ELAZIĞ'IN KADERİNİ ÇİZEN KEBAN BARAJI

Değerli okuyucularımız Elazığ'ın bugün ki halini iyi okumak ve geleceğe yönelik proje oluşturmak için mutlak suretle geçmişini iyi bilmek gerekiyor

ELAZIĞ'IN KADERİNİ ÇİZEN KEBAN BARAJI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Değerli okuyucularımız Elazığ’ın bugün ki halini iyi okumak ve geleceğe yönelik proje oluşturmak için mutlak suretle geçmişini iyi bilmek gerekiyor.

Geçen gün haber sitelerini şöyle bir gezerken ilginç bir haber ile karşılaştım. Haberde; özel açıklamalarda bulunan Elazığ Şeker Fabrikası Müdürü Lütfi Çevik, Keban Barajı’nın bugüne kadar Elazığ’a yapılmış en büyük ihanet olduğunu söylüyor. Elazığ tarımının gelişememesinin önündeki en büyük engellerden birinin Keban Barajı olduğunu da söyleyen Çelik, özetle Keban Barajı’nın Elazığ’ın kalkınmasına sekte vurduğunu aktarıyor.

Bu haberi okurken aklıma eskilerden kalan bir anım geldi. Eski Gümrük ve Tekel Bakanı Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar Elazığ’a gelmişti ve Elazığ programı kapsamında hazırladığım programa katılmış, geçmişten bugüne çok güzel bir program yapmıştık.

Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar, Keban Barajı’nın Elazığ’a yapılmasında emeği olan çok önemli bir isimdir. Yapılan barajın proje aşamasından tutun da açılışına kadar her alanında yer almış dönemin en önemli isimlerinden biri.

Sayın bakan programda özene özene o günleri anlatarak Keban Barajı’nın yapımı ve Elazığ’a armağan edilişini tek tek sıraladı. Tabi o arada sözü alarak programda konuğum olan sayın bakana Keban Barajı’nın Elazığ’a katkı sunmadığını, aksine Elazığ’dan önemli oranda eksikliklere neden olduğunu söyleyiverdim.

Sen misin bunu söyleyen!!!

Sayın bakan benim bu söylemimin ardından sert bir ses tonu ile beni azarlayarak yapılan bu eserin sadece Elazığ’a değil, tüm Türkiye’ye büyük hizmet olduğunu söylemişti.

Evet son cümle itibari ile Sayın Bakan Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar’a katılıyorum. Keban Barajı Türkiye adına önemli bir projedir. Ama Elazığ ayağından hele ki Keban ayağından olaya baktığımızda görünen bu yönde değildir. Zaten somut olarak Elazığ’a ve özelde Keban ilçemize baktığımızda gelinen noktayı görmekte zorlanmayacağız.

Değerli okuyucularımız, Elazığ ile ilgili Youtube’de iki önemli videoyu izlemenizi tavsiye ederim. 1974’lerde çekilmiş ilk videoda Keban Barajı’nın ardından ‘’BARAJCI’’ olarak adlandırılan Keban Barajı mağdurlarını anlatmakta.

Baraj sularının yerle yeksan ettiği köylerde yaşayan vatandaşlarımız bir anda doğdukları topraklardan çok uzaklara bilmedikleri bir hayat olan şehir hayatına savrulmuş oldular.

Bu savrulmada kısa bir durak yapalım ve Keban Barajı yapımına başlanmadan önce Elazığ Merkez nüfusunun sosyolojik yapısına bir göz atalım isterseniz.

Tam da ikinci izleyeceğiniz videoda bu durum en somut şekli ile ortaya konulmakta. Elazığ’ın bir sanayi şehri olduğuna vurgu yapan video’da özellikle Fırat Üniversitesi’nin açılması ile birlikte şehirde çok ciddi şekilde bilimsel çalışmaların yapıldığı, çalışan fabrikaların Elazığ’a ve Türkiye’ye çok ciddi katkılar sunduğu anlatılıyor.

Sosyolojik olarak ise modern bir şehirden bahsediliyor. Entelektüel insan yapısına özellikle vurgu yapılarak modern hayatın tüm güzelliklerinin Elazığ’da yaşandığından örnekler ile bahsediliyor.

Zaten Eski Gümrük ve Tekel Bakanı Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar ile program öncesinde de yaptığımız ön sohbette kendisinin Elazığ’a 1950 yılında ilk olarak geldiğini ve Elazığ’a hayran kaldığını. Şehirleşme ve insan yapısı bakımından çok üst seviyede olduğunu; 1980’lerde ise yine Elazığ’a geldiğinde ise bu yapının bozulmaya başladığını bizzat kendi ağzından dile getirmişti.

İşte bizim de sayın bakana anlatmak istediğimiz tam olarak buydu.

Hani bizi hipnoz etmek isteyen kişiler hep derya; ‘’Elazığ doğunun Paris'idir’’ diye. Evet 1970’lere kadar bu söz tam anlamda doğruydu. Elazığ’ın sosyolojik, ekonomik ve politik yapısı çevre illere göre çok çok üst seviyede idi. Fabrikaların aralıksız çalıştığı, kurumların bölge müdürlüklerinin olduğu, kültür çalışmalarında bir marka değere sahip yegâne şehirlerden biriydi.

Köylüsü üretici, şehirlisi üretici, entelektüeli üretici bir şehirden başka ne beklene bilir ki?

Ama gün geldi birileri ‘’Başınıza talih kuşu kondu’’ dediler ve Keban Barajı’nı makûs kaderimizin üzerine inşa ettiler.

Bir anda bağında, bahçesinde üretken yapısı ile çalışan köylülerimiz ellerinde garip garip cihazlar ile köylerini çizip ölçen memurları gördüklerinde ilk olarak ne olduğunu anlamasalar da, köyleri haritadan silindiğinde gerçek ile karşılaşıverdiler.

Ardından hiç bilmedikleri o çok para ile bilmedikleri şehir hayatına atılınca hayatın ilk tokadını yemeye başladılar. Bir anda tüketilen paraların yerini bilmedikleri fabrikalarda çalışarak aldıkları aylıklar aldı ve onunla geçinmeye başladılar.

Köylerden gelen nüfus şehrin sosyolojik yapısını da bir anda bozdu. İşsiz nüfusun artması ile fabrikalarda çalışan kişi sayısı da artmaya başlayınca, üreten insanlar bir anda tüketen insan modelini oluşturdu. Tabi, şehir hayatının karmaşası da bu sayı ile artmaya başladı.

Hal böyle iken devlet baba o günlerde dedi ki size bu yaptığımız iyilik bir ömür yeter. Keban Barajı önemli bir ekonomik kaynaktır ve bu kaynak Elazığ’da olduğu için Elazığ’ın milli gelirden aldığı payı düşürüyoruz. Tabi bir alkış tufanı ve...

ŞAK.. ŞAK... ŞAK...

Evet, bir bankacıya sen akşama kadar paraların içerisinde çalışıyorsun ve her an elinden milyarlarca para geçiyor sana az maaş verelim demenin adıdır tam da bu.

Sonuç olarak biten tarımın, artan işsizliğin, kapanan fabrikaların ve bütçeden gelen az paranın ana temeli Keban Barajı’dır. Keban ilçemize, alabalık tesislerinden daha az katkı sunan bu ekonomik yatırımın vebalini sadece o günlerde evlerinden edilen insanların torunları çekmiyor. Bu vebal Elazığ’ın tamamını etkilemiş durumda.