sayısının büyüklüğüne dikkat çekerek şunları aktardı:
Harput’ta toplamda 19 tane medresenin varlığını görmekteyiz. Bu 19 medresede eğitim gören talebelerin belli bir eğitim imbiğinden sonra Osmanlı coğrafyasında, hocalık vazifesini aldıklarını; padişah emriyle, fermanıyla Süleymaniye’de kürsü alıp vaazlar verdiğini görmekteyiz. Ve buradaki birçok medrese mualliminin eğitimlerinden sonra padişahlara da hocalık yaptığını Harput’taki eğitim inkişafına dair kayıtlarda bizatihi görmekteyiz. Daha sonraki dönemlere baktığımızda, artık Osmanlı’nın son dönemi, II. Abdülhamid ile birlikte başlayan Mekteb-i İdadî binalarını biz burada görmekteyiz. Askerî idadî ve Mekteb-i İdadî binalarıyla eğitimin biraz daha modernize ve Batı tarzı gelişiminin sağlandığını görmekteyiz.
İlk evrede, Selçuklularla başlayan ve Osmanlı’nın artık son dönemlerine kadar devam eden 19 medrese; buradaki öğrencilerin ve kendi bölgelerinden de buraya yatılı olarak gelen öğrencilerin varlığıyla, hocaların ve muallimlerin eğitimleri ile bütün bölgede isim ve nam salmıştır. Bu nedenle Osmanlı’nın birçok bölgesinden de buraya çocuklarını eğitime gönderdiklerini görmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

Burada şöyle bir özellik baş göstermektedir: Harput’taki medreselerde eğitim veren muallimlerin kendi kaleme almış oldukları zahirî ve batınî ilim eğitimleri verilirdi. Bu eğitimler neticesinde bugün mesela günümüz müfredatında artık daha çok kısıtlanan astronomi, fizik, kimya gibi ilimlerin yanı sıra dinî bilimlerin verilmesiyle buradaki öğrenci iki yönlü olarak kendi uzmanlık alanını geliştirmekteydi. Bu gelişim sahası ile birlikte icazet alıp farklı medreselerde hocalık yaptıklarını görmekteyiz.
En önemli özelliklerden biri de, buradaki muallimlerin muhakkak bir tarikat kolundan hareket etmeleridir. Bu nedenle Harput ve bölgesinde çok ciddi bir tarikat faaliyetinin Osmanlı sürecinde olduğunu gözlemlemekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

HARPUT’TA MÜVAKKİTHANE

Örnek verecek olursak, 1200–1300’lü yıllarda Harput Ulu Camii’nin kayıtlar öyle gösteriyor ki; araştırmalarımda tespit ettiğim ilk medrese mualliminin Kadı Mecdüddin Efendi olduğunu bilmekteyiz. Kadı Mecdüddin Efendi’nin o dönem içerisinde peygamber soyundan geldiği söylenmektedir. Bu kişinin vermiş olduğu eğitimler neticesinde mal varlığının fazla olması sebebiyle, o dönem Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirleri tarafından işkence gördüğü ve vefat ettiği, vefatında da hakkını helal etmediği kayıtlarda yer almaktadır.

Kadı Mecdüddin Efendi ile başlayan eğitim sürecinin, Osmanlı içerisinde yetiştirilen talebeler ile birlikte fıkıh, hadis, kelam, fizik, kimya, astronomi faaliyetlerinin işlenmesiyle; medreselerin aslında öğrenciyi tek bir uzmanlık alanı değil, birçok alanda uzmanlaştırdığını görmekteyiz.

Malumunuzdur ki, Harput’ta Sarahatun Camii’nin hemen kuzeybatı köşesinde yer alan Muvakkithane yapısı da burada astronomi faaliyetlerinin yapıldığını gösterir. Bu bina Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tektir. Günümüze kadar gelememiştir ve ayrı bir muammadır. Fakat Harput Muvakkithanesi’nde gök cisimlerinin incelendiğini fotoğraflar ve kayıtlarda görmekteyiz. 1900’lü yıllara geldiğimizde, demin ifade etmiş olduğum eğitim süreci ile birlikte alınan bilginin Muvakkithane yapısı içerisinde ifşa edildiğini ve en son evre olarak da Saatçi Mehmet Efendi’nin son muvakkit olduğunu kayıtlarda görmekteyiz.

