Erol: 'Sürece destek veriyorum'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM'de Terörsüz Türkiye konusunda önemli bir konuşma gerçekleştirdi. Sorunun çözülmesi için konuya bütünsel yaklaşan Erol, terörsüz bir Türkiye'nin inşası için yapılması gerekenleri sıraladı.
TBMM’de başlayan bütçe görüşmeleri kapsamında söz alarak kürsüye çıkan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, önemli bir açıklamaya imza attı.
Terörsüz Türkiye sürecine değinen Erol, bölgedeki tecrübelerine dayanarak sürecin iki boyutta ele alınması gerektiğine vurgu yaptı.
Sadece siyasi söylemlerle tam olarak sonuç alınamayacağının altını çizen Erol, yapılması gerekenleri de tek tek açıkladı.
EROL: “SÜRECİN BAŞINDAN BERİ DESTEK VERİYORUM”
Terörsüz Türkiye sürecine en başından beri destek verdiğini ve bunu her platformdan dile getirdiğini belirten Erol, “Terörsüz Türkiye sürecini yaşıyoruz. Bu sürece hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hem de Elâzığ milletvekili sıfatımla sürecin başından beri destek verdim. Partim ve şahsım olarak da değerlendirmelerimizi, yorumlarımızı ve söylemlerimizi her platformda dile getiriyoruz. Bu süreci ikiye ayırmak gerekir: Birincisi terörle mücadele, ikincisi ise Kürt sorununun çözümüdür. Elbette terörle mücadele ve terör sorununun çözülmesi bir devlet meselesidir ve bunun devlet politikası hâline dönüşmesi doğaldır. Ancak Kürt meselesinin çözümü siyasi bir meseledir; bu da Türkiye Büyük Millet Meclisinin, siyaset kurumlarının ve Hükûmetin yetki alanında olan bir konudur.” dedi.
“BÖLGENİN İHTİYAÇLARI VAR”
Bölgedeki tecrübeleri doğrultusunda sürecin başarıya ulaşması için yapılması gerekenleri sıralayan Erol, şunları söyledi: “Ben 1990’lı yıllardan beri bölgede yaşayan ve bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden biriyim. Kürt meselesini ve terör meselesini yalnızca ideolojik ve siyasi söylemlerle çözmek mümkün değildir. Çünkü bölgenin başka ihtiyaçları da vardır. Bugüne kadar bu kürsüde bu ihtiyaçlar gündeme getirilmedi; ben bunları ifade etmek istiyorum. Sayın bakanların da bu konuda gerekli notları almalarını rica ederim.
Bölge, özellikle 1990’lı yıllarda köy boşaltmalarıyla birlikte ciddi bir nüfus kaybına uğradı. Köylerde yaşayan insanlar üretici konumundayken, yanlış güvenlik politikaları nedeniyle köyler boşaltıldı ve üretici konumundaki köylüler büyükşehirlere taşınarak tüketici hâline geldi. Bugün bölgenin en temel ihtiyacı ekonomik kalkınmadır.
Her ilin kendi kültüründen, sanatından, mimarisinden, tarihinden ve doğasından kaynaklanan ve Türkiye’nin sahiplenmesi gereken millî değerleri vardır. Bu değerler dikkate alınarak her il için bir modelleme yapılması, yeni istihdam alanlarının yaratılması, üretim kapasitesinin artırılması ve bölge ekonomisinin canlandırılması gerekir.”
“SORUN SADECE SİYASİ DEĞİLDİR”
Terör sorunun sadece siyasi bir sorun olmadığına dikkat çeken Milletvekili Erol, “Kürt meselesini yalnızca siyasi bir sorun olarak ele alırsak, bölge insanının taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılayamayız. Buna ilişkin birkaç örnek vermek istiyorum: Geçmişte Diyarbakır Tıp Fakültesi bölgede en başarılı fakültelerden biriydi; hatta Hacettepe ve Cerrahpaşa ile yarışır durumdaydı. Diyarbakır, sağlık alanında son derece gelişmişti. Diyarbakır yeniden bir sağlık merkezi hâline getirilebilir; tıp fakültesi güçlendirilerek şehir bir sağlık kenti olarak konumlandırılabilir. Böylece bölgedeki hastalar tedavi için Ankara’ya, İstanbul’a gitmek zorunda kalmaz; Bingöl, Muş, Van, Urfa gibi illerden gelen hastalar Diyarbakır’da hizmet alabilir. Bir diğer örnek ise Elâzığ’dır. Ulaşım açısından son derece avantajlı bir ildir; tüm komşu illerle duble yol bağlantısı vardır, iki adet havaalanı pisti ve demir yolu bulunmaktadır. Elâzığ bir lojistik merkez hâline getirilebilir. Depreme dayanıklı bir kent olan Elâzığ, güvenlik sanayisinin ve kimya sanayisinin deprem riski taşıyan diğer bölgelerdeki tesisleri için de merkez olabilir.
Ayrıca bölgenin turizm potansiyeli de güçlendirilebilir. Tunceli doğa turizmiyle, Mardin kültür turizmiyle, Erzurum ise kış turizmiyle geliştirilerek ekonomiye kazandırılabilir. Bu örneklerde olduğu gibi bölgede her ilin kendi özelliklerinden hareketle bir model oluşturulabilir. Meseleyi yalnızca siyasi boyutuyla değil, gençlerin hayata tutunabilmesi ve insanların üretime katılabilmesi için istihdam alanlarının yaratılmasıyla ele almak gerekir. Bu sorunlar çözülmeden meselenin tamamı çözülemez.” şeklinde konuştu.
“TOPLUMUN HASSASİYETLERİNE DİKKAT EDİLMESİ GEREKİYOR”
Milletvekili Erol, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı: “Meseleyi yalnızca özgürlükler ya da cezaevlerindeki infaz şartları üzerinden değerlendirmek sonuç vermez. Konuyu bir bütün olarak ele almak ve bir bütün olarak çözmek gerekir. Terörsüz Türkiye sürecinde herkesin toplumun, 85 milyon insanın hassasiyetine dikkat etmesi şarttır. Doğuda da batıda da acılar yaşanmıştır; doğudaki anne evladını kaybetmiş, batıdaki anne evladını şehit vermiştir. Bu hassasiyetler gözetilerek sürecin hem bir devlet meselesi hem bir hükûmet meselesi hem de siyasi bir mesele olarak değerlendirilmesi gerektiğini bilgilerinize sunar, hepinize saygılarımı sunarım.”