ÇİMENTO/BELEDİYE/AKÇE (SEBEPLERİNİ AÇIKLIYORUM)

Sevgili okur, biliyorsunuz, çimento fabrikasının taşınması konusunda ortaya bir eylem fikri attım

ÇİMENTO/BELEDİYE/AKÇE  (SEBEPLERİNİ AÇIKLIYORUM)
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sevgili okur, biliyorsunuz, çimento fabrikasının taşınması konusunda ortaya bir eylem fikri attım. Sonuçları itibariyle mutlu olduğumu söyleyebilirim.

            Eylem talebim tamda benim istediğim noktaya geldi. İş benden çıktı. Toplumun hemen her kesiminden insanlar eyleme sahip çıktı. Bense unutulmaya başlandım bile.

            Eylem talebi yılların kanayan bir yarasını işaret ettiği için ve de haklı bir talep olduğu için çimento fabrikasının yerinde kalmasını kimse savunamadı. Her zaman olduğu gibi geriye, niyet okumalar, iftira atmalar devreye girdi.

            Talebimin haklı olup olmadığı noktasında yorum yapmaya korkan bazı çevreler beni harekete geçiren üç tane sebep gösteriyorlar. İddia edilen sebepler şöyle;

            Elazığspor’a çimento fabrikasının yardım yapması için,

            Eylem talebinin arkasında Belediye varmış, onun için,

            Bölgede ikinci çimento fabrikasının sahibi olan Sayın Yasemin Açık Hocam beni yönlendirmiş, bu sebeple…

            Bir hukukçu sıfatıyla üç iddiayı da tanıklarıyla, delilleriyle ispat etmeye çalışacağım…

            Elazığspor’a maddi destek talebi…

            Keşke Elazığ’daki tüm işletmeler, sermaye sahipleri Elazığspor’a yardım etseler. Elazığspor yönetiminde olduğumu biliyorsunuz. Yaşadığımız maddi sıkıntılar Uganda’dan bile duyuldu! Hatta geçen bir Afrika ülkesinden iki kasa muz geldi! Satıp, para kazanalım diye. Bizde Allah rızası için satılık maymunlara verdik! Sevinçlerini görmeliydiniz…

            Geçtiğimiz salı akşamı Kanal 23’te yayınlanan Tele Final programının konukları kulüp başkanımız Sayın Sedat Karataş ve ikinci başkanımız Sayın Karahan Çelik idi. Programda Sedat Başkan aynen şöyle söyledi:

            “Ben bu kulübün başkanı olduğum sürece çimento fabrikasının zehirli parasının kulübe girmesine izin vermeyeceğim. Kaç lira olursa olsun. Çocuklarımızın geleceği her şeyden önemlidir…” (Başkanım var ya, bu sözün üstüne senin heykelini diksek…! Neyse.)

            A aaa! Benim amacım kulübe kaynak sağlamaksa, bizatihi Başkanım beni taca atmış olmuyor mu? Diyelim amacımız para tırtıklamaktı... Bu saatten sonra hangi yüzle alacağız? Niyeti para tırtıklamak olan birisinin böyle bir açıklama yapması salaklık değil mi? Başkanın beyanı tuğla gibi kayıtlarda duruyor…

            Kaldı ki, o programda Sevgili İbrahim Menengiç Hocam şu bilgiyi aktardı. Çimento fabrikasının yetkilileri kendisine şöyle demiş:

            “Yaklaşık olarak iki buçuk yıldır Elazığspor’a herhangi bir katkımız olmadı. Bu yönetimden de bize herhangi bir talep gelmedi…”

            Biz göreve geleli daha bir yıl bile olmadı. Demek ki bizim yönetimimize verilen tek bir kuruş yok. Ayrıca bir talebimizde olmamış…

            Ara karar. Gereği düşünüldü. Birinci iddianın sahiplerine tatlı bir öpücükle iadesine!

            Açık yargılamaya devam olundu. Bir grup müfterinin iddialarıyla oynamaya devam edildi!

            Şaka bir tarafa, ikinci iddia Belediyenin beni yönlendirdiğine ilişkindi…

            Asıl şahidim Allah’tır. O bana yeter ama ikinci şahidim Sayın Mücahit Yanılmaz’dır. Anlatacaklarımı teyit edecektir.

            Yazım akşam saatlerine doğru gazetemizin web sayfasında yayınlandıktan sonra bir iki saat arayla Sayın Yanılmaz’ı aradım. Amacım niyetimi kendisiyle paylaşıp destek istemekti. Zira o ana kadar birçok sivil toplum örgütünün başkanıyla konuştum ve destek sözü aldım.

            Sayın Yanılmaz cevap vermedi. Gece saat 12 civarında telefonum çaldı, baktım Mücahit Bey. Yazıdan önce aramızda bugüne kadar tek kelime fabrika hakkında bir konu geçmemişti. Yazım onun için de sürpriz olmuştu. Niyetimi konuştuk. Elazığ’ın faydasına olan her konuyu destekleyeceğini söyledi, telefonu kapattık.

