Elazığ'da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, saygı ve özlemle anıldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 87. yıl dönümünde saygı ve özlemle anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 87. yılında ülke genelinde olduğu gibi Elazığ’da düzenlenen törenlerle anıldı. İlk tören yeni valilik önünde yapıldı. Atatürk anıtına çelenk konulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından bayraklar yarıya indirildi.
ELAZIĞ’DA SAAT 09:05’E HAYAT DURDU
İkinci tören ise Bünyamin Eroğlu Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. Düzenlenen törene Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Ak Parti Elazığ Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş, 8. Kolordu Komutanı Tümg. Ümit Durmaz, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Elazığ Vali Yardımcıları Armağan Yazıcı, Ömer Özbay, Elazığ Emniyet Müdürü Adnan Karayel, İl Milli Eğitim Müdürü Beraat Şahin, siyasi parti temsilcileri, kurum müdürleri, öğrenciler, öğretmenler ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından günün anlam ve önemini belirten konuşmalara geçildi.
Atatürk konulu videonun gösterilmesinin ardından, şiirlerin okunması ve öğrencilerin “ Benim Adım Mustafa” adlı oratoryo gösterisiyle program devam etti.
3 BİN YILLIK DEVLET FELSEFESİNE SAHİP BİR MİLLETİZ
Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşmada “Biz bugün cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikalinin yıldönümünde bir kez daha özlemle, minnetle, sevgiyle anıyoruz. Tabii milletlerin tarihine etki eden büyük insanlar vardır. Bu insanlar daima adeta çağları, akışları değiştirmişlerdir. İşte bazı yabancı devlet adamlarının söylediği gibi son yüzyıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk kadar ülkesinin, milletinin tarihine yön veren, bir başka lider olmadığını ifade etmişlerdir vefatıyla. Niçin bunu söylüyoruz? Yaklaşık 3 bin yıla yaklaşan bir devlet felsefesine sahip bir ülkeyiz. Ezelden ebede akıp giden zaman dilimi içerisinde sayısız büyük kahramanlar yetiştirmiş, zaferler kazanmış, aynı zamanda da bulunduğu coğrafyada her zaman için barışı ve adaleti tesis etmiş olan bir milletiz. Üç kıtada hakimiyetini sürdürürken pek çok milletin barış ve huzur içerisinde yaşadığı dönemlerden tabii özellikle 19. yüzyıla gelindiğinde bambaşka akımların, bambaşka hırsların ortaya çıktığı bir dönemde işte adeta haçlı seferlerinin yeniden hortladığı bir dönemde maalesef ülkemiz büyük zorluklara girmiş, kayıplara kayıplar yaşamaya başlamıştı. Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar adeta bir cehenneme dönmüştü. İşte böyle bir dönemde ortaya çıkan kahramanlardan en başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk gelir” dedi.
Al BAYRAĞIN ALTINDA ÖZGÜRCE YAŞAYABİLİYORSAK O BÜYÜK MÜCADELEYE BORÇLUYUZ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına konuşmasında yer veren Vali Hatipoğlu “ Yükseliş döneminin kahramanlarını herkes anar, onların hikâyeleri ve kahramanlıkları sıkça anlatılır. Ancak bir de çöküş döneminin kahramanları vardır. Bu kahramanlar, belki diğerlerinden çok daha yiğitçe mücadele ettikleri hâlde kaybettikleri için tarihin sayfaları arasında unutulurlar. Oysa çok büyük fedakârlıklar göstermişlerdir. Bu kahramanların başında, kucağında bir imparatorluğun çöktüğü bir nesilden gelen büyük bir lider vardır. Kaybettiğimiz topraklardan biri olan Selanik’te doğar; yine kaybettiğimiz şehirlerden Manastır’da okur. Ardından Suriye ve Balkanlarda görev yapar. Trablusgarp Savaşı çıkınca üniformasını çıkarıp bir milis subay olarak oraya gider. Genç subaylardan oluşan bir kadroyla birlikte Libya’nın istiklal mücadelesini örgütlemeye çalışır. Daha sonra vatanına döner. Çanakkale’de Anafartalar Kahramanı olarak büyük başarılar kazanır. Ardından Doğu Cephesi’nde görev yapar. Dünya Savaşı’nın bitiminde İstanbul’a geldiğinde, limanda İngiliz donanmasını görünce “Geldikleri gibi giderler.” der. Bu söz, yakında başlayacak olan İstiklal Savaşı’nın da habercisidir. İstiklal Savaşı döneminde, adeta yeni bir kuruluş felsefesi ortaya konur. 