İÇİNİZE DERT OLSUN!

16 Nisan referandumu sonucunda 18 maddelik Anayasa değişikliği az bir farkla da olsa geçti

İÇİNİZE DERT OLSUN!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

16 Nisan referandumu sonucunda 18 maddelik Anayasa değişikliği az bir farkla da olsa geçti. Artık yeni bir Türkiye bizleri bekliyor.

            Bir iki puanlık farkla Evet oylarının kazanmış olmasının sosyolojik sebeplerini ilerleyen günlerde daha çok tartışacağız. Bugün genel bir değerlendirme yapmak istiyorum…

            Sevgili okur, reklam filmlerine, çizgi filmlere dikkat edin. Çoğu zaman hayvanlar seslendirilir. Kuşlar, atlar, inekler,… Çünkü insan hayvanı sever. Özellikle de çocuklar… Veya markalar toplumda sevilen sanatçıları reklam filmlerinde oynatmaya çalışırlar. Reklam yüzü denen kavramın çıkış sebebi budur.

            Tüketici, sevdiği kişiyle ürünü özdeşleştirir. O kişiyi gördüğünde aklına reklamında oynadığı ürün gelir. Bu yöntemle tüketicinin ürüne olan güveni artar…

            Elazığ’ı bir düşünelim… Rol çalmaya çalışan, kişisel reklamlarını yapan kişiler Evet kampanyasının reklam yüzü oldular. Oluşan antipatiyi söylememem gerek var mı? Çok etki ettiğini söylemek istemiyorum. Ama hiç etkilemediğini de söyleyemeyiz.

            Müdahale edilmedi. Edilmeliydi…

            Veya… Bazı tipler vardı, sürekli Evet kampanyalarında dolaşan. Haftalarca evlerinde yemek yemediler! STK’lar, odalar, teşkilat mensupları… Evet kampanyası yapanlar sürekli olarak, referandumda zaten evet oyu verecek kişilere kampanya yaptılar!

            Kılıçdaroğlu lokantalar kapanacak demişti ama bu seçimde en çok onların yüzü güldü!

            Referandum bitti ya, Ak Parti yemeklerinde karınlarını doyurmaya alışanlar ev ortamına uyum sağlayamayacaklardır. Düşünsenize, eve gidince yemek masasında hanımlarına; “Bana bi buçuk iskender, çoban salata, kola ve kadayıf!” diyorlarmış! Fırça yiyecekleri kesin!

            Sayın Ramazan Gürgöze biraz mücadele etmeye çalışsa da Ak Parti’de kimse doğru düzgün çalışmadı, kapı kapı gezmedi. Hayırcılara dokunmadılar. Dostlar alışverişte görsün der gibiydiler. Elazığ böyleyse, varın ülke genelini siz düşünün…

            İddia ediyorum… Ak Partililer kameralar olmasın, bir tane seçim kampanyası yapmazdı! Her yerde aynı sıkıcı demeçler, etraflarında hep aynı tipler…

*****

            İlk günden beri iddia ediyordum, MHP’den beklenen destek gelmeyecek diye. Ülke geneline baktığınızda MHP oylarının fazla olduğu illerde Ak Parti ve MHP oylarının toplamı çok fazla fire vermiş durumda. MHP referandum kararının alınmasında gerekeni yapmıştı. Suçu MHP’ye atmak Ak Parti’nin oylarındaki eksilmeyi örtmeye çalışmak olur. Oy kayıpları sadece MHP’de olmadı. Görünen şu ki, Ak Parti’de de ciddi kayıplar var. Ancak HDP seçmeninin olduğu yerlerde evet oylarına kayma olduğu görülüyor.

            Bence sonucu HDP seçmeni belirlemiştir. 2015 seçimlerinde çıkan oylar doğuda tekrar edilseydi, Anayasa değişikliği referandumda geçmezdi. (Danışmanların referanduma üç gün kala yaptıkları çıkış acaba bilinçli miydi? Başka biraz yazıya artık.)

            Devletin her türlü imkânını kullanarak, iş adamlarından yardım alarak, özellikle memurlar üzerinde baskı oluşturarak sonuç alamazsınız. Kamusal alanda korkusundan evet vereceğini söyleyen birçok kişi sandıkta hayır oyu verdi.

*****

            Gelelim medyaya…

            Ne Elazığ’da ne de Türkiye genelinde hayır kampanyası yapanlar medyada doğru düzgün yer bulamadılar. Ticari kaygılarla iktidar partisine şirinlik yapmak isteyen TV’ler başta olmak üzere tüm medya vatandaşta antipati uyandırdı. Anlayın artık, bu millet cazgırlık yapanı sevmiyor! Hayırcılara sansür yapılarak onları toplum nezdinde mağdur durumuna düşürdünüz. Ayrıca iki muhalif yorum yapanı patrona şikâyet etmekle halktan oy alınmıyor!

            Kimse kusura bakmasın. Medya olarak, ne toplumda karşılığımız kalmış, ne de itibarımız…! (Vurdum gitti!)

*****

            Ve son olarak Ak Parti trolleri! Sosyal medyayı o kadar kötü kullanıyorsun ki sevgili dostum, artık seviyen gıcıklık düzeyinde!

            Hakaretler, tehditler, küfürler, rejim düşmanlıkları… Eskiden millet ulusalcı, Kemalist kesimden haz etmezdi. Allah var, çoğu da gıcık, sevimsiz, itici tiplerdi. Şimdi de sosyal medyada Ak Parti yalakalığı yapanlar aynı sevimsizliğe büründüler.

            17 Nisan sabahı hayırcıların karıları bize helaldir diyen sapık mı dersin,

            Cumhuriyet rejimi ile olan meselesini işin içine katan mı dersin,

            İnsanların özel hayatlarını ağzına meze yapan mı dersin,

            Atatürk düşmanlığını referanduma katan mı dersin,

            Din istismarlığı yapan mı dersin…

            Yapmayın böyle. Mağdur olmanın ne demek olduğunu en iyi siz biliyorsunuz. Aynı hatayı başkalarına yapmayın…

*****

            Unutmadan şunu da söyleyeyim… Ak Parti’nin kendi içinde FETÖ temizliği yapmadığı için beklenen oyun gelmediğini iddia etmek soytarılıktan başka bir şey değildir! Erkek gibi isim verin! Kim bu Ak Parti içindeki FETÖ’cüler?

Kim yahu, kim…? Hem ciğeriniz yetmiyor isim vermeye, hem de algı peşindesiniz.

            İsim vermeden kim bu iddiada bulunuyorsa kendi defosundan korkuyordur!

            Neyse, mevzu uzun. Konuşacak çok şey var aslında. Sonuçta evet çıkmasına sevindim. Ama en çok halkın verdiği düşük evet oylarıyla iktidarı şımartmamış olmasına sevindim.

            Halk, “Tamam, dediğine inanıyorum ve sana ruhsatı verdim. Ama artık ayrıştıran değil, birleştiren taraf ol. Yoksa sana 2019’da başkanlık maşkanlık yok!” dedi…

            Ve bir kez daha son olarak…

            Evet kampanyası yapan arkadaşlar, dostlar, yurttaşlarım, Romalılar!

            Recep Tayyip Erdoğan olmazsa, sizler sadece bir “Hiç”siniz!

            Özellikle sert bir dil kullandım ki, içinize dert olsun! Şapkanızı önünüze koyun ve çalışın! Tamam mı, anlaştık mı?