Bu 'Anahtar' kilit açmaz!
Elazığ siyasetinde son günlerin en dikkat çekici gelişmelerinden biri de Anahtar Partisi Elazığ İl Başkanı Yüksel Ercan'ın görevinden istifası oldu. Partinin Elazığ'daki kurucu il başkanı olarak görev yapan ve başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken Ercan'ın istifası, Anahtar Parti Genel Merkezi'nin aldığı karar ve çalışma prensiplerinin sorgulanmasına neden oldu.
Anahtar Parti’nin kurucu il başkanlığını yapan, teşkilatlanma sürecini bizzat yöneten ve kısa sürede önemli bir ivme kazandıran Ercan’ın istifası, yalnızca Elazığ’da değil, parti genelinde de yankı uyandırdı.
“ARTIK BİRLİKTE ÇALIŞAMAYACAĞIMIZA KANAAT GETİRDİM”
Ercan, yaptığı açıklamada istifasının gerekçesini şu sözlerle dile getirdi:“Ülkemizin sorunlarına ve siyasete olan güvensizliklere bir çıkış noktası olarak kurulan Anahtar Partisi’nin ilimizde kurucu başkanlığını yaptım. Bu süreçte partimizin teşkilatlanması yanında İl Binamızın açılışını Genel Başkan Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirdik. Birçok ilçe teşkilatlarımızı kurarak hizmete açtık.Bu süreçte ilimiz ve ülkemizle ilgili partimizin görüş ve önerileri ile yanlışlara karşı tavrımızı basın açıklamalarımız ile sürekli dile getirdik.
Bu çalışmalarımızla birlikte Genel Başkanımız Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun değişik illerde gerçekleştiği programlara bizzat katılarak partiye ve Genel Başkanımıza olan güven ve samimiyetimizi ortaya koyduk.
Parti Genel Merkez üst yönetiminde yapılan yeni görevlendirmelerle yeni Teşkilat Başkanı Sayın Tahir Keskinkılıç ile teşkilat ve yönetim anlayışı hem de takım çalışması ve kültürü ile birlikte çalışamayacağımız kanısına vardığımız için 03/12/2024 tarihinden beri yürütmekte olduğum Anahtar Parti İl Başkanlığı görevimden istifa etmiş bulunmaktayım.
Bu görevim esnasında bizlere destek olan Sayın Genel Başkanımız Yavuz Ağıralioğlu’na, Teşkilat eski Başkanımız Sayın Ayhan Erel’e, partimizin yönetim kurullarına ve bizlere her platformda destek olan çok değerli Elazığlı hemşerilerimize sonsuz teşekkür ediyorum.”
ERCAN’IN AYRILIĞI, “PARTİ İÇİ LİYAKAT” TARTIŞMALARINI YENİDEN ALEVLENDİRDİ
Anahtar Partisi, kuruluş sürecinde “liyakat”, “şeffaflık” ve “adil siyaset” ilkeleriyle dikkat çekmişti. Ancak Elazığ’daki istifa, parti içinde adamcılık ve ekipçilik iddialarını yeniden gündeme getirdi.
Yeni Teşkilat Başkanı Tahir Keskinkılıç döneminde birçok il teşkilatında değişim sinyalleri verilmişti. Bu değişimlerin “yenilenme” olarak sunulmasına karşın, sahadaki partililer arasında “sadakat mi, yoksa liyakat mi?” tartışması alevlenmiş durumda.
Yüksel Ercan, Anahtar Partisi’nin Elazığ’da en aktif çalışan ve partinin kurumsal kimliğinin oluşumunda önemli isimlerinden biri olarak biliniyordu. Partinin kurumsal kimliğini oluşturmak, ilçe teşkilatlarını faaliyete geçirmek ve kamuoyunda güven oluşturmak adına ciddi çaba sarf eden Ercan’ın ayrılığı, Elazığ teşkilatında moral kaybı olarak değerlendiriliyor.
YENİ KURULAN BİR PARTİ İÇİN TEHLİKELİ SİNYALLER
Henüz siyasi sahnede yeni yer edinen bir parti için bu tür ayrılıklar ciddi bir uyarı niteliğinde. Zira siyasette başarı, yalnızca söylemlerle değil, ekip ruhu ve liyakat temelli kadrolarla mümkün.
Genel merkezde yapılan görevlendirmelerin, sahadaki emeği ve teşkilatın dinamizmini görmezden gelmesi, “yeni bir siyasi anlayış” iddiasındaki Anahtar Partisi’ni daha yolun başında zedeleyebilir.
Siyaset gözlemcilerine göre bu istifa, sadece bir isim değişikliğinden ibaret değil. Aksine, partinin kuruluş felsefesiyle uygulama arasındaki çelişkinin somut bir göstergesi.
“BÖYLE Mİ TEŞKİLATLANILIR, BÖYLE Mİ BAŞARIYA ULAŞILIR?”
Yeni bir siyasi parti, özellikle yerel teşkilatlarda fedakârca çalışan, halkla temas kuran, güven kazanan isimleri kaybediyorsa, bu durum başarı yolunda ciddi bir fren etkisi yaratır.
Yüksel Ercan gibi isimlerin devre dışı bırakılması ya da çalışma koşullarının zorlaştırılması, “liyakatli isimler yerine yakın çevrelerin tercih edildiği” yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
EMEKLER GÖRMEZDEN Mİ GELİNİYOR?
Yüksel Ercan’ın istifası, Anahtar Partisi’nin sadece Elazığ’daki değil, ülke genelindeki teşkilat yapısını da sorgulatıyor. Bir partinin başarısı, merkezdeki yöneticilerin masa başında yaptığı planlarla değil, sahada fedakârca çalışan kadroların inancı ve emeğiyle ölçülür.
Eğer bu emekler görmezden geliniyorsa, eğer “bizden olan” ile “liyakatli olan” arasındaki fark giderek açılıyorsa, o partinin uzun vadede halkta karşılık bulması çok zor.
“KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN” ZİHNİYETİNİN GETİRDİĞİ SONUÇ
Anahtar Partisi söylemleri ile iktidara alternatif olarak ortaya çıksada ve Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun çıkışları ile kamuoyunda bir heyecan oluşsa da özellikle BBP geleneğinden gelen ve yüzde 2 oyu yeterli gören isimlerin parti içinde yeni yüz ve isimlere karşı “istemezük” tavrı uyguladıkları biliniyor.
Kendilerini siyaset bilgesi ve devlet aklı olarak gören ancak yeni seçmen profili ve beklentilerinden haberi olmayan bu kişilerin küçük olsun bizim olsun zihniyeti ile Yavuz Ağıralioğlu’nu yanlış yönlendirdikleri biliniyor.
Geçmişin siyasi retorikleri ile günümüz Anahtar partisine yön vermeye kalkan isimler sebebiyle bu partinin saman alevi gibi ilk seçimde söneceğini ifade eden siyasi gözlemciler, Yavuz Ağıralioğlu’nun da bu ekipten oldukça rahatsız olduklarını ifade ettiler.
BU “ANAHTAR “SİYASETİN KİLİDİNİ AÇABİLİR Mİ?
Yaşananları değerlendiren siyasi gözlemciler, yeni bir parti, yeni bir anlayış, yeni bir umut olma iddiasındaysanız; önce kendi içinizde adaletli, hakkaniyetli ve liyakat temelli bir yapı kurmanız gerekir.
Aksi takdirde, ‘Anahtar’ olmaya adayken, siyasetin kilidini açmak bir yana, kendi kapınızı kilitlemiş olursunuz.” yorumlarını yapıyor.