Yıldırım'dan Elazığ teşkilatlarına çağrı: 'Ben değil, biz olma zamanı'

Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, Hakimiyet Haber'e yaptığı özel açıklamada Ak Parti'nin Elazığ'daki tüm dinamiklerine çağrı yaparak bireyselliğin değil, davanın ön planda tutulmasını, enerjinin bireysel çıkarlara değil, sahaya harcanması gerektiğini söyledi.

Ak Parti Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, Tanıtım ve Medya Başkanı Adem Şentürk, İl Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanı Büşra Uygun ve İl Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Yüksel ile gazetemizi ziyaret etti.

Yıldırım ziyareti kapsamında Hakimiyet Haber İmtiyaz Sahibi Ahmet Toprak ile gündeme ilişkin fikir alışverişinde bulunurken muhabirlerimizin sorularına da yanıt verdi. Son dönemde Ak Parti'nin Elazığ'da yaptığı atağın özel bir sebebi olmadığını vurgulayan Yıldırım, önümüzdeki günlerde Ak Parti'den önemli isimleri ilimizde ağırlamaya devam edileceğini vurguladı.
CHP'deki son gelişmeleri de yorumlayan Yıldırım, Ak Parti'nin bu olayların dışında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ak Parti'nin 2024 yılında gerçekleştirilen seçimlerden doğru mesajları çıkardığını belirten Yıldırım, Elazığ'da Ak Parti'nin tüm dinamiklerine önemli bir çağrı yaptı.

İşte Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım'a ilettiğimiz sorular ve yanıtları:

UFUKTA ERKEN SEÇİM Mİ VAR?

Başkanım, sizlerin bir sözü var, 'Biz seçimin ertesi günü, yeniden seçim olacakmış gibi sahaya ineriz.' Bu sözden hareketle sizlerin her zaman sahada olduğunuzu biliyoruz ancak son günlerde temasları artırdınız. Bunun özel bir sebebi var mı?
'Özel sebebi yok. Sadece o söylediğimiz söze sadık kalmakla birlikte genel siyaset anlayışımızın sahada daha çok olması anlamında, bir de yeni değişen teşkilat başkanımız ve ekibiyle birlikte yeni çalışma biçimleri oluşturuldu. Çalışmalarımızı iki başlıkta topluyorum. Bir, genel merkezimizin illerden istediği, il başkanlıklarından istediği programlar var. Bir de illerin kendilerinin hazırladığı programlar var. Belediye başkanımızı ve milletvekillerimizi yoğun program içerisine serpiştirerek sürekli sahada olmak istiyoruz. Çok samimi olarak söylüyorum, bu sahada olmayı sadece bir lüks cümle olarak kullanmıyoruz. Her zaman için sahada olmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bizim bir anlamda da AK Parti siyasi kimliğimizin özel siyasi yaklaşımlarından, bugüne kadar bu başarı hikyesinin en önemli unsurlarından biri budur. Yani genel başkanımız teşkilatlara çok önem veriyor. Önem vermesinin temel sebeplerinden bir tanesi, kendisi zaten bunun içinden gelen bir insan. Dolayısıyla teşkilatlar canlı, diri olursa ve sahada olurlarsa bu zaten AK Parti'nin başarı hikyesini geliştirecek ve devam ettirecek bir unsurdur. Bunun başka bir özel sebebi yok. Biz şöyle bakıyoruz: Bu seçim meseleleri vesaire... Biz seçimin 2028'de yapılacağını düşünüyoruz, öne alınır mı alınmaz mı, şu anda bizim gündem konumuz değil. Bizim gündemimiz, sahada olmak zorunda olduğumuzdur. Vatandaşlara dokunmak zorundayız. Daha da önemlisi bizden kopmuş, kızmış, küsmüş, darılmış insanlarımıza ulaşıp hatalarımızı, eksiklerimizi, yanlışlarımızı gerek yerel bazda gerek genel bazda gördüğümüz eksikleri ev ödevi alarak burada yapabileceklerimizi burada çözmek, burada yapamadıklarımızı da genel merkeze götürmek, yetkililerimize ulaştırmak. Burada çok samimiyiz, netiz ve gayretimizi de bunun üzerine artırarak devam ediyoruz. Bu konuyla ilgili özet cümle: İşimizin başındayız, başka işlerle uğraşmıyoruz.'

