Elazığ, Sömürge Düzenine Hayır Diyecek mi?
Bir dönem tarihi, kültürü, doğal güzellikleri, ekonomik ve tarımsal gücü ile bölgenin Paris'i olarak adlandırılan Elazığ, son 20 yılda birçok özelliğini kaybederken bünyesinde barındırdığı gücün Türkiye'nin en önemli firmalarına kaynak olurken şehre katma değer sağlamaması Elazığ'ı bir sömürge ülkesi konumuna getirirken, bu firmaların Elazığ'a karşı sergilediği tavır ise artık tahammül edilemeyecek bir seviyeye ulaştı.
Elazığ’ın yıllar içerisinde yaşadığı büyüme ve gelişme şehirde yaşayan insanlar için pek görünür olmasa da şehir dışından gelen ve Elazığ’ı bir süre ziyaret etmeyenler için ilk göze çarpan durum.
Ancak bu büyüme sadece fiziksel bir durumdan ibaret. Şehrin özellikle depremlerden sonra dört bir yandan hacim kazanması dışında başta büyük potansiyeller taşıdığımız kültür, turizm, ekonomi ve madencilik konularında ne yazık ki yerimizde sayıyoruz. Harput’tan Elazığ’a göç sürecinde başlayan hatalar silsilesi makus bir kadere, hatalı bir kültürün devamına işaret ediyor.
Bunun en somut örnekleri ise yeni kurulan mahallelerde ortaya çıkan görüntü. Yeni şehir merkezi olarak adlandırılan lokasyonlardaki daracık sokakların, trafik ve park çilesinin, büyüklü küçüklü imar edilen yaşam alanlarının artan nüfus karşısında nasıl çaresiz kaldığı yine plansız ve programsız ilerleyen Elazığ’ın en net göstergeleri.
SON 20 YILDA ELAZIĞ: 2 GERİ 1 İLERİ
Sağlam yamaçlarda inşa edilip bugün yaşadığımız alanın tarım ve hayvancılıkta kullanılması gerekirken zamanında yapılan hatalarla ödediğimiz bedel milyar dolarlar harcansa da telafi edilemeyecek bir boyuta ulaşmış durumda.
Bu hatalar başta Harput olmak üzere şehir yaşantısına sıkışıp kaybolmaya yüz tutan kadim bir kültürel mirası da işaret ediyor. Özellikle son 20 yılda bölgenin en önemli şehirlerinden biri olan Elazığ elde ettiği bazı kazanımlar yanında birçok kayıp da yaşadı. Kronik sorunlara kurban verilen şehrimizde 20 yıl boyunca hep aynı sorunları konuştuk ancak bu sorunlara ne yazık ki bir çözüm bulamadık. Yeni bir stadyum yaparken ovaları suyla buluşturamadık, Pertek köprüsünü inşa edemedik. Tarım ve hayvancılıkta, kültür ve turizmde, ekonomi ve sanayide beklenilen düzeye bir türlü ulaşamadık. Oysa ki bunları yapabilecek kaynağımız, iş gücümüz, A takımımız vardı. Aradan geçen zamanda üretken Elazığ iş gücü yerini masa başı iş arayan gençlere bıraktı, a takımımız göç etti, kaynaklarımız ise ne yazık ki Elazığ’a bir gram faydası olmayan dev firmaların eline geçti.
BELEDİYE’NİN SESSİZ ÇIĞLIĞI
Elazığ’da gelinen içler acısı halin son göstergesi ise Alacakaya’da bugün yaşananlar oldu. Benzer bir senaryonun birkaç yıl içerisinde Maden’de de yaşanması beklenirken, tüm yaşananlar karşısında siyasetin acziyeti, bürokrasinin çaresizliği, ve halkın sessizliği umutsuz bir tablo ortaya konuyor.
Elazığ’ın en önemli kaynağı olan ve belki de bu şehri bırakın Gaziantep, Diyarbakır gibi illeri, İç Anadolu’daki gelişmiş şehirlerle bile kıyaslanamayacak bir düzeye taşıyacak kromumuzun sömürülmesi ve bir firmayı dünyanın en önemli üreticisi haline getirmesi bir yana firmanın Elazığ’a uyguladığı tarife bile nasıl bir hale geldiğimizi çok iyi anlatıyor. Bu konuda sessiz çığlıklarla hakkını arayan Alacakaya Belediyesi dışında hakkını arayan kimse yok.
BİRÇOK İL ELAZIĞ’IN BİNDE 2’Sİ İLE BİLE YARIŞAMAZ AMA..
Elazığ’ın hakkının tamamını alamayacaklarını bilen ancak binde 2’lik kısmı için çırpınan Alacakaya Belediyesi tüm Elazığ’a çok büyük 2 mesaj veriyor. Bunlardan biri Elazığ’ın sadece Alacakaya’daki rezervlerinin binde 2’sinin bile ne kadar büyük bir katma değer sağlayabileceği bir diğeri ise zengin bir şehrin bu zenginliklerinin sömürülmesi karşısında nasıl çaresiz kaldığı.
