Fatih Sultan Mehmed 'Yeni Çağ'
Araştırmacı Yazar Sedat Çağlıyan 29 Mayıs 1453 İstanbulun Fethi dolayısıyla gazetemize açıklamalarda bulundu.
Sedat Çağlıyan,”Fatih Sultan Mehmet 1432 yılının 30 Mart pazar sabahı Edirne sarayında dünyaya geldi.Babası Sultan ikinci Murat sabah namazını kılmış Kuran-ı Kerim okurken,bir oğlunun dünyaya geldiğini müjdelediler.Ertesi cuma günü törenle çocuğuna Muhammed adı verildi.
Şehzade Mehmet çocukluğunda son derece haşarıydı.Ancak Molla Gürani gibi sert ve hatır gönül dinlemeyen hocaların sayesinde,Arapça,Farsça,Latince,
Slavca,Rumca öğrendi.
İkinci Sultan Murat,Macarlarla 1444 yılında Segedin barış antlaşmasını imzaladıktan sonra sağlığında oğlunun saltanatını görmek istedi.Ancak 12 yaşındaki oğlunun tahta çıkmasını fırsat bilen Macarlar antlaşmayı bozarak bir ordu hazırladılar.Manisada oturmakta olan babasını şu sözlerle göreve çağırdı.
‘Eğer hükümdar iseniz ordunuzun başına geçiniz.Eğer ben hükümdar isem,size fermanımdır.Geliniz ordunun başına geçiniz’.
İkinci Sultan Murat oğlunun bu daveti üzerine Edirneye geldi.Macar kralının idaresindeki Haçlı ordusunu Varma ovasında ağır bir yenilgiye uğrattılar.
Sultan Murad 1451 yılında ölünce Sultan Mehmed tekrar tahta oturdu.
On dokuz yaşındaki padişah çocukluğundan beri düşündüğü İstanbul’u kuşatmak için hazırlıklara başladı.Büyük bir çalışma sonrasında 400 parça gemiden ibaret büyük bir donanma ,dünyanın en büyük toplarını döktürmüş,Rumeli yakasında Boğazkesen adıyla hisarı yaptırmıştır.İstanbul kuşatılmış 53 günlük muhasaradan sonra İstanbul fethedilmiştir.Ortaçağın kapanması yeniçağın açılmasına sebep olmuş ve Fatih ünvanını almıştır.İstanbul’u fethettiği günden itibaren Bizans halkına hamilik yapmış halka tam bir vicdan hürriyeti sağlamıştır”dedi.
FATİH SULTAN MEHMET AVRUPAYI TİTRETEN SEFERLERİNE DEVAM ETMİŞTİR
Sedat Çağlıyan,”Fatih Sultan Mehmet bütün Avrupayı titreten seferlerine devam etti.Sırbistan,Mora,Giresun,Samsun,Trabzon,Sinop,Eflak,Bosna,Hersek,Karaman beyliği,Arnavutluk,Eğriboz,Akkoyunlu ,Kırım,İşkodra,Hersek Osmanlı topraklarına katıldı.
28 yıl tahtta kaldığı süre içerisinde 2 imparatorluk ,14 devlet,200 şehir zaptetti.1481 yılında büyük bir seferin hazırlıklarına başladı.Bu kez hedefi deniz yoluyla İtalya Roma olacağı bu arada Venedik’in de ortadan kaldıracağıydı.25 Nisan 1481 günü ordunun başında Gebze civarında konakladı.İstanbuldan yola çıktığı günden beri sağlık durumu birden bozulmuş,günden güne durumu kötüleşmiş doktorlarından aslen Venedikli bir Yahudi olan Yakup paşa ulu hakanı tedavi etmek bahanesiyle vermiş olduğu zehirin dozunu artırarak durumun kötüye gitmesinde etkili olmuştur.