            Şöyle kısa bir parantez açayım. (Açtım! Sayın Yanılmaz’ı eleştiren bir dünya yazım var. Acaba o zaman da mı beni kendisi yönlendiriyordu? Saçma olacağına göre. Beni kim yönlendiriyordu? Ben niye böyle yönlendirmeye açığım!? Ben ne zaman adam olacağım!? Parantezi kapatayım, başıma iş açacağım!) Kapattım.

            Kaldı ki, olay gününe ilişkin iddialarımı doğrulayan telefon kayıtlarının ilgili GSM firmasından sayın mahkemece istenilmesi halinde, beyanlarımın doğru olduğu ortaya çıkacaktır!

            Pardon ya. Yine dağıldım. Mahkemede değildik, öyle değil mi?

            Hadi ben yönlendirmeye müsaidim diyelim… Belediyeden önce MHP’nin Belediye Meclis Grubu eylemi desteklediğini açıkladı. Bir adım ileri gidip imza kampanyası başlatılmasını istediler. Onlarda mı Sayın Yanılmaz tarafından yönlendirildi?

            Ee bu iddiada çöpe gitti…

            Yasemin Açık’ın beni yönlendirmesine gelelim…

            Aylardır, telefonla veya yüz yüze Sayın Yasemin Açık ile görüştüğüm ispatlansın, şehri terk etmeye hazırım. Kaldı ki, eylemin bu şekilde kirletilmeye çalışılacağını tahmin ettiğim için, medyadaki arkadaşlardan destek istememe rağmen bir tek Sayın Zeki Akbıyık ile bu konuyu görüşmedim. Beyanımın doğru olduğunu teyit edecektir.

            Gördüğün gibi sevgili okur, iddiaların hepsi iftiradan ibaret. Kaldı ki, böyle toto oynar gibi iddiada mı bulunulur? Çamur at, izi kalsın. Üç iddiayı bile dile getireni gördüm. Kimse demiyor ki aga bu ne haldir? Mantık şu, hangisi tutarsa…

            Rant peşinde koştuğumu ilk günlerde sadece fabrika işçileri dile getirmişti. Şükür ki, akçe konusundaki titizliğimi Elazığ’da herkes de çok iyi bilir. İşçileri de anlıyorum. Bir yanlış anlaşılma olmuştu. Amacımın fabrikanın kapanması değil de taşınması olduğunu anlayınca tepkilerde bitti.

            Ben kendimden emin olduğum için üzülmesem de, ilk anda bazen can sıkıcı olabiliyor.

            Mesela bir işçi aç olduğumu, rant peşinde olduğumu yazmıştı. Bir an etkileniyorsunuz.

            Yazıyı okuyorum. Hanıma döndüm dedim; “Ya biz çok mu fakiriz?”

            Hanım beni ciddiye bile almadı. “Sakalına bulaşan havyarı temizle, koca adam oldun halen daha yediklerini çocuk gibi üzerine döküyorsun! Amerika tatili için uçak biletlerini de almamışsın!” dedi ve konu kapandı…

            Ha ortaya şu sonuç çıkıyor… Demek ki bu şehir birileri tarafından yönlendirilenlere, birilerinin tetikçiliğini yapanlara, rant peşinde koşanlara fazlaca alışmış!

            Fabrika ile ilgili daha düne kadar taşınsın, kapansın diyenler bugün niye çark etti? Ne karşılığında çark etti? Bu adamlar yakın zamanda hiç fabrikada göründü mü? Göründüyse niye gittiler?

            Ben sadece yıllardır konuşulan bir sıkıntıyı dile getirdim ve bir öneride bulundum. Cuma günü yayınlanan Medya Analiz programında da gördük ki, sevgili meslektaşım Av. İzzettin Demir benden çok daha önce benzer bir çağrıda bulunmuş. Hatta Sayın Mustafa Yılmaz da şöyle demiş; “Bir pankarta bana hazırlasınlar, gidelim biz de fabrikanın önünde eylemimizi koyalım…” (Benden çok önce dile getirmişler)

            Medya Analiz çimento fabrikası sorununu daha önce defalarca gündeme getirmişti. Eski programlardan görüntüleri, halkın düşüncelerini izlemişsinizdir. Vehbi Hocanın ve program ortaklarının niyetleri asla sorgulanmayacağına göre…

            Tetikçiler istediği kadar eylem çağrımı kirletmeye çalışsın, ne bana ne de bu konuya sahip çıkanlara pislik bulaşmaz.

            Tetikçilere kızmıyorum, onlar ücretlerini hak etmeye çalışıyorlar!

Not: Dabakane gülü yine bana mektup yazmış! Bu sefer affettim hadi! Hatta destekliyorum, yaz. İstersen Türkçe konuşma ve yazma dersi de verebilirim! Malum, malzeme çok kötü be gülüm!