Konuyla ilgili Yeniden Refah Partisi Elazığ İl Başkanı Av. Erhun Karakuş’un aktardığı bilgiler şu şekilde:“Alacakaya ilçesine bağlı Sularbaşı Mahallesi’nin 2010 yılında köy statüsünden çıkarılarak belediye mücavir alanına dahil edildi. Bölgede faaliyet gösteren Yıldırım Holding’e ait Eti Krom işletmesinin 585 ruhsat sayılı sahası da bu mahalle sınırlarında bulunmaktadır. Bu kapsamda, 2010 yılından itibaren çıkarılan madenlerden Alacakaya Belediyesi, binde 2 oranında pay alma hakkına sahiptir. Belediye tarafından yapılan resmi yazışmalara ve ihtarlara rağmen yaklaşık 70 milyon TL’lik alacak bugüne kadar ödenmemiştir.”
MUHALEFETİN ÖNEMİ
2010 yılından beri ödenmeyen bu ödemenin bir de döviz kuru üzerinden hesaplanmasıyla Elazığ’ın binde 2’lik değerinin bile ne kadar önemli olduğu, Alacakaya gibi son 20 yılda bütün özelliklerini kaybeden bir ilçeye hangi değerler katacağı apaçık ortada.
Tüm buna rağmen kendi cevherini kendisi üretip işleyemeyen ve işleyen firma karşısında aciz bir duruma düşen Elazığ’ın hali de yine apaçık ortada. Tüm bunların yanında Elazığ’da muhalefetin ne kadar gerekli olduğu da bu yaşananlarla bir kez daha ortaya çıkıyor. 2010 yılından beri net bir şekilde hakkımız olan bir gelirin bugün hakkının aranması da üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu olarak dikkat çekiyor.
TEK SES EJDER AÇIKKAPI’DAN
Bu konuya destek veren ilk isim ise Ak Parti Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı oldu. Açıkkapı, yaptığı açıklamayla hem firmanın bu ücreti ödemesi gerektiğini hem de sürecin takipçisi olacağını belirterek Alacakaya Belediyesi’ne destek verdi.
Sürece dahil olan ve geçtiğimiz günlerde Kanal Fırat’ta Zeki Akbıyık’ın sunduğu “Gündem” programında Maden ilçesindeki Cumhuriyet tarihinin en büyük rezervlerinin sahip olduğu sahada istihdam edilen kişi sayısını açıklayan Ejder Açıkkapı’nın açıklamaları Elazığ için iç karartan tabloyu ne yazık ki bir kez daha ortaya koydu. Bu yaşananları da detaylı olarak ele alalım.
GÖNÜL İSTİYOR AMA GÜCÜMÜZ YETERSİZ
Ejder Açıkkapı’nın Elazığ’ın maden ilçesinde tespit edilen Cumhuriyet tarihinin en büyük rezervlerini şehre kazandırmak için mücadele eden ve tüm Elazığ’ı aldatan dönemin Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası başkanı tarafından kurulan yapının mücadele ettiği dönemde Maden ilçesine yaptığı bir ziyaret sırasında yaptığı bir paylaşımda şu ifadeler yer almıştı: “Geçmişte 30 bini aşan nüfusu, tenis kortları, sinemaları, dostlukların adresi, Bakır’ın vatanı, kültür ve medeniyetimizin nadide şehirlerinden bir tanesi Maden… Biliyorum, o eski ihtişamlı günlerine yeniden kavuşacaksın İnşallah.”
Bu paylaşımdan da anlaşılacağı üzere her Elazığlının olduğu gibi Ejder Açıkkapı’nın da gönlü hem Elazığ’ın hem de Maden’in eski günlerine kavuşmadı. Ancak gönlümüzdekileri gerçekleştirmek için ne yazık ki gücümüz yok. Elazığlı vatandaşların ifadelerine göre bizim değil ancak bizi temsil edenlerin böyle bir gücü yok. Bu durumu net bir şekilde ortaya koyan durum ise Ejder Açıkkapı’nın Kanal Fırat’ta yaptığı açıklama. Açıkkapı, açıklamasında Maden’de yaklaşık 800 kişilik bir istihdam olduğunu ancak bu sayının bine yükseleceğini ifade etti.
BİN KİŞİLİK İSTİHDAMA SEVİNMEK
Yıllar içerisinde siyasetin geldiği durum Maden’i ve Elazığ’ı eski günlerine kavuşturacak çalışmalar yerine bin kişilik istihdama sevinecek bir hale getirdi.
Samsunspor Avrupa’da ve Türkiye’de destan yazarken ne Yıldırım Holding’in ne de Eti Bakır’ın Elazığspor gibi bir derdi yok. Elazığ’ın kaynaklarıyla zenginleşen firmaların Elazığ gibi bir derdi de yok. Ve belli ki bizler yüzde hatta binde 2’lik geliriyle bu şehri eski günlerine getireceğimiz kaynaklarımızın sömürülmesi karşısında üzülmek yerine buralardan elde edeceğimiz bin kişilik istihdamlarla sevinmeye, firmalar karşısında çaresiz kalmaya devam edeceğiz.