'AK PARTİ'DEN ÜST DÜZEY ZİYARETLER DEVAM EDECEK'

Başkanım, Sizlerin ziyaretleriyle birlikte partinizin üst düzey temsilcilerinin de Elazığ'a daha sık geldiğine şahit oluyoruz. Teşkilatınızın bu toplantılardan oldukça verim aldığını görüyoruz. Son olarak siyaseten oldukça tecrübeli bir isim olan Ali İhsan Yavuz'u ilimizde ağırladık. Bu buluşmalarla ilgili siz neler söylersiniz?

'Bu genel başkan yardımcımız, dört dönemde seçim başkanlığı yapan, dört dönemde milletvekilliği yapmış, özgül ağırlığı yüksek bir insan. Her bir siyasi aktörümüzde bu özgül ağırlık var. Ali Bey'de de fazlasıyla var bu. Dolayısıyla biz bu üst düzey yetkililerimiz şehre geldiğinde asıl methedilmemiz anlamındaki şeylerin peşinde değiliz. Onlarla birlikte hem teşkilatlarımızın fotoğrafını çekmek hem de sahanın fotoğrafını çekmek istiyoruz. Biz kendi eksikliğimiz... Ben mesela merkez ilçe, kadın kolları, gençlik kolları ve ana kadememle birlikte sık sık eleştiriyi biraz daha önde tutuyorum. Bunun sebebi de, biz birbirimize iltifat ederek, birbirimizi bu anlamda cümlelerle desteklemekle asıl fotoğrafı görmüyoruz. Biz kendimizi biliyoruz. Ne yaptığımızı da biliyoruz. Göremediklerimiz ve yapamadıklarımız üzerinde daha ağırlıklı çalışırsak bizi daha pozitif anlamda motive eder ve sahadaki eksiklerimizi görüp onun üzerinde çalışmamızı sağlar. Ha, bu üst düzey yetkililerimiz bundan sonra da devam edecek. '

'CHP'DE YAŞANANLARDA BİR DAHLİMİZ YOK'

Başkanım, Türkiye'nin ana muhalefet partisi konumunda olan CHP'de bir tarafta iç çekişmeler bir taraftan da yolsuzluk ve usulsüzlüklere bağlı bir dalgalanma olduğunu biliyoruz. Bu durum Ak Parti'nin işlerini kolaylaştıracak mı, yoksa en büyük rakibinizdeki bu zafiyet sizde bir rehavete yol açar mı?

'Rehavet yok. Biz onların kendi içindeki sıkıntılardan, problemlerden ya da kendi kendilerine şikyetlerden siyasi malzeme çıkarıp kendimizi güçlendirmek gibi bir yanımız yok bizim. Biz zaten başlı başına bir partiyiz. Orada üzüldüğümüz nokta şu: Şimdi üç aşamalı söyleyeyim. Yani olayın kendisi zaten ortaya çıkıyor. Şikyet eden kendileri, savcılığa suç duyurusunda bulunan kendileri, şikyet ettikleri kendileri. Biz bu üçünün hiçbir yerinde yokuz. Bu kadar üçlü bir şikyet hayat biçiminin delegeler vesaire... Bunlar bildiğiniz konular. Dolayısıyla bunun üzerinden bir hukuk yürüyor. Hukuk da gereğini yapmaya çalışıyor. Bu kendi içlerindeki savaşın iç malzemesi biz değiliz. Biz yokuz orada. Onlar kendi meselelerini, kendi işlerini halletsinler. Genel başkanları devam mı edecek, başka bir genel başkan mı gelecek, yeniden kurultay mı yapacaklar... Bunlar bizi ilgilendiren şeyler değil. Ama onlar kendi işlerine düşmüş oldukları bu çelişkiyi iktidarla ilintilemek istiyorlar. Burada haksızlık yapıyorlar. Biz bunun içinde yokuz. Niye? Şikyet eden sensin. Şikyet edilen sensin. Muhatabı sensin. Aktörleri sizsiniz. Biz bunun neresindeyiz? Hiçbir yerindeyiz. Ama bundan siyaset üretip iktidarı bu anlamda negatifleştirmek haklı bir yaklaşım değil.'

