BİR SERGİ VE FOTOĞRAFIMIZ
Geçtiğimiz haftalarda şehrimizde herkesin ağzının suyunu akıtarak ballandıra ballandıra övdüğü bir etkinlik yapıldı
Geçtiğimiz haftalarda şehrimizde herkesin ağzının suyunu akıtarak bdigerandıra bdigerandıra övdüğü bir etkinlik yapıldı.
Şehrimizde ilk defa Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumlarıyla Tutuk Evleri İş Yurtları Kurumu Ürün ve El Sanatları Fuarı açılışı yapıldı.
Ceza infaz kurumları ile tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların, iş yurtlarında üretmiş oldukları el emeği göz nuru ürünlerin tanıtımı ve satışının yapılacağı İş Yurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı açıldı. 36 ceza infaz kurumunun katıldığı fuarda, kurumlar 54 stantta ürettikleri ürünlerini sergilediler.
Buraya kadar her şey normal.
Adalet Bakanlığına bağlı cezaevleri atölyelerinde üretilen eşyalar kurulan statlarla halka satılacak ve halkımız değişik illerin öne çıkan ürünlerini kendi şehirlerinde alma olanağı yakalamış olacaklar.
Kurulan stantlar ve profesyonelliğe bakılınca bunun yeni olmadığı, bu fuarın bir turne mantığıyla tüm ülkeyi gezdiği ve bunun yıllardan beri yapıldığı hemen anlaşılıyor.
Bu yıl yapılanın farkı ise hemşerimiz olan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın turneye Elazığ ismini dâhil etmesi ve fuarın şehrimizde de yapılması. Hemşerimiz bu hizmeti yanında basınla kahvaltıda buluşma gibi yarım ağız bir davette yaptı ama bunu sonradan iptal etti. Bu hizmetlerin sonrasında bir siyasi öne çıkma ve adaylık durumu olur mu (ki en doğal haklarıdır) bilmem ama ben bu fuar vesilesiyle çok farklı bir konuyu gündeme getirmek istedim.
Fuarı hafta sonu cumartesi akşamında ziyaret ettim. Yani tatil olan ve müşterilerin çok yoğun geleceği bir zamanda. Birçok illerin kendilerine has ürünleri güzel bir sunumla teşhir ettiklerini ve hatırı sayılır satışlar yaptığını da gördüm. Gördüğüm bir manzara daha vardı ki inanın Elazığlı olmaktan utandım. Elazığ standımızın acemice ve çalakalem döşenmesini de geçtim, satışa sunulan ürün olarak sadece hiçbir albenisi olmayan, paketlenme ihtiyacı bile duyulmayan kuru kaysı görmem beni çok üzdü.
Güzelim organizasyon ve albenili stantların yanında şehrimizin hem de ev sahibi olarak bu kadar silik, donuk ve sönük kalması şehrimizin hala pazarlama ve tanıtım noktasında sıfır noktasında olduğunu gösterdi.
Başka iller kendiyle özdeşleşen ürünleri peynir ekmek gibi satarken bizim stantta orcik, ağın leblebisi, tulum peyniri, iğne oyalı yazmalar, vişne mermerden isimlikler, karaçalı suyu ikramı, şehrin tanıtım materydigereri olmaması büyük bir eksiklikti.