Gürsel Erol net konuştu: Su sorununda sorumlu kim?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Elazığ'daki su sorunuyla ilgili Hakimiyet Haber'e özel açıklamalarda bulundu. Erol, Elazığ'da yaşanan su sorunun tek sorumlusunun DSİ olduğunu açıklarken Bölge Müdürünü istifaya davet etti.

Gürsel Erol net konuştu: Su sorununda sorumlu kim?

Elazığ’da uzun bir süre önce bugün yaşanacak su sorunu tespit edilmiş, sorunun çözümü için farklı proje arayışlarına gidilmiş ancak DSİ tarafından tüm eleştirilere rağmen tamamen yağmur suyuna endeksli bir proje olacak Hamzabey Barajı devasa bir bütçeyle inşa edilmişti. Baraj, 40 yıllık ihtiyacı karşılayacak denilse ve bu söylem bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Tarım ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na da hatalı bilgilendirme sonucu yansıtılsa da proje 3 yılda atıl duruma geldi. Barajdaki su oranı yüzde 1’e geriledi ve Elazığ birkaç gün boyunca ciddi bir su sorunuyla baş başa kaldı. Bu konuyla ilgili haftalardır hem Hakimiyet Haber olarak bizler hem de CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, uyarılarda bulunsak da sorumluluk alan tek kurum Elazığ Belediyesi oldu. Elazığ Belediyesi’nin devreye girmesiyle sorun kısa süreliğine çözüldü ancak bu sorunun oluşmasına sorumlu olan ve sorunun çözülmesini sağlayacak olan kim? Milletvekili Erol, Hakimiyet Haber’e özel olarak bu sorularımıza yanıt verdi. İşte Erol’un açıklamasından öne çıkan başlıklar:

TOPLUMDA İNANILMAZ BİR TEPKİ VAR

“Bu zamanlarda elimizde su kesintileri ile ilgili toplumda inanılmaz bir tepki gelişti. Çünkü 2021 yılında su tutarak şehre su vermeye başlayan Hamza Bey Barajı’nın yapılmasıyla Elazığ’ın su sorununun çözümü konusunda büyük vaatler verilmişti. Dönemin Bakanı Veysel Eroğlu açılış konuşmasında, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifadeleriyle, Elazığ’ın 2040 yılına kadar artık içme suyuyla ilgili bir sorunun kalmayacağını, belediyenin sondaj vurarak içme suyu sorununu çözmesine gerek olmadığını, böyle bir ihtiyacın bulunmadığını, Hamza Bey Barajı’nın yapımıyla birlikte 2040 yılına kadar Elazığ’da içme suyu sorunu kalmayacağını ifade etmişti.

KAMULAŞTIRMALAR DİKKATLE İNCELENMELİ

Şimdi Hamza Bey Barajı ile ilgili bir değerlendirme yapmak isterim. Yani bu durum planlama hatasından kaynaklanmaktadır. O dönemin siyasetçilerinin de mutlaka ağır sorumlulukları vardır. Çünkü bir baraj bir yerde yapılırken o bölgede ciddi kamulaştırmalar yapılır ve bu kamulaştırmalarda ciddi paralar tutar. O dönem orayı niye tercih ettiler, hangi gerekçeyle tercih ettiler bilmiyorum. Ama bugün dünyanın birinci sorunu iklim değişikliğidir. Dünyada iklimler değişiyor, yağış oranları değişiyor, hava sıcaklığı değişiyor ve bütün modern, gelişmiş ülkelerde bu bilimsel veriler değerlendirilerek toplumun insani ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik suyun temini, tarımın canlandırılması gibi temel ihtiyaçların giderilmesi yatırımlar yapılmaktadır.

PROJE DSİ’YE AİTTİR

Ben de Çevre Komisyonu üyesiyim. Bütün kaynaklar en doğru şekilde kullanılarak barajlarda buharlaşmalar bile hesaplanıyor ve buna yönelik ileri çözüm önerileri getiriliyor. Şimdi Elazığ’daki Hamza Bey Barajı bir Devlet Su İşleri projesidir. Yerleşim bölgesindeki su ihtiyacını karşılayacak kurum Devlet Su İşleri’dir. Yani Devlet Su İşleri’nin kuruluş yasasında en önemli iki görevinden biri tarımsal sulama sorununun çözümü, diğeri içme suyu sorununun çözümüdür. Türkiye’deki büyük barajların hemen hepsi Devlet Su İşleri’nin yetki ve sorumluluğundadır.

SORUMLULUK DSİ’NİNDİR

Belediyeler ise bu barajlardan kendi adına su alma yetkisine sahip değildir; bunun için Bakanlığın izni ve planlaması gerekir. Bugün Tarım Bakanımızın CHP’li belediyelerle ilgili eleştirisi oldu: “Su krizini yönetme sorumluluğu CHP’li belediyelerdedir, bu krizi doğru yönetemediler” dedi. Ancak bu bir parti meselesi değildir, bu bir belediye meselesi de değildir. Çünkü Bakanlıkların yetki alanı farklıdır, belediyelerin yetki alanı farklıdır. Devlet Su İşleri’nin yetki alanı ise o bölgedeki su kaynaklarını doğru planlamak, bilimsel ve teknik veriler ışığında kamu bütçesini doğru kullanarak ihtiyaca uygun projeyi hayata geçirmektir.

