'Elazığ'ın gerçeği' mesnetsiz iddialar değil, halka kesintisiz hizmettir
Elazığ'ın Gerçekleri'ni dile getirdiğini iddia eden bir meslektaşımızın delilsiz, ispatsız ve belgesiz olarak ortaya attığı akla ziyan iddia ve bu iddianın izini süren ve bu mesleği ilkeli yapan meslektaşlarımızın yazı ve konuşmalarını okuyup izledikten sonra konu hakkında bizler de bir araştırma yapalım istedik.
Konunun sadece muhataplarıyla değil, söz konusu asfalt plentinin işleme ve işletilme süreçlerine vakıf isimlerle de görüşerek konu hakkında bilgiler aldık.
Zira gazetecilik mesleğinin gereği ve doğasında bu vardı. Eğer bir konu hakkında kalem oynatacak hele hele yolsuzluk, usulsüzlük gibi hukukun konusu olan kişilik haklarını ilgilendiren bir haber yapacaksanız, size gelen ilk duyumu hemen haberleştirmek yerine; araştırmak, soruşturmak hatta gerekirse bir süre iz takip etmek gerekir. Hatta bu konu bir kamu kuruluşunda yaşanıyorsa emniyetle irtibata geçip işbirliği yaparak gerekirse suçüstü yapılıp bunun haberi ile gazetecilik başarısı gösterilir.
Ama söz konusu haber, delilsiz ispatsız ve bir kişinin, meslektaşımızı gaza getirdiği sadece ve sadece bir afaki iddiadan ibaret.
Nereden baksanız çelişkiler ile dolu olan iddianın kendisi de tutarsız. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.
Önce “mazot” dendi sonrasında “bitüm”e döndü. İlgili olayda adı geçen mühendisin ismi ve yine o dönem görev yapan müdürün soy ismi yanlış kodlandı.
Belli ki sözde bu usulsüzlüğü ihbar edenin ya aklı karışıktı ya da kafası çok yerinde değildi.
Öncelikle Elazığ Belediyesi asfalt şantiyesine, mıcır ile karıştırıp asfalt yapmakta kullanılan “bitüm” resmi giriş çıkışı olan ve sadece bir iki görevlinin değil birçok görevlinin değişik kademelerde kontrolünden geçerek teslim edilen bir ürün.
Söz konusu iddialardaki bir çelişki de iddialara esas olan bitümün değerinin 50 ile 100 milyon Türk Lirası gibi hem çok afaki hem de iki rakam arasında uçurum olacak kadar rakamların çalakalem yazılmasıydı.
Belli ki sözde iddiaların kaynağının da iddiayı Elazığ’ın gerçeği diye yazan arkadaşımızın da mantıksal muhakeme fırsatı olmamış.
Zira yıllardan beri asfalt ham maddesi olan bitüm için hemen her yıl aynı miktarda alım yapılmış ve her yıl yaklaşık 400 tanker için yaklaşık 150 milyon Türk Lirası bedel ödenmiştir.
Bahse konu habere göre 5 araç için 50 ile 100 milyon Türk Lirası arasında bir yolsuzluğun iddia edilmesi bile iddianın ne kadar temelsiz, asılsız ve özellikle de art niyetli bir iddia olduğunun ispatı için bir delildir.
İşin ilginç tarafı ise bu haberi kaynak gösterip haber yapan farklı gazetecilere de “neden bizim haberimizi bizim ismimizi vermeden haber yaptınız?” diye diğer meslektaşlarına sitem edilmesidir.
Herhangi bir belge, bilgi, ses kaydı ya da görüntü ortaya koyulmadan yapılan bir habere zaten usta gazeteciler prim vermez ve vermedi. Ama bazı tez canlı meslektaşlarımıza haberin ilk sahibi ile olan polemiklerini bir kenara koyarsak olmayan bir olay üzerinden bir bardak suda fırtınalar koparmaktan öte bir durumun olmamasıdır.
Kaldı ki bu gerçeğe rağmen Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları konuya ilgisiz kalmayarak ilgili müdürlükler nezdinde soruşturma başlattıklarını kurumsal sosyal medya hesaplarından halkımıza duyurmuştur.
Olayın Belediye tarafında bu soruşturma yapılırken haberde adı geçen şahıslar da söz konusu haberi yapan gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar.
Bu hafta içinde hem belediye hem de savcılık boyutunda soruşturmalar devam edecek. Adli merciler habere konu olan sözde yolsuzluklara dair bilgi ve belgeleri haberi yapan gazeteciden ortaya koymasını isteyecekler.
Kaynağının kim olduğu sorulacak, kaynaktan böyle bir bilgi gelse dahi bunu herhangi bir bilgi ve belgeye dayandırmadan “iddia ediliyor” diyerek haber yapılarak insanların ve kurumların itibarlarının zedelenmesinin karşılıksız kalmaması adına süreç işleyecek.
Bu haber de gösterdi ki gazetecilik hislerle, kin ve nefretle yapılacak bir meslek değil.
Siz, siyasi ya da farklı saiklerle beğenmediğiniz bir kurum ve görevli hakkında delilsiz suç isnadında bulunursanız ya bunu ispatlarsınız ya da bunun hukuki bedelini ödersiniz.
Ve herkes de biliyor ki Elazığ’ın gerçeği, on yılların ihmaline uğrayan ve hiçbir başkanın girmeye cesaret edemediği altyapıya girmesi ve yüz aklığıyla bu bundan çıkılmasıdır.
Ve yine herkes biliyor ki altyapıdan dolayı kazılan, devasa boruların yere gömüldüğü altyapı çalışmasının ardından başta ana arterlerden başlamak üzere şehrin bozulan yollarının hızla asfaltlanması ve sürücülerimizi konforlu bir sürüş keyfine ulaşmalarının sağlanmasıdır.
Bu gerçekler herkesin gözü önünde yaşanır ve başarıyla devam ederken, bu başarıyı çekemeyenler, burun kıvıranlar da elbette olacaktır. Ancak hiçbir asılsız iddia ve iftira, parlayan bir Elazığ gerçeğini gölgelemeyecek ve örtemeyecektir.