Çamur'dan Çukura Dönen Kasaba Siyaseti
Saadet Partisi Elazığ eski İl Başkanı olan ve girdiği tüm seçimlerden hezimetle çıkıp kapağı Genel Merkez'de etkisi ve yetkisi olmayan genel başkan yardımcılığına atan Abdullah Akın, siyaset üretmemekten kaynaklı travmatik halinin yansıması olarak, yalan, iftira ve çamur siyasetine sarılmasının örneklerini paylaştığımız 'Saadet'in çamur Siyaseti' başlıklı dünkü haberimizle ilgili bir açıklama yapmış.
Elazığ Belediyesinin bizzat kendisi araştırılması ve soruşturulması için savcılığa müracaat ettiği bir ihaleye sarılarak siyasi yetersizliğini ve acziyetini örtmeye ve gölgelemeye çalışan Abdullah Akın, açıklamasında; “Elazığ’ın çukurlarla dolu yollarını, milyarlarca lira harcanmasına rağmen önlenemeyen sel baskınlarını, su kesintilerini bir kez olsun konuşmaya cesaret edemeyen gazetecilerin bu hukuksuzluğu safsatalarla aklama çabalarını ibretle izliyoruz. Şunu ifade etmek istiyorum ki ne yaparsanız yapın, ne yazarsanız yazın biz milletimizin hazinesini savunmaya ve milletimizin kaynaklarını milletimizin cebine koymaya kararlıyız. Bundan asla geri adım atmayız.” demiş.
Hani biz çamur ve çukur siyaseti dedik ya… Adam sağ olsun bizi teyit eder mahiyette çukur siyasetine sarılmış. Abdullah Akın’ın yılların ihmalinden kaynaklı altyapı çalışmalarını başlatan ve bundan kaynaklı mevsimsel ve dönemsel yol bozukluklarından medet uman bir kasaba siyasetçisi olduğunu dile getirdiğimizde bize sitem eden kendi partilileri, şimdi bizlerden özür diliyor ve Akın’ın bu seviyelere düşmesine kendileri de üzüldüklerini ifade ediyorlar.
Neyse düşük profilli siyasetçinin üreteceği siyaset de elbette seviyesiz, düşük ve kalibresiz olacaktı. Burada şaşılacak ve garipsenecek bir taraf yok. Ama asıl garabet; açıklamada geçen “Şunu ifade etmek istiyorum ki ne yaparsanız yapın, ne yazarsanız yazın biz milletimizin hazinesini savunmaya ve milletimizin kaynaklarını milletimizin cebine koymaya kararlıyız. Bundan asla geri adım atmayız.” cümlesinde.
Vay anasına be!… Sanki bu şehir seni hiç tanımıyor. Sanki bu şehir seni aynı ihaleyi aynı müteahhitte veren bir önceki belediye başkanı döneminde siyaseti ticaretine alet ederek TSE’si dahi olmayan kalitesiz ampullüleri hem de fahiş fiyatla belediyeye sattığını ve bundan haksız kazanç elde ettiğini bilmiyor. O gün Abdullah Akın’ın ampullerini kullanmak zorunda kalan görevlilerin ürünle ilgili nasıl değerlendirmeler yaptığını sanki kendisi bilmiyor. Bunları duymadı ve dinlemedi sanki. Hem de bizzat kendi partisine üye bir görevlinin dahi “yazık bu ürüne verilen para” dediği halde. Şimdi sen bugün eleştirdiğin aynı belediyeye kalitesiz ürünü fahiş fiyata vereceksin.
Ve yine sanki ürünlerini kamu kurumlarına siyasi nüfuzunu ve hatır-gönül ilişkisiyle satmak istediğinde bürokratların yasa gereği TSE şartı istemesi karşısında “ben ürünlerime TSE almayı gereksiz görüyorum” diyen sen değil misin Abdullah Akın.
Ve yine hükümetin milli savunma sanayii alanındaki projelerini eleştirip bunları küçümsemesine rağmen, milli tüfeğimize verdiği basit bir dürbünü kendi firmasının yapmasıyla övünecek kadar şahsileşen ve egosu tavan yapan sen değil misin Abdullah Akın?
Siz, milli tüfeği eleştirecek ve küçümseyeceksiniz ama sizin yaptığınız ve bu tüfekte kullanılan basit bir merceği göklerle çıkartacaksınız. Bu ne yaman çelişki ve garabet Abdullah Akın…
Sen en ucuz ve vasat bir ürünü aynı belediyeye fahiş fiyata satarken ve haksız kazanç sağlarken kamu malı ve kul hakkını düşünmeyeceksin ama bugün oldukça şeffaf olan bir ihale karşısında ise “milletimizin hazinesini savunmaya ve milletimizin kaynaklarını milletimizin cebine koymaya kararlıyız” diyeceksin.
Güldürme bizi Abdullah Akın. Sen kamu malı ve kul hakkı konusunda duyarsız ve umarsız olabilirsin ama herkes senin gibi değil.
Sen, siyasetin acemi ocağını geçemeden usta olmaya yeltenmişin. Genel Merkez de adam yokluğundan ve özellikle de senin siyasi hırsından esinlenerek seni test edecekleri bir görev vermiş. Sen de sözde kendini ispatlamak için çırpınıyor, hatta sırf öne çıkma adına Genel Başkanına dahi yanlış bilgiler verip kendisini zor duruma düşürüyorsun.
Abdullah Akın, yereldeki tüm başarısızlıklarını, tüm hezimetlerini unutturup Genel Merkezde kendine bir pozisyon elde etmek adına ve kimsenin gitmeye değer görmediği küçük illerin toplantılarına katılarak siyasi ikbal yanında gittiği bu illerde ticaretini geliştirmeye yönelik adımlar atsa da artık genel merkezde de samimiyeti sorgulanır bir siyasetçi haline gelmiş durumda.
Bu siyaset anlayışı ne zaman düzelir bilinmez ama Abdullah Akın’ın siyasetini tümüyle sonlanacağı günler yakındır.