Harput’taki muallimlerin aslında hem Osmanlı’ya hem de öğrencilerinin yetiştirilmesine katkısı büyüktür.

HARPUT’TAKİ YABANCI KOLEJLER

Atıcı, konuşmasının devamında 19. yüzyılda Harput’un yabancı okullar açısından bir merkez haline geldiğini belirterek şu bilgileri paylaştı:

1890’lı yıllara gelindikten sonra da biz Harput’ta yabancı okulların olduğunu ve bunların da artık buradaki kendi tebaalarına eğitim verdiklerini görmekteyiz.

Bunları şöyle sıralayabiliriz:

İlmin merkezi: Harput

Birincisi Fransız Koleji. Hemen Harput Kalesi’nin kuzey yamacında yer almaktaydı; Kale Hamamı’nın alt kısmında, burada Kapuçin rahipleri tarafından bu coğrafyadaki kendi tebaalarının eğitimlerinin verildiği ve daha ağırlıklı olarak Ermeni tarihi ve Ermeni coğrafyası üzerinden bilgiler aktarıldığını görmekteyiz. 

İlmin merkezi: Harput

Daha sonraki yapılara baktığımızda, Amerikan Koleji diye ifade etmiş olduğumuz Fırat Koleji’ni görmekteyiz. Bu da Şehruz Mahallesi’nde, Harput’a girişin hemen sol eteklerinde günümüz ifadesiyle Kuyumcular Sitesi’nin orada yerinde mevcut idi. Fransız Koleji ve Amerikan/Fırat Koleji’nin varlığı, burada eğitimlerin dışında misyonerlik faaliyetlerinin de yürütülmesinin sağlandığı başlıca merkezlerden biriydi.

İlmin merkezi: Harput

En önemli yapılardan biri de Alman Koleji idi. Bu Alman Koleji’nde öğrencilerin eğitimlerinin tıp ilmi ile daha yoğun bir şekilde verildiğini bizatihi tespit etmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

Ve en önemlilerinden biri de Danimarka Kız Koleji idi. Burada sadece kız öğrenciler alınmakta, onların yetiştirildiği ve demin ifade etmiş olduğum gibi kendi ilimlerini aktardıkları gibi, misyonerlik faaliyetlerinin de önünü açtıklarını bu dört önemli yabancı okulda görmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

Bu yabancı okulların en önemli özelliklerinden biri de, kendi aralarında kenetlenmeleri sağladıktan sonra, II. Abdülhamid döneminde 1901 tarihinde burada bir Amerikan Konsolosluğu’nun açılması için müracaat etmeleriydi. Bu müracaat neticesinde burada kısa bir süre de olsa Amerikan Konsolosluğu’nun kendi Fırat Koleji içerisinde tertiplendiğini görmekteyiz.
Çünkü yabancı okulların ve burada ikamet eden gayrimüslim tebaanın en önemli yanı, kendilerine bir pilot bölge belirledikten sonra, bu pilot bölge ile artık bütün bir alandaki çalışmaları, eğitimleri kendi imkânları içerisinde geliştirerek yürütmeleriydi. Bu bize aslında şunu ifade etmektedir: Yabancı okulların varlığı, demin ifade etmiş olduğum idadî okullar ve bunların altını oluşturan medreselerin varlığı, Harput’un çok önemli bir merkez konumunda olduğunu; çok önemli bir yerde bulunduğunu ve bütün Doğu Anadolu Bölgesi’nin pilot şehri olarak seçildiğini tarihte görmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

Başta ifade ettiğim medrese muallimlerinin padişah fermanıyla bölgeye yayılmaları, daha sonra II. Abdülhamid döneminde idadî binalarla modernize edilen eğitimin alınması, burada “menba-i ilim” diye ifade etmiş olduğumuz ilmin merkezi, ilmin menbaı olduğunu göstermektedir. Bu çalışmalarla birlikte Harput, kendi kültürünü Elazığ’ın dışında, Türkiye’nin ve Osmanlı coğrafyasının birçok bölgesine yaymıştır.