'VATANDAŞIN MESAJINI ALDIK'

Ak Parti 2024 yerel seçimleri sonrasında bir düşüş ivmesine girmişti. Son zamanlarda anketlerde yeniden yükselişe geçtiğinizi biliyoruz. Sizlerin elinde anket verileri var mı? Ak Parti, 1. Parti olma özelliğini koruyacak mı?
'İnanç olarak koruyacak, koruduğunu düşünüyorum. 2024 seçimlerinde orada da halının altına bir şey süpürmedik. Görmemiz gerekenler vardı orada. Vatandaş, seçmenimiz bize bir ihtar bulundu. Benim tabirimle bir kart gösterdi. 'Bak' dedi, 'bu işler iyi gitmiyor' dedi. Tepki oylarıyla birlikte bir de oradaki en önemli sıkıntımız, bizden aday adayı olup daha sonra başka partilere gitmiş kardeşlerimiz, arkadaşlarımız ya da adaylarımız oradan seçilenler oldu. Bunlar bizim tabanımızdan giden oylardı.'

'ADAYLIK SİSTEMİ DEĞİŞMELİ'

'Aslında bu bir kanaat ve tekliftir. Gerçekleşir ya da gerçekleşmez bilmiyorum ama bu seçim kanununun içerisine girmesi gereken bir maddedir. Şahsen ben bunu savunuyorum. Neyi savunuyorum? Bir siyasi partiye adaylık için müracaat etmiş bir kişi o siyasi partiden aday gösterilmediği takdirde, bana göre eleştirilebilir ama benim görüşüm şu: Artık bağımsız aday olma hakkı olması lazım, başka bir siyasi partiden aday olmama hakkı olması lazım. Çünkü bundan en çok biz yara alıyoruz.Olabilir, bize müracaat etmiş, genel merkezimizin takdiriyle, yerel aktörlerimizin ifade biçimleriyle olmamış olabilir. Çok doğal, eksiklik de olabilir. Ona da bir şey demiyorum. Ama artık 'Buradan olmadım öbür partiye, oradan olmadım öbür partiye' gibi seçenekler olmaması lazım. Ben X partisine müracaat ediyorum. Oradan aday olmadığım takdirde bağımsız gireceğim. Bu, çok daha bana göre sağlıklı bir seçim aday profili oluşturur. Yoksa öbürleri kapı kapı gezmeler olur. Bundan da en çok biz kaybediyoruz, iktidar olduğumuz için, büyük parti olduğumuz için.'

AK PARTİ ELAZIĞ'DA UYUMU KAYBETTİ Mİ?

Başkanım, Elazığ'da Ak Parti'nin son yıllarda birlik ve beraberliğini kaybettiğine dair eleştiriler var. Sizce bu eleştirilerin haklılık payı var mı? Yoksa Ak Parti'yi yıpratmak amacıyla ortaya atılan söylentiler midir?

