Göçük ve peşin hüküm
Cuma günü sabah saatlerinde üzücü bir haber düştü ajanslara.
Palu ilçesi Kayaönü mevkiinde bulunan bir maden ocağında göçük yaşanmış ve üç işçi kendi imkanlarıyla kurtulurken bir işçi göçük altında kalmıştı.
Tüm kurumların seferber olup fedakârca çalışmalarına rağmen yedi saat sonra Hasan Coşkun isimli maden emekçimizin cansız bedenine ulaşılmıştı. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Ülkemiz birçok yeraltı kaynaklarında olduğu gibi madenler konusunda da zengin. Özellikle krom üretiminde dünya ligindeyiz. Her ne kadar madenlerimizi ileri uç tesisler yapılmadığı için sadece hammadde olarak dış ülkelere göndersek de önemli bir girdi sağlanıyor ülkemize.
Devlet geçmiş yıllarda bu madenleri kendisi işletme yolunu seçse de bu müesseseler zamanla siyasilerin arpalığı haline getirildiği için Elazığ Ferrokrom fabrikası örneğinde olduğu gibi devlete katkı yerine bütçede dev kara delikler açtığı için özelleştirme yoluna gidilmiş, sonraki süreçlerde de genelde bu madenler özel sektör eliyle işletilmeye başlanmıştı.
Maden sahası işletme ihalesi ve sonrasında aldığı ruhsatla maden işletmeciliğine başlayan firmalar, riskli bir sektörde olmanın bilinciyle her türlü iş güvenliği önlemlerini almakla kalmıyor, bu konuda denetleme yetkisi olan firmalarla anlaşmalar yapmak gibi bir yasal zorunlulukla yükümlüler.
Ancak tüm bu hassasiyete ve özel önlemlere rağmen hem ülkemizde hem de dünyada zaman zaman maden göçükleri ve buna bağlı can kaybı haberlerine şahit oluyoruz.
Cuma günü göçük yaşanan maden ocağı işletmeye birkaç yıl önce başlayan bir alan. Madene ulaşmak için yapılan sondaj ve galeri sistemleriyle ilgili iş güvenliği önlemleri alınmış ve tüm bu işlemler bakanlık tarafından yetkilendirilmiş ve akredite edilmiş iş güvenliği firması tarafından kontrolleri yapılmıştır. Ancak tüm önlemlere rağmen yaşanan bu göçükle ilgili gerekli teknik araştırma ve soruşturmalar uzmanlar tarafından yapılıyor ve birkaç gün sonra da göçüğün sebebi ile ilgili resmi bir açıklama yapılır diye bekliyoruz. Bu konuda çok da peşin hükümlü olmadan sürecin tamamlanmasını beklemek daha doğru bir yargıya ulaştırır bizi.
Bazı mesleklerin doğasında olan risk ve tehlikeli çalışma ortamı en çok da maden sektöründe yaşanıyor. Yerin yüzlerce hatta binlerce metre altında yapılan çalışmalar, faaliyet yapılan bölgenin coğrafi, topografik ve toprağın bileşenleriyle de yakından ilgili.
Uzmanlar tarafından yapılacak çalışmalarla göçüğün asıl sebebi açıklanana kadar peşinen birilerini suçlamak, yargılamak ve mahkûm etmek çok doğru olmasa gerek. Açıklanacak rapor ve bilimsel gerçekleri beklemek ve sonrasında yorum yapmak daha etik ve ilkeli olur.
Umarız bu olay son olur ve bir daha benzer olayları yaşamayız.