Hüseynik, Elazığ'ın Safranbolu'su olabilir
Tarihin adeta sıfır noktalarından biri olarak tanınan Elazığ, doğal güzelliklerin yanında birçok eşsiz tarihi noktayı da bünyesinde barındırıyor. Bu alanların her biri büyük bir potansiyele sahip olsa da ne yazık ki kıymeti bilinmiyor. Sanat Tarihçisi Kadir Atıcı ise akademik çalışmasına bu eşsiz noktalardan biri olan tarihi Hüseynik'i konu aldı. Atıcı, Hüseynik'in büyük bir potansiyeli olduğunu belirterek Elazığ'ın turizm cazibesini artırabileceğini vurguladı.
Sümeyye Tabanyeli-Fatma TÜRKEL/Elazığ sanat tarihi uzmanı ve kültür araştırmacısı Kadir Atıcı, Elazığ’ın Harput ile iç içe geçmiş tarihi yerleşimi Hüseynik’in, turizm potansiyeli açısında büyük bir değer taşıdığına dikkat çekerek bölgenin kırsal turizm açısından "Türkiye'nin Yeni Safranbolu’su" olabileceğini ifade etti.
Yaklaşık on yılı aşkın süredir Elazığ ve çevresinde arkeoloji, sanat tarihi, kültür tarihçiliği ve yakın tarih üzerine çalışmalar yapan Atıcı, bu bölgeye yönelik yaptığı saha araştırmaları ve arşiv taramalarıyla kamuoyunda farkındalık yaratmaya devam ediyor. Atıcı, özellikle Harput ile birlikte anılan Hüseynik’in tarihsel ve kültürel bağlamda derin bir mirasa sahip olduğunu vurguladı.
"22 TESCİLLİ YAPI, ZENGİN KÜLTÜREL DOKU"
Hüseynik’te bugün 22 tescilli yapının bulunduğunu belirten Atıcı, bu bölgenin tabiatıyla ve mimari dokusuyla adeta bir kültür havzası olduğunu ifade etti. Atıcı, “Urartulardan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyetin iz bıraktığı bu topraklar, özellikle Hüseynik gibi düz alanlara yoğunlaşmıştır. Hüseynik sadece tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda türkülerde ve sözlü kültürde de Harput’un ayrılmaz bir parçası olarak yer almaktadır” dedi.
" HÜSEYNİK, KAYITLARDA VE TÜRKÜLERDE DE HEP VARDI”
Harput’la bağlantılı olarak Hüseynik, kayıtlarda ve türkülerde de hep vardı. Bu bağ, yalnızca coğrafi bir yakınlıkla sınırlı kalmadı; sözlü kültür, edebiyat ve müzik yoluyla da nesiller boyunca yaşatıldı. Sanat tarihçisi kadir Atıcı, bu ilişkinin en güçlü örneklerinden birinin “Hüseynik’ten çıktım şehir yoluna” türküsü olduğunu belirtiyor. Atıcı'ya göre, bu türkü aslında Hüseynik’te yaşayan Telgrafçı Akif’in, Harput’taki telgrafhaneye her gün yürüyerek gitmesini anlatan biyografik bir eserdir. Dönemin tanınmış isimlerinden Saçlızade Efendi tarafından türküleştirilen bu yaşam öyküsü, Harput ile Hüseynik arasındaki tarihî ve kültürel geçişliliğin somut bir örneği olarak kabul ediliyor. Atıcı, bu tür mirasların yaşatılmasının, bölgenin kültürel kimliğini geleceğe taşımak adına büyük önem taşıdığını vurguluyor.
"OSMANLI DÖNEMİNDE BİR METROPOL YERLEŞİM"
Hüseynik’in Osmanlı döneminde yüksek nüfuslu, cami, konak, su değirmeni ve kiliseleriyle donatılmış bir metropol yerleşim olduğunu ifade eden Atıcı, 1817 sonrası göçler ve askeri yapılaşmayla birlikte bölgenin Elazığ şehir merkezine evrilen sürecin önemli bir ayağı olduğunu vurguladı. Hüseynik’in ilk modern yerleşim alanlarından biri olduğunu, askeri binaların ve depoların kurulmasıyla birlikte yönetimsel dönüşüm yaşandığını da sözlerine ekledi.
"ELAZIĞ’IN TURİZM CAZİBESİ ARTABİLİR"
Kadir Atıcı, restorasyon projeleri ve farkındalık kampanyalarıyla Hüseynik’in yeniden canlandırılabileceğini savunarak şu örneği verdi: “Safranbolu’ya 1 milyon turist gelmiş, Kastamonu valisi açıklamıştı. Okuyunca ülkem adına sevindim ama Elazığ adına da bir o kadar üzüldüm. Hüseynik de böyle bir potansiyele sahip. Restorasyonlar yapıldıktan sonra hem yerli hem yabancı turistlerin ilgisi buraya kayabilir.”
Atıcı, Harput ile Hüseynik’in birlikte ele alındığı bir turizm modeli geliştirilmesi gerektiğini belirtti ve bu iki yerleşimin bir hinterland olarak planlanmasının bölgeye ekonomik ve kültürel katkı sağlayacağını söyledi.
"FIRAT ÜNİVERSİTESİ'NDE MAKALE YAYINLANDI"
Bu konuda kaleme aldığı “Hüseynik Kent Dokusu ve Kırsal Turizm Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı makalenin Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi’nde yayımlandığını belirten Atıcı, yazının temel amacının Hüseynik’e dikkat çekmek ve yerel yöneticileri harekete geçmeye teşvik etmek olduğunu aktardı.
Kadir Atıcı, sözlerini: “Harput ne kadar kıymetliyse, Hüseynik de o kadar kıymetlidir. Bu kıymetin farkına varıp, hem kültürümüzü koruyarak hem de kalkınmayı sağlayarak geleceğe taşımamız gerekiyor” diyerek noktaladı.