BELEDİYELER BARAJ YAPMAZ

Yani barajı yapacak olan Devlet Su İşleri’dir. Peki belediyelerin sorumluluğu nedir? Mücavir sahaya kadar suyu getirmek DSİ’nin sorumluluğudur. Mücavir saha içine, yani ilçe merkezine ve il merkezine ulaştıktan sonra ise şebeke hattıyla evlere suyu ulaştırmak belediyelerin sorumluluğudur. Bu ister CHP’li ister AK Partili belediye olsun, fark etmez. Belediyelerin birinci sorumluluğu sağlıklı ve verimli şebeke sistemi oluşturarak vatandaşın su ihtiyacını gidermektir. Ancak ola ki acil bir sorun karşısında belediyenin bir eylem planı da olmalıdır. Sondaj açarak geçici çözümler üretebilir; fakat büyükşehirlerin su ihtiyacını sondajla kalıcı şekilde karşılamak mümkün değildir.

TÜRKİYE’DE YETKİ KARMAŞASI VAR

Bugün Elazığ’da ve Türkiye’de yaşanan temel sorun yetki kargaşasıdır. Siz bir tarafta Devlet Su İşleri olarak Ankara’da bir planlama yapacaksınız, bir baraj yapacaksınız; üstelik o barajın teknik olarak da su sızdırdığına dair duyumlarımız var. Bunun araştırılmasını isteyeceğiz. Bu da kamu zararıdır. Baraj yapılacak ama bugün DSİ Bölge Müdürlüğü’nün bir açıklaması var. Oysa kurumlarda “kurumsal hafıza” diye bir kavram vardır. DSİ Bölge Müdürlüğü’nün daha önce kendi web sitesinde verdiği bilgilerle bugün kamuoyuna açıkladığı bilgiler birbirini tutmamaktadır. Yani kendi kurumsal hafızasına hâkim olmayan birisinin Elazığ’da DSİ Bölge Müdürü olması bile bugün yaşanan su krizinin sebebinin liyakatsizlik olduğunun en güzel örneğidir. Yanlış yer, yanlış proje, yanlış süreç… Sorun tamamen bilimsel ve teknik verilerin değerlendirilmemesinden kaynaklanmaktadır.

SORUN KISA SÜRELİĞİNE GİDERİLDİ

Sanıyorum bugün itibarıyla belediye yeniden sondajlar açarak Elazığ’ın acil su ihtiyacını çözmeye çalışıyor. Ama bu kalıcı değildir, sadece geçici bir çözümdür. Bugün için doğrudur; ama uzun vadede yeni kalıcı kaynaklara ihtiyacımız var. Çünkü bize 2040 yılına kadar su sorunu olmayacak denilen Hamza Bey Barajı kalıcı bir çözüm getirmemiştir. Halbuki Elazığ bir yarımada gibidir; çevresi üç tarafı sularla çevrilidir. Dünyanın pek çok yerinde arıtılmış sular bile kullanılırken, biz neden Keban’ın, Karakaya’nın sularını kullanamıyoruz? Teknik olarak gerekçesini bilmiyorum ama olmaması için bir neden de görmüyorum.

BU İŞİN MUHATABI BAKANLIKTIR

Pazartesi günü Valimiz başkanlığında, Belediye Başkanımız ve beş milletvekilimizle bir toplantı yapılacak. Toplantının amacı ilimizin sorunlarını görüşmek. Ama bence birinci gündem maddemiz Elazığ’ın bir daha susuzluk yaşamaması olmalı. Bunun için Hamza Bey Barajı projesinin yanlışlığını vurgulayıp yeni alternatif kaynaklar için derhal Ankara’ya, Bakanlığa gitmeliyiz. Çünkü bu işin muhatabı ve çözüm mercii Bakanlıktır.

KABUL EDİLEBİLİR BİR YANI YOK

Hamza Bey Barajı’na bugüne kadar yaklaşık 8 milyar TL para harcanmıştır. Yeri seçen, projeyi planlayan, yapan DSİ Genel Müdürlüğü’dür. Hatanın kaynağı da DSİ Genel Müdürlüğü’dür. Ancak 8 milyarlık maliyet Elazığ Belediyesi’ne yüklenmiştir. Şimdi Akçakiraz, Mollakendi ve Kovancılar belediyelerine de yazı yazılarak baraj maliyetinin payları istenmiştir. Böyle bir mantıksızlık olabilir mi? Barajı yapan sensin, yanlış tercih senin, sonuç alamadığın bir barajı Elazığ’a yüklemişsin ama maliyetini belediyelerden talep ediyorsun. Bunun kabul edilebilir yanı yoktur. O paranın belediyelerden alınmaması gerekir.

DSİ BÖLGE MÜDÜRÜ DERHAL GÖREVDEN ALINMALI

Ayrıca DSİ Bölge Müdürü derhal görevden alınmalıdır. Sen buradasın, iklim krizinin yaratacağı etkileri öngörüp tedbir almıyorsun. Bugünkü açıklamasında sadece “yağışların düşmesinden kaynaklı su yok” diyorsun. Bunu oradaki köylü de biliyor. Senin görevin bu riski görüp önceden tedbir almaktı. Sorun yaşandıktan sonra tespit yapmak değil, çözüm üretmek gerekiyordu.

BU SORUN SİYASET ÜSTÜDÜR

Geçmişte Çevre Bakanı ve diğer bakanlarla yaptığımız görüşmelerde de ifade ettiğimiz gibi Elazığ’ın su sorunu öncelikli bir sorundur. Bu meseleyi parti içi bir tartışmaya çevirmeden, Elazığ siyasetinin iç dinamiklerini harekete geçirerek çözmek gerekir. Çünkü bu sorun Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün yanlış projesidir. Çözüm de Tarım ve Orman Bakanlığı’ndadır. Bizim gidip Sayın Bakan ile görüşüp ilimiz adına bu sorunun çözülmesini talep etmemiz gerekir.

Su temel bir ihtiyaçtır, su insani bir haktır, su bir yaşam hakkıdır. Bu nedenle konu siyaset üstüdür.”