'İkisinin de haklı payı var. Yıpratma kampanyasının daha çok olduğunu düşünüyorum. Danışma meclisi toplantısında aynen şu ifadeyi kullandım: 'Bizden 'bene' kaymaların olduğunu hissediyor ve görüyorum' dedim. 'Tekrar 'benden bize' dönüşmek zorundayız' dedim. Biz kendi enerjimizi içeriye harcayarak bu enerjiyi boşa harcamamamız lazım. Bizim enerjimizi harcamamız gereken saha olmalı, dedim. Bunu da kısmi bir özeleştiri, kısmi bir durum tespiti olarak alabilirsiniz. Gelelim birlikte hareket etme konusuna. Emin olun, bu konuda sadece siyaset dili olarak konuşmuyorum. Elbette ki siyasetin zorlukları var, siyasi aktörlerimizin kendilerine ait siyasi görüşleri vardır. Ama biz bir kardeşlik ana başlığı altında Elazığ'da siyaset yapan kardeşleriz. Benim üç tane milletvekilim var, belediye başkanım var, ben varım ve bizim teşkilatlarımız var. Belediye meclis üyelerimiz, il genel meclis üyelerimiz, ilçe ve belde teşkilatlarımız, belediye başkanlarımız var. Hepsiyle bir şekilde bu kardeşlik hukukunun ana başlığından kopmamak için çalışıyoruz. Zaman zaman ufak tefek problemlerimiz oluyor, doğaldır. Ama biz, 5 yılım bitti, 6. yılıma giriyorum. İlk kongremde de ısrarla söyledim. Çünkü bir şeye inanıyorum. Ben inanmadığım bir şeyi bugüne kadar söylemedim. Üç kez tekrarladım. Yani bir il başkanı ilk kongresinde şu cümleyi niye üç kez tekrar eder? 'Yeni dönem tam uyum. Yeni dönem tam uyum. Yeni dönem tam uyum' diye üç kez tekrarladım. Gördüğüm şeyler var ya… Siyasi kıskançlıklarımızı törpülemek zorundayız. Hepimizin nefsi var, yani kimse bundan muaf değil. Ama bunları belli bir yerde tolere edip, ufak tefek hataları gündeme taşımadan kendi içimizde oturup yüzleşerek, samimi bir ortamda 'Bak, benim de şu eksiğim var, sizin de şu eksiğiniz var, şunun da bu eksiği var' deyip yola devam ediyoruz. Etmek zorundayız. Şu anda bunu çok rahatlıkla söylüyorum: Siyasi aktörlerimiz arasında ben bir sıkıntı görmüyorum. Ama mutlaka görüş farklılıkları olabilir, bakış açılarında farklılık olabilir. Bu doğal, biz insanız. İnsanüstü değiliz, toplum içinde yaşıyoruz. Öyle her şey hiçbir şey olmamış gibi insanların aklıyla alay edemeyiz.

YILDIRIM MİLLETVEKİLİ ADAYI OLACAK MI?

Başkanım son olarak, siz her zaman Ak Parti davasını ön planda tutan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davasını sahiplenen biri olarak biliniyorsunuz. Geçmişte de bu söylemleri sıkça dile getirdiniz. Bu doğrultuda siyasi planınız nedir? Bu konuda bazı söylentiler de var. Daha güçlü hizmet edebilmek adına Milletvekili olmayı düşünüyor musunuz?

'Çok net ve samimi söyleyeyim, kendi işime odaklanmışım. Bir de bir şeye inanıyorum, hiç gizlemeye gerek yok, saklamaya gerek yok, başka şekilde anlatmaya gerek yok. Nasibe inanmış bir insanım ben. O nasip varsa sizi alır, bir yerden bir yere götürür. O nasip yoksa siz gecenizi gündüzünüze katın, 'Ben şuraya gitmek istiyorum' deyin, vallahi Allah size izin vermez. Onun için nasibe hem teorik hem de pratik inanmak lazım. Bana olana 'nasip' deyip, bana olmayana 'bu böyle olmadı' deyip nasibe itiraz edersek o bizim eksikliğimizdir.

Özetle, sorduğunuz sorunun çok net bir karşılığı var, yuvarlamadım. Net cevap veriyorum: İl başkanıyım, işimin başındayım. Ekiplerimle birlikte il başkanlığının temsil niteliği neyi gerektiriyorsa onu yapıyorum. Sonucu ben bilmiyorum, o nasibin işidir. Genel merkezin işidir. Onların hepsinin üstünde de Allah'ın takdiridir.'

Özel Haber

Bakmadan Geçme