Çiftçilere hayati uyarılar
İstanbul'da meydana gelen deprem her ne kadar gündemin bu yöne kaymasına neden olsa da Elazığ dahil onlarca ili vuran zirai don olayı da ciddi bir doğal afet olarak değerlendiriliyor. Sadece bu yılı değil, gelecek yılları da ilgilendiren zirai don gündemden çıkmamalı ve çiftçiler muhakkak yetkililere kulak vermeli. Yaşanan zararın etkilerinin hafifletilmesi için de hem devlet desteği hem de eğitim ve denetim şart.
Türkiye gündemini İstanbul’da meydana gelen depreme çevirirken geçtiğimiz günlerde yaşanan ve onlarca ili etkileyen zirai don olayının etkileri sürüyor. Hakimiyet Haber bu konuda büyük bir deneyim ve tecrübe sahibi olan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım’a yapılması gerekenleri sorarak bu doğal afeti de gündemde tutmaya devam ederken Prof. Dr. Yıldırım çiftçilere hayati önemde uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Yıldırım, yaşanan don olayından sonra çiftçilerin paniğe kapılıp ağaçlara zarar vermemesini istedi.
“BU BİR DOĞAL AFET”
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım, yaşanan zirai don nedeniyle gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
Yıldırım yaşanan olayın ilkbahar geç donundan ziyade doğal bir afet olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Yıldırım “Maalesef Elazığ’da ve 35 ilimizde meyvelerde ciddi bir hasar meydana geldi. 11 Nisan’ı 12 Nisan’a bağlayan gece mevsim normallerinin haricinde hiç görülmemiş bir kar yağışı ve tipiye maruz kaldık. Kar yağışı aslında o haliyle devam etseydi aslında yine sorun yok. Yani sabaha kadar yağsaydı yine bir örtü vazifesi görecekti. Gece saat üçe kadar süren yağış durup sonra don hadisesi gerçekleşti. Ama bu don bizim normal bahsettiğimiz ilkbahar geç donları kısa süreli belli kısımları vurup durmayan, sıfırın altına düşüp çok kısıtlı sürelerde, farklı yörelerde ve arazinin konumuna göre zarar boyutu değişen bir şey değildi. Ülkenin tamamını ve bunu bir don hadisesi olarak değil de biz doğal afet gibi adlandırıyoruz. -7 ile -13 arasında değişen bir afetten bahsediyoruz. Elazığ’da ve Malatya'da kayısıyı, Karadeniz kıyı şeridinde fındığı Akdeniz kıyı şeridinde seraları, Ege bölgesinde üzüm ve inciri, İç Anadolu bölgesinde elma başta olmak üzere yumuşak çekirdekli meyveler gibi 36 ilde bu şekilde bir zarar meydana geldi. Farklı yörelerde ağaçların gelişme durumları, çiçeklenme durumları, meyveye geçme durumları, işte tomurcukların ya da sürgünlerin bulunup bulunmaması durumuna göre farklı düzeylerde zararlar meydana geldi” dedi.
ALINAN TEDBİRLER YETERSİZ KALDI
Prof. Dr. Yıldırım “Bu ilkbahar geç donu hadisesi değildi. -13 derece bir sıcaklıktan bahsediyoruz. Bu sıcaklıkta bizim yapabileceğimiz normal zamanda don hadisesi gelmeden ya da don yaşandığı esnada taç seviyesindeki yağmurlama olsun ya da pervanelerle bahçenin içerisindeki havanın karıştırılması olsun bunlar 2-3 derecelik bahçe koşullarında ya da ekolojinin bulunduğu yerde o bahçenin bulunduğu koşulda ılımanlaşmayı sağlayabilir. Ama; normal bir don olayı olmadığı için alınacak her türlü tedbir buna yetersiz kalacaktı. Afet tabirini kullandığımız için yaptığımız yapacağımız kültürel uygulamalar solda sıfır kalıyor. Biz normal altında birkaç derece düşmüş iki üç dereceye düşmüş düştüğü derecede bir yarım saat, bir saat ya da on dakika on beş dakika bahçeye vurmuş. Kendini kurtarmış meyveler oluyor ya da çiçek dönemindeyken daha döneminde hiçbir zarar görmeden geçiyor. Ama şu an Türkiye'nin çok farklı yörelerinde tomurcuk aşamasında ya da nohut, fındık büyüklüğünde bir meyveden bahsediyoruz. Her seviyedeki ürünü her şekilde vurdu. Kayısı, üzüm, ceviz, badem, kiraz, şeftali gibi birçok meyve zarar gördü” diye konuştu.
ÜRETİCİLER PANİĞE KAPILMASIN
Yıldırım son olarak, “ Üreticilerimiz kesinlikle paniğe kapılmasın. Ağaçların gelişimini takip etmeleri gerekiyor. Herhangi bir budama ve kesme işlemi yapmamalarını tavsiye ediyoruz. Panik yapıp da ağaçlarını kesenler oldu. İlk olarak ağaçlara dokunmayacağız. İkinci husus ağaçların üzerinde sürgün, yaprak varsa don zararı olduğu için kurumuş gibi görünüyor. Bekleyip gövdenin, dalların neresinden sürgü çıkacak onu göreceğiz. Üreticinin fevri davranıp kestiği dallar aslında canlı dallar. Zararın boyutunu ağacın dalları üzerinde nereye kadar devam ettiğini bilmiyoruz. Ucunda kuruma var diye ağacımız kurudu diyemeyiz. Bekleyip ağacın gövdesinde farklı yerlerde sigorta gözler var. Ağacın her hangi bir zararda patlatıp sürgün oluşturduğu yerler var. Üçüncü olarak küçük yaprak ve sürgü gelişmeye başlayan ağaçlarda ise monilya ve çil hastalığına karşı ilaçlama yapmaları gerekiyor. Mikroelement içeriğine sahip bir yaprak gübresi ile gübreleme yapılmalıdır. Yine bahçeler kültivatör ile hafif sürülerek topraktaki fazla nemin uçurulması gerekiyor. Meyve zaten gitti ağacın önümüzdeki yıllarda sürgün, dal oluşturması için tedbirler almamız gerekiyor. Mutlaka çiftçilerimiz teknik personellerin uyarılarını dikkate alsınlar. Sosyal medya mecralardan gördükleri ya da duydukları ile çiftçilerimiz fevri hareket edip bahçelerine zarar vermesinler” ifadelerini kullandı.