TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 09 Şubat 2022 13:43
11 Şubat 1945 tarihi “Birleşik Krallık Başbakanı Churchill, ABD Cumhurbaşkanı Roosevelt ve Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Stalin'in bir araya geldiği 4 Şubat'ta başlayan Yalta Konferansı 11 Şubat 1945 tarihinde sona erdi.” Bu konferansta, 2. Dünya Savaşı sonrasında dünya düzeninin esasları belirlendi! Yalta, Kırım'ın önemli merkezlerindendir. Sovyetlerin Kırım'ı işgallerinden sonra Sovyet liderlerinin tatil yeri olarak kullandıkları önemli yerlerdir. Birleşmiş Milletler bu toplantıda şekillenecek. BM'lerde, beş büyüklerin veto yetkisi bu toplantıda kararlaştırılacak! Yeni bir dünya düzeninin temelleri atılacaktı! Her ne kadar, “1945-1991 yılları Soğuk Savaş Dönemi olarak anılırsa da, (ABD ve SSCB'nin arka bahçeleri) dikkatlere şayandır! Yalta Konferansında, ‘yenidünya düzeni' İsrail yanlısı toprak paylaşımını öngörecektir. 1967 Arap-İsrail Savaşı (6 gün savaşları), 1973 Yom Kippur Savaşı (Arap- İsrail Savaşı) Savaşlar ve sonrasında, ‘Ortadoğu'da güçlenen bir İsrail…' görürsünüz!
Türk Dünyası Tarih Dergisinin “Aralık 1995 tarihli 108. Sayısında…” yer alan, “Yalta'dan Malta'ya ve Sonrası…” makalemizde tarihi değerlendirmelerde bulunmuştuk. 08 Şubat 2015 tarihinde, “Yalta'dan Malta'ya…” Günışığı Gazetesi'ndeki makalenizde de, dikkatle her iki konferansı analiz etmeye çalışmıştık. Tarih sadece mazide kalan değerler değil; üzerinde titizlikle çalışmamız gereken derslerdir. Bir makalemizde, ‘tehlikeyi görebilmeliyiz…' demişiz! Yalta Konferansı (11 Şubat 1945) üzerinden, 77 yıl geçmiş bulunuyor. 1945'lerden itibaren bu dönemi bizler, “Soğuk Savaş Dönemi…” olarak nitelendiririz! Yerküresi, iki ayrı kutba ayrılacaktır! Ülkeleri sürekli tehdit eden, Müdahalelerle dolu tarihin en stresli dönemidir! 1945-1990 yılları, insanlık tarihi açısından da, Sancılı bir dönemdir! Bunun en büyük sıkıntılarını belki de, Türkiye ve Türk insanı çekecektir! 1917 yılından itibaren, sınırlarımızın hemen ötesinde; Kuzey Doğu'muzda, Kafkasların Ötesinde; “Kıpkızıl bir dünya” vardır! Bir büyük medeniyet coğrafyası, Rus Çizmeleri altında inlemektedir! Yakın tarihimizin, ‘kızıl istibdat' Veya ‘karanlık dönemidir' Ne zamana kadar, 1990 yılına kadar! ABD Başkanı George Bush ile Gorbaçov, “2-3 Aralık'ta Malta açıklarına” bir araya gelecekler! Gorbaçov ‘değişim politikalarıyla' “Nobel Barış Ödülünü” alacaktır! Artık, Rusya dağılacaktır! Batı ile olan, ‘duvarlar' yıkılacaktır! “Bağımsız Devletler Topluluğu” oluşacaktır! Cumhuriyet Tarihimizi de, ‘değerlendirirken' 1917'lerden 1990'lı yıllara kadar geçen süreci; Sağlıklı bir şekilde, ‘anlamlandırmalıyız' 1990'lardan 2022'lere gelindiğinde; ‘tırmanan bir gerilim' görmekteyiz! 2011 yılında, “Tunus'ta ekmek, onur ve özgürlük” başlayan ve giderek birçok Ortadoğu ülkesinin içerisine alan; “Arap Baharı…” iç savaşlarla, darbelerle, dış müdahalelerle başta, “Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Bahreyn, Yemen…” büyük sarsıntı geçireceklerdi. Birçok ülkenin, ‘iç dinamiklerini derinden etkileyecekti' Karşımıza, ‘demokratik olarak güçlenen' ülkeler değil, ‘istikrarını kaybeden daha zayıf halkalar' oluşacaktı!
Soğuk Savaş Döneminde, Türkiye'yi ‘darbeler' ve de ‘terör kıskacı içerisinde' görüyoruz… 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Darbeleri, Türkiye'de ‘demokrasinin kilitlendiği…' ara dönemlerdir! Özellikle de, 1973-1980 yılları arasında ki ‘tırmanan terör' Ülkenin ekonomik kalkınmasında, siyasi istikrarın sağlanmasında, sosyal barışın temininde ‘kaygan bir zemin' oluşturmuştur! Türkiye'nin 1963 tarihinde, ‘Ortak Pazar' kavramı ile başlayan ve günümüzde, ‘Avrupa Birliği' olarak isimlendirilen siyasi ve ekonomik serüveni vardır. Türkiye'nin 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarının getirdiği, ‘garantