Yazık, Zamana Yazık!

Elazığ olarak turizm değerlerimizi  yeterince değerlendiremediğimizi sıklıkla gündem ettiriyor ve başta Harput, Hazar Gölü, Keban ve son olarak keşfedilmesi ile birlikte ülkemizde büyük bir heyecan uyandıran kanyonların bakımsızlığını gündeme getiriyorduk.

TAKİP ET

Özellikle kanyonların yolunun olmaması, sosyal tesissilerinin bulunmaması, tur seferlerinin düzenlenmemesi gibi eksiklikleri gündeme getirmiş ve geçtiğimiz yıllarda yol olmamasından dolayı traktörle turist taşıma olayı da oldukça konuşulmuştu.

Zaman içerisinde kaplumbağa hızıyla kanyonların yönlendirme levhaları takıldı, yolunun yapıldığı ifade edildi, sosyal tesisler için de ihale dile getirilmişti. Bunlarla ilgili somut bir gelişme beklerken Vali Toraman'ın kanyonlarla ilgili “müjde verdi” haberini büyük bir heyecanla okuduk.

Sandık ki kanyonlarla ilgili yatırımlar yapılacak, yolu tamamlanacak, alana sosyal tesisler ve piknik alanları oluşturulacak, karavanpark yapılacak, tekne turlarıyla birlikte hafta sonu Elazığ şehir merkezinden servisler başlatılacak. Biz bu tür bir müjdeli haber beklerken haberin içeriğini okuduk ve büyük bir hayal kırıklığına uğradık.

Meğer Vali Bey'in müjde diyerek duyurduğu haber, kanyonun Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğüne devredileceğini ve tabiat parkı statüsüne kavuşmasıymış.

Bu, müjde mi yoksa başarılamayan bir olayı başından atmak mı çok anlam veremediğimiz haberle de ortaya çıktı ki zaten doğal bir tabiat parkı olan, tabiatın bin bir güzelliğini içinde barındıran alanın Doğa Koruma ve Milli Parklara devredip sorun kökten çözülmüş.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü, geçmişten bugüne tabiat parkı ilan edilen alanda ne çalışma yapmış ki kanyona da o çalışmayı yapsın. Bu kurumun görevi sadece alanları korumak ve doğallığının bozulmasına engel olmak.

Bu alanın zaten yolu yok ki vatandaş gidip orada ateş yaksın balık pişirsin. Kaldı ki bu kanyonların keşfedilmesi bile birkaç yıl öncesine rastlıyor. Zaten bilen gören yok.

Siz bu alanı tabiat parkı ilan edip de bunu müjde diye lanse edeceğinize ciddi anlamda bu alanlar için proje yaparak FKA'dan geçirseniz daha iyi olmaz mıydı? FKA, efsane kitapları basacağına ya da bilindik ve klasik yatırımlara destek vereceğine böylesine önemli bir turistik değerle ilgili projelere kurumları yönlendirse daha iyi olmaz mıydı?

Hadi, günü, yılı ve görevi kurtardınız diyelim, bunun yarınları ve geleceği yok mu? Birçok şehir kalkınmanın ve tanınırlığın formülünü turizmde bulmuşken ve her gün yüzlerce turist kafilesi ağırlarken biz hala çelik çomak mı oynayacağız? Ne diyordu bir Sezen şarkısında Aşkın Nur Yengi: “Yazık şu geçen zamana yazık… Yalan mıydı yoksa biz mi aldandık? Yazık ...

Bakmadan Geçme