'Ben olsaydım'cılar enflasyonu

Yaklaşık bir yıl boyunca sadece bu il sınırları içerisinde olanlar değil, yurt içi ve yurt dışında yaşayanlar da dahil bir buçuk milyon Elazığlı, hem maddi hem de manevi olarak destek verdiği gönüllerin takımı Elazığspor'un amacına ulaşamamasıyla büyük bir üzüntü yaşarken meydana gelen tüm hadiselerden birçok boyutta çıkarmamız gereken dersler olduğu bilincine varmamız ve bu tecrübelerle geleceğe daha sağlam adımlarla yürümemiz gerekiyor.

'Ben olsaydım'cılar enflasyonu

Geçmişte süper lig görmüş, kadim bir geçmişi bulunan, bu topraklara kök salarak şehirle bütünleşip en değerli marka haline gelen, süper lig takımlarının bile tribünlerine imrenerek baktığı şanlı Elazığspor’umuz, yakın geçmişte büyük zorluklarla baş başa kalmış, kapanmanın eşiğine gelmiş ancak hiçbir zorluk karşısında yılmayan, yıkılmayan ve her zaman ayağa kalkmayı bilen taraftarı sayesinde hayata tutunmuştu. 

ŞAHİN ŞERİFOĞULLARI’NIN CESARETİ ELAZIĞSPOR’U BU NOKTAYA GETİRDİ

Elazığspor’un amatör lige kadar düşme tehlikesi bulunduğu bir dönemde taraftarın inanç ve azminin karşılığı olarak tarih sahnesine yine bir babayiğit çıkarak Elazığspor’u büyük bir cendereden çıkararak bu günlere gelmesine olanak sağlamıştı. O isim yine herkesin konuşup herhangi bir adım atmadığı dönemde sahneye çıkan ve az konuşup çok iş yapan Şahin Şerifoğulları’ndan başkası değildi. Herkesin bir parça koparmaya çalıştığı Elazığspor, bir yandan kapısına dayanan haciz memurları, bir taraftan 10 yıllık futbolcusuna ödediği borçlar, elektrik ve doğalgazın dahi çalışmadığı tesisler ile uğraşırken bir yandan da 3-2-1 parolasıyla mücadele etmeye devam etmekteydi. Bu sürece bakıldığında kısa bir sürede düştüğü yerden kalkan Elazığspor’umuz 2. Ligde rakiplerine oranla daha düşük bir bütçeye sahip olsa da liderliği şanssız puan kayıpları ile sadece 2 puan farkla elinden kaçırmıştı. Daha sonra Vanspor ile yaşananlar ve bugün geldiğimiz nokta ise çıkarmamız gereken birçok dersi bünyesinde barındırıyor.

“BEN OLSAM DAHA İYİ YAPARDIM”

Özellikle Vanspor ile aramızda yaşananlar, TFF tarafından doğranmamız, ulusal medyanın Elazığ’ı, Elazığlıları ve Elazığspor’u görmezden gelmesi, ülke çapında yeterli desteği bulamamamız Elazığ’ın yalnızlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu süreçte yaşananların elbette eksi ve artı yönleri değerlendirilmeli ancak eleştiriler şahıslara, kurumlara ve kişisel çıkar ve çatışmalara göre yapılmamalıdır. Bu duygusal, rövanşist ve menfaatçi yaklaşımlar Elazığ’ın yakın tarihteki en büyük düşmanı olarak görülürken aynı zamanda “ben olsam Van’da takımı sahadan çekerdim, se yapardım sa yapardım” diyenler Elazığspor yok olmanın eşiğine geldiğinde ya da o hale gelene kadarki süreçte neden yapmadığını düşünmelidir. Görev ve sorumluluk almak yerine her şey olup bittikten sonra avuç ovuşturarak Elazığspor’u yine bir menfaat ya da yıpratma amacıyla hareket edenler hem şehrin hem de Elazığspor’un bilinçli ya da bilinçsiz en büyük düşmanlığını yaparak en fazla zararı vermektedir.

KİM GÖREV İSTİYORSA AÇIKÇA KONUŞSUN

Elazığ’da ne yazık ki yıllardır adeta gelenek haline getirilmiş bir durum söz konusu. Sadece Elazığspor konusunda değil, birçok farklı alanda görev almak isteyenler ne yazık ki fake hesaplardan, kahvehane dedikodularından medet umuyor. Rakipleri yıpratmak, bel altı vurmak, yukarı çıkanı aşağı çekmek, çok konuşup hiç sorumluluk almamak, sorumluluk alınca da çamura yatmak da yine son yılların en popüler huyları haline geldi. Elazığspor konusunda da bu tarz hazırlıkların olduğunu görmek şehirde yaşayan tüm vatandaşları umutsuzluğa sevk ediyor. Başta Şahin Şerifoğulları olmak üzere birkaç yılda Elazığspor için ciddi sorumluluk alan İdris Alan ve Gürsel Erol Elazığspor’u bir sürece kadar getirdi. Bunun dışında göreve talip olan kim varsa kamuoyunun önüne çıkıp açıkça konuşmayı tercih etmeli. Planlarını ve bütçesini masaya koymalı. Süreç demokratik bir şekilde işlemeli. Halk ve yönetim bu süreçte kararlarını ise tamamen Elazığspor’un menfaatine göre almalıdır.

SOSYAL MEDYAYI DAHA AKTİF KULLANALIM

Elazığ’ın yazılı ve görsel basında Türkiye’nin en iyi yerel medyasına sahip olduğu bir gerçek. Ancak dijitalde bazı zaaflarımızın olduğu son hadiselerle ortaya çıktı. Özellikle ulusal medya tarafından yalnız bırakılmamız sadece Elazığ içinde değil ülke çapında da kamuoyu oluşturma gücüne sahip olmamızı net bir şekilde gösteriyor. Özellikle X (Twitter) konusunda kötü durumdayız. Bu mecrayı daha aktif daha akılcı kullanmamız gerekiyor. 

ELAZIĞ’DA ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Tüm bu yaşananların Elazığ’a başta ekonomi, siyaset ve bürokratik konularda yansıması olacak. Bu süreç birbirimize düşerek eleştiri yapma zamanı değil. Zor bir sürece girerken yapılacak olan daha çok çalışmak, daha büyük hedefler tutmak, şehrimizi daha çok sahiplenmek ve tamamen kenetlenmek gerekiyor.