BU FOTOĞRAFA İYİ BAKIN

Geçen gün bizim gazetenin köşe yazarlarından sevgili Alpay Gökçe bir yazı yazmıştı

BU FOTOĞRAFA İYİ BAKIN
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Geçen gün bizim gazetenin köşe yazarlarından sevgili Alpay Gökçe bir yazı yazmıştı. “Bu Sektör Midemi Bulandırıyor” başlıklı yazının konusu medya ve gazetecilik sektöründeki kirlenmeydi. Okumayanlara tavsiye ederim…

            Alpay’ın yazısını okurken belki bazı gazeteci arkadaşlar rahatsız olmuş olabilir. Acaba genel bir değerlendirmede bulunmak yerine hedefini açıkça ortaya koysa daha iyi olmaz mıydı diye düşünenler olmuştur. Bu bir bakış açısı… Peki ya Alpay hiç mi haklı değil?

            Köşemde bulunan fotoğrafa iyi bakın. Bu kare bir ibret vesikasıdır!

            Bir anlatayım da meseleyi tam anlayın…

            Bir köşe yazımla başlayan çimento fabrikası tartışması beklenenin çok üzerinde bir etki yaratmıştı. Medyadan neredeyse hiç destek gelmemişti. Ancak Sayın Vehbi Coşkun ve Sayın İbrahim Menengiç kendilerine yakışanı yaparak, mesele Elazığ ise gerisi teferruattır diyerek çimento fabrikası konusunda yine, yeniden, ısrarlı bir şekilde öncülük etmişlerdi.

            Medya iyi bir sınav vermiyordu. Cılız bir iki desteğin haricinde sesini çıkartan yoktu. Aslında iyi de oldu. Zira bu sayede Hakimiyet Gazetesi’nin ve Kanal 23’ün özgül ağırlıklarını görmüş olduk…

            O süreçte resmen şehirde bir fırtına esti. Sivil toplum kuruluşları destek üstüne destek açıklaması yaptı. İlk defa iktidar ve muhalefet partileri bir masa etrafında bir araya geldi. Siyaset yapmaksızın Elazığ’ın bu kronikleşmiş sorunu için ortak açıklama yapıldı.

            Hava yakalanmıştı. ESİB kuruldu. İnsanlar günlerce mahdigere mahdigere gezdiler. İmza kampanyası yapıldı. Kimse ideolojik menfaat peşinde değildi.

            Ve referandum öncesi büyük bomba patladı. Cumhurbaşkanımız Elazığ’a gelmişti. Konuyu bakanlar kurulunun gündemine taşıyacağına dair söz verdi.

            Yiğit sözünde durmuştu. Çimentaş yetkilileriyle Belediye Başkanı, Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanıyla bir araya geldiler.

            Şehre moral gelmişti. Bir şey çözülmeyebilirdi ama birlik olmanın gücü ispatlanmıştı. Tüm yazarlık hayatım boyunca, böylesi bir sorunu gündeme getirdikten sonra ortaya çıkan sonucun yaşattığı şerefi taşıyacağım.

            Bu şehirde Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti diye bir şey var! Şey derken hakaret için demedim. Kendilerine cemiyet demişler ama başkanları Mehmet Topal’ın herhangi bir gazetecilik faaliyetine şahit olamıyoruz! Belki benim cehaletimdir, olabilir!

            Bu Mehmet Topal’ın, yukarıda anlattığım süreçte yaptıkları Elazığ kamuoyunun hafızasındadır. O ayrı bir konu. Cemiyeti temsilen kampanyaya destek olmak adına tek bir açıklama yapmadığı gibi, ilgili fabrikayı övdüğü halen daha unutulmadı.

            Erhan Dabak isminde bir kişi var. Zannedersem bu cemiyette başkan yardımcısı. Arada bir köşe yazısı da yazıyor. Türkçesini çok beğeniyorum! Yukarıda anlattığım süreçte tek bir destek yazısı yazmadı. Çalıştığı gazete ona rağmen konuyu haber yaptı. Zira o gazetenin sahibi olan arkadaşlar asla Elazığ meselelerinde tepkisiz kalmayacak kadar kaliteli insanlardır. Neyse…

            Hakaret yok, iftira yok... İsterlerse savcılığa gidip beni şikâyet edebilirler!

            Mehmet Topal ve Erhan Dabak;

            Yukarıda kısaca anlattığım süreçte cemiyet adına Çimentaş’tan reklam, sponsorluk, bağış veya her ne ad adı altında olursa olsun bir para aldınız mı? Para aldıysanız, fabrikanın taşınmasının konuşulduğu böylesi kritik bir sürece denk gelmesi tesadüf müydü? Kamuoyunun önünde olan bir cemiyetsiniz. İşiniz gazetecilik. Eleştiriye herkesten fazla açık olmanız lazım. Dediğim gibi savcılığa gidip hakkımda suç duyurusunda bulunabilirsiniz… Ama sorunun kamu ve gazetecilik adına cevaplanması lazım.

            Köşemde gördüğünüz fotoğrafta Çimentaş bir iftar yemeği veriyor. Şehrin belediye başkanı davetliler arasında. Konunun çözümünde doğrudan taraf olduğu için, fabrika yetkilileriyle ilişkisini devam ettirmesi bence doğal.

            Fotoğraf karesindeki gazetecileri fark etmişsinizdir. Mehmet Topal ve Erhan Dabak!

            Bildiğim kadarıyla o iftara davetli olan başka gazeteci yok. Nedense Çimentaş’ın bu iki şahısla samimiyeti hiç eksik olmuyor!

            Mehmet Topal ve Erhan Dabak, sorumu tekrar ediyorum;

            ESİB’in kurulduğu ve çimento fabrikasının taşınmasının konuşulduğu süreçte cemiyet adına Çimentaş’tan reklam, sponsorluk, bağış veya her ne ad adı altında olursa olsun bir para aldınız mı? Para aldıysanız, fabrikanın taşınmasının konuşulduğu böylesi kritik bir sürece denk gelmesi tesadüf müydü?

*****

            Sevgili Alpay, seni rahatsız eden düzen mideni bulandırıyor ya… Aslında en üzücü olanı ne, biliyor musun? İnsanın bazen karşılaştığı şeylerden utanması! O çok ağır, hem de çok ağır…