Bundan önce 14 sefer Fatih’e suikast yapılmış fakat hedefine ulaşmamıştır.Venedikliler bu kez böyle bir ücret vaadi ile doktoru elde etmişlerdir.Fatih Sultan Mehmed 3 Mayıs 1481 günü Gebzedeki Otağ-ı Hümayunda kan kusarak vefat etmiştir.
Ancak Yakup paşanın foyası meydana çıkınca Venediğin vaat ettiği muazzam serveti alamadan Türk askeri tarafından linç edilmiştir.Cenazesi İstanbul’a getirilerek Fatih Camisi hazinesindeki türbeye defnedilmiştir.
Fatih Camii’in yerinde fetihten önce İstanbul’un ilk hıristiyan mabedi olan Havariyun kilisesi vardı.İstanbul’un kurucusu olan Roma imparatoru Konstantinin mezarı bu kilisedeydi.Fatih bu yere cami yapılmasını ve ölürse bu caminin avlusuna defin edilmeyi istemişti.Kostantin ile burada yatarak çocukluğundan beri taşıdığı Roma imparatoru hayalini gerçekleştirmek istemiştir.
1900 yılların sonunda İstanbulda Nisan yağmurları yağmış şehri seller götürmüş Fatih semti göle dönmüş her tarafı sular basmıştı.Selin ertesi günü semt sakinleri bir dedikodu çıkarırlar.Fatih Sultan Mehmet halkın rüyasına girmiş ‘boğuluyorum beni kurtarın’demiştir.Devrin padişahı ikinci Abdulhamid bunu duyunca,amcası Abdülaziz’in damadı Çavdaroğlu Mehmet Şerif Paşayı ve Aksaray itfaiye komutanı Mehmet paşayı huzuruna çağırır.Türbeye giderek mezarı kontrol edilecek halkın gördüğü rüyanın doğru olup olmadığı kontrol edilecek ve paşalar göreceklerini hiçbir yerde söylemeyeceklerine dair sıkı sıkı yemin ettirilir. Paşalar türbeye gelerek sandukayı kaldırıp mezarı kazarlar. Önlerine demir bir kapak çıkar açtıklarında taş bir merdivenle karşılaşırlar. Ellerindeki lambalarla merdivenlerden iner daha ileriye giden dehlizi takip ederler. Ufak bir salonu andıran bir odaya gelirler. Ortada musalla taşını andıran bir mermer,mermerin üzerinde işlemeli ağaçtan tabut vardır. Tabutu zorla açarak içinde bozulmamış mumya bulurlar. Fatihin mumyası yüzü aynı yaşadığı devirde çizilmiş resimlerdeki gibidir.Cenazenin başında dua eden paşalar tabutu kapatıp yukarı çıkarlar.Sandukayı yerleştirip padişah Abdülhamit’e durumu bildirirler.Gördüklerinizi unutun der.Ama Damat paşa seneler sonra 1940 senelerde o zamanın meşhur üstadı Mahmut Kemal beyi mercandaki konağında yapılan sohbet esnasında anlatır.Yeminini bozar.Fatih yeni bir sefere çıkmak için 27 Nisan 1481 tarihinde 300 bin kişilik ordusuyla İstanbul’dan ayrılmış 8 Mayıs günü Gebze Hünkar sarayında vefat etmiştir.Cenazesi gizlice Topkapı Sarayına getirilmiş.Oğulları şehzade Beyazıt ve Cem’e haber verilmiştir.Hükümdarın ölümünün duyulması önlenememiştir.İstanbulda tam bir anarşi yaşanmıştır.Askerler şehri yağma etmiş sevmedikleri devlet adamlarını sokak ortasında linç etmişler tahta geçecek Şehzade için devlet adamları birbirleriyle mücadele etmişler.
Bir hengame içinde Fatih’in cenazesi unutulmuş ve kokmuş.Saray görevlileri ortalığı dayanılmaz bir kokunun sarması üzerine hatırlamışlar.Tahta ikinci Beyazıt geçince büyük bir cenaze merasimi yapılmış kendi yaptırmış olduğu caminin avlusundaki türbeye defnedilmiştir”dedi.