ELAZIĞ'DAKİ SİNEMA SALONLARI

İnsanlık, ilk olarak 28 Aralık 1895 yılında kaydedilmiş hareketli görüntüleri beyaz perdede izlemiş…  Bahçeyi sularken yanlışlıkla kendini ıslatan

ELAZIĞ'DAKİ SİNEMA SALONLARI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İnsanlık, ilk olarak 28 Aralık 1895 yılında kaydedilmiş hareketli görüntüleri beyaz perdede izlemiş…  Bahçeyi sularken yanlışlıkla kendini ıslatan bahçıvanı, dumanlar içinde gara giren treni, hareketli bir biçimde izleyebilmek… İnsanları çok eğlendirmiş… Daha sonra ki günlerde ise hiç görmedikleri ülkeleri, insanları ve onların yaşam biçimlerini tanımak ilgilerini çekmiş… İnsanlar sinematografı çok sevmişler… Böylelikle kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına almış sinema…

                                                 *****

Çocukluğuma dair yılların, en etkin eğlencelerinden biriydi sinemaya gitmek…

Sinema salonlarının genç yaşlı, kadın erkek, statü vbg. ayrımı yapmaksızın yüzlerce insanı buluşturma gücü hasebiyle, belki de en önemlisiydi…

Belki de sinema salonları, o dönemler kişinin hayal dünyasının genişlediği, ruhunun yenilendiği devasa terapi merkezleriydi, kim bilir?

Elâzığ, 70’li yıllarda sinema salonları açısından oldukça iyi bir durumdaydı. Gölcük Sineması, Saray Sineması, Renk Sineması, Aile Sineması, Köşk Sineması, Yazlık Çiçek Sineması ve Yazlık Saray Sineması…  Tüm bu salonlar şehrin merkezinde konuşlanmışlardı… Genelde Gazi caddesine veya bu caddenin yakınlarına…

En çok film seyrettiğim sinema salonu olmasından mıdır? Mimari dokusunun etkisinden midir? Ya da seyirci kapasitesi bakımından en büyük salon olmasının ihtişamından mıdır?  “Gölcük Sineması”’nın yeri ayrıdır, benim için…

Gazi Caddesinin merkezinde bulunan Gölcük Sineması, Eski Belediye binasından Heykel’e doğru gidildiğinde yolun sol tarafındaydı… Tam karşısında küçük bir benzin istasyonu vardı o zamanlar… Sinemaya, Cadde’ye bakan dış kapıdan girilirdi. Dış kapının hemen sağındaki bilet gişesinden biletinizi alıp içeriye adımınızı attığınızda girişten birkaç basamak aşağıda geniş bir salonla karşılaşırdınız. 15 dakikalık film aralarında seyircilerin soluklandığı, tiryakilerin sigarasını tüttürdüğü bir mekanla buluşurdunuz… Çeşitli meşrubat ve çerezin satıldığı açık bir büfe ve duvarlarında boy boy film afişlerinin çerçevelenip sergilendiği bir salonla…

Girişin hemen sol yanında bulunan demir korkuluklu bir merdivenle ikinci kata çıkılırdı… Yaklaşık iki yüz koltuklu modern bir balkondu burası… Köşe kısımlarından sinema sahnesine doğru uzanan ve u harfini andıran ince uzantılarıyla modern bir balkon… Üst kat, genellikle aileler için tahsis edilirdi… Yoğun ilginin olduğu filmlerde balkonda yer kalmaz, giriş katındaki yaklaşık altı yüz koltuklu ana salondan izlenirdi filmler... Balkon katından aşağıya inmek için ikinci bir merdiven daha vardı arka planda… Film bitiminde bu merdivenler kullanılırdı genellikle… Ayrıca çıkış esnasında insan tahliyesini kolaylaştırmak  için Yeşildere sokağa açılan alternatif bir demir kapısı vardı sinemanın…

Hayal dünyamın kahramanlarıyla ilk olarak Gölcük Sineması’nda tanışmıştım… “Kara Murat” ve “Tarkan” serilerini bu salonda seyretmiştim…

Daha sonraları Gölcük Sinemasında Çarşamba günlerine özel “Kadınlar Matinesi” uygulaması başlatıldı… Gün gezmelerinin yerine geçti bu uygulama… Mahdigerenin kadınları toplu halde sinema seanslarına başladılar böylelikle…

                                                        *****

Saray Sineması, eski Belediye binasının altındaydı… Gazi Caddesinin başlangıcında… Caddeye bakan geniş kanatlı mavi renkli ahşap dış kapısının devamında bilet gişesinin sol köşede konumlandığı ve vizyondaki film afişlerinin asılı bulunduğu ara bir hol vardı. İkinci bir kanatlı kapıdan geniş bir salona girilirdi… Dikdörtgen şeklindeki bu salon da bilindik bir şekilde duvarları film afişleriyle döşenmiş bir haldeydi… Salonun girişinin tam karşısında, kızaklı penceresinden satış yapan kapalı bir büfe bulunurdu. Bu büfenin hemen yanındaki dar koridordan tuvaletlere ulaşılırdı.

Dinlenme salonunun sağ tarafındaki-tahminimce iki adet-çift kanatlı kapılardan seyir salonuna girilirdi… Bu kapılar içeriden kadife perdeler ile kaplıydı… Film başladığında dışarıdan ışık sızmasını önlemek maksadıyla alınmış bir tedbirdi o zamanlar…

Saray sinemasının seyir salonu bilinen diğer salonlardan farklıydı…  Yaklaşık üç yüz koltuklu salonunun en arka kısmında iki katlı loca grubu vardı. Her katta, 6 veya 7 locanın bulunduğu ve her biri 4 seyirci kapasitesine sahip özel bölümlerden oluşuyordu… Bu sinemanın tahliye kapıları da Kilis Kebap Salonu’nun bulunduğu sokağa açılıyordu…

Saray sinemasının önemli bir farklılığı da genellikle yabancı filmler getirmesiydi… Rahmetli Babamla akşam seansında seyrettiğimiz “The Godfather” (Baba) adlı filmi hiç unutamam…

Hele o soğuk kış gecesinde elimi tutarak eve dönüşümüzü hiç…