Bu eğitim tarihinin muhakkak irdelenmesi gereken bir konu olduğunu inanıyorum. Çünkü bir bölgede ya da bir coğrafyada insanların ne düşündüğünü ya da mimari yapılarını ne ruh ile inşa ettiklerini tespit edebilmek, almış oldukları eğitimin önem ve mahiyetini tespit etmekle mümkündür.

İlmin merkezi: Harput

Fırat Koleji’nde eğitim gören öğrenciler belli bir yaştan sonra Amerika’ya gönderilirlerdi. Amerika’daki eğitimleri ile birlikte o dönem üniversitelerde hocalık yaptıklarını bilmekteyiz. Daha sonraki süreçte tekrar Harput’a gelerek Fransız Koleji’nin baş müdürlüğünü yapmışlar; Amerika’da almış oldukları teoloji derslerini birebir kendi öğrencilerine aktardıklarını kayıtlardan görmekteyiz.

Bu yabancı okullara gayrimüslimler dışındaki öğrenciler alınıyor muydu? Daha çok şöyle ifade edeyim: Müslüman Sünni ailelerin çocuklarını pek tercih etmiyorlardı. Daha çok Ermeni çocuklarına burada eğitim veriyorlardı. Bir de bölgedeki malum Harput dediğimizde, sadece şu anki Harput Mahallesi değil, bütün bir bölgeyi kapsayan bir isim olduğu için, bölgedeki Alevi çocuklarını tercih ediyorlardı. Bu çocukları kendi okullarında eğitip belli bir yaş durumuna geldikten sonra da yurtdışına gönderip eğitimlerini Amerika’da tamamlıyorlardı.

En önemli konulardan biri de, Amerika’ya göçün yoğun bir şekilde artmasıdır. Buradaki eğitimlerini tamamlayanlar Amerika’ya gittiklerinde orada birtakım eğitimler aldıktan sonra geri dönüyorlar ve buradan Amerika’ya çok yüksek bir nüfus hareketliliği başlamış oluyordu. Bu nüfus hareketliliğinin artmasıyla birlikte burada kalanların büyük bir çoğunluğu da artık modernize edilmiş eğitimin içerisinde iktisadî, idarî ve askerî mekteplerde yerlerini aldığını görmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

EĞİTİMİN MERKEZİ VE PİLOT ŞEHRİ: HARPUT

Atıcı, tüm bu tarihsel sürecin Harput’u bölgenin eğitim başkenti haline getirdiğini belirterek şöyle konuştu:
Harput’un eğitim tarihine daha dikkatli baktığımızda, medreselerin varlığı ile teşekkül eden eğitimin, iktisadî–idadî okulları ve yabancı okulların varlığıyla burada talebelerin çok fazla olması, bölgede de eğitim görmeye gelen öğrencilerin Hurufat defterlerinde ve salnamelerde görünmesiyle, Harput’un Doğu Anadolu Bölgesi’nde ilmin merkezi, pilot şehir olduğunu bizatihi görmekteyiz.

Bu pilot şehir seçme gerekçelerinden biri, Harput’un hinterland bölgesinde olmasıdır. Çünkü Harput, doğu ile batı arasındaki bir mesafede yer almaktadır; iki tarafa hitap edebilme pozisyonundan kaynaklı burayı bir “eğitimin metro şehri” olarak nitelendirdiklerini görmekteyiz.

İlmin merkezi: Harput

TARİHİN BİZLERE VERDİĞİ SORUMLULUK!

Atıcı, konuşmasının sonunda Harput’un taşıdığı kültürel mirasa dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
Harput birçok medeniyete ev sahipliği yaptı ve buranın medeniyetler tarafından bir yol güzergâhı olarak kullanıldığı, askerî garnizon olarak şekillendiği kayıtlarda yer almaktadır. Harput, ifade etmiş olduğum gibi medeniyetlerin inşa etmiş olduğu mimari yapıların günümüz içerisinde iki türlü olarak ifade edilmesi gerekiyor: Birincisi tarihin bize vermiş olduğu sorumlulukları yerine getirmek, ikincisi de Harput’un Elazığ’da ve bölgemizde turizm destinasyonu olarak geliştirilmesini sağlamaktır.

İlmin merkezi: Harput