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak Cumhuriyetin temelleri atılır. O dönemde dünyada Avrupa dışındaki birçok ülke sömürge altındadır: Uzak Doğu, Hindistan, Güney Amerika, Afrika… Böyle bir çağda bir lider, milletini işgalden kurtarıp tam bağımsız bir ülke hâline getirir ve bunu Lozan’a taşır. Sonrasında, “Ülkemizi ve milletimizi nasıl kalkındırabiliriz?” sorusunu kendine dert edinen bir kadroyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri sağlamlaştırılır. Yapılan inkılaplar, reformlar ve sanayileşme hamleleriyle, bugün 102. yılını kutladığımız Cumhuriyetimiz; bölgede adalet, hakkaniyet ve barışı sağlamaya çalışan bir ülke hâline gelir. İşte bu temelleri atan büyük kahramanı hep birlikte saygı, minnet ve özlemle anıyoruz. Çünkü bugün al bayrağın gölgesinde, canımızdan, namusumuzdan emin bir şekilde yaşıyorsak, bunu o büyük mücadeleye borçluyuz” diye konuştu.
BİR DEVLETİN TEMELİ DÜZENLİ ORDUYA DAYANIR
Hatipoğlu “O dönem halkın çoğu yılgın ve umutsuzdu. Ancak pes etmeyen, inanan bir kadro vardı. Zorlukları anlamak için şöyle düşünelim: Niğde’den Ulukışla’ya inip, oradan Erzurum Cephesi’ne yürüyerek gidiyorsunuz. Kars’a kadar yürüyorsunuz. Ülke yokluk içinde, topraklar işgal altında... Buna rağmen Mustafa Kemal Paşa, yalnızca Kuvay-i Milliye ile yetinmeyip, “Artık düzenli bir ordu kurulmalıdır.” diyor. Bu orduya “Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları” adı veriliyor. Çünkü bir devletin temeli, düzenli ordusuna dayanır.
Bugün bağımsızlık mücadelesi veren Filistin’in yaşadığı acılar da bu eksikliğin sonucudur. İşte o günkü ileri görüşlülük, bugün “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma” hedefiyle birleşerek bizleri buraya getirmiştir. Cumhuriyetimizin kurucusunu anmak için bir araya geldiğimiz bu anlamlı günde, bu tablo da o büyük vizyonun sonucudur. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onun silah arkadaşlarını, İstiklal Savaşı’nda ve sonrasında canlarıyla bu vatanı bizlere emanet eden tüm kahramanları rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Fedakârlıklarıyla yokluktan var edilen bu ülke hepimizin gurur kaynağıdır. Önümüzdeki yüzyılı “Türkiye Yüzyılı” olarak görüyoruz. Çünkü bölgemizdeki krizlerin çoğu, Türk milletinin yeterince güçlü ve etkili olamamasından kaynaklanmaktadır. Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Kafkasya’da yaşananlar bunun göstergesidir. Ancak güçlenmeye başladığımızda, örneğin Karabağ zaferinde olduğu gibi, “tek millet, iki devlet” anlayışıyla kardeş Azerbaycan’la birlikte büyük başarılara imza atabiliyoruz. Gelecekte de daha büyük zaferleri birlikte kutlayacağımıza inanıyor, bunun için dua ediyoruz. Çünkü dünyanın Türk’ün merhametine, adaletine ve nizam sağlama anlayışına ihtiyacı vardır. Yakın ve uzak coğrafyaların buna ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Atatürk’ün gösterdiği yolda yürümeye, çalışmaya ve gayret göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve ezelden ebede uzanan zaman içinde canlarıyla bu vatanı bize emanet eden tüm kahramanları saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Tören; il protokolü tarafından resim, şiir ve kompozisyon dalında derece giren öğrencilere ödüllerinin verilmesinin ardından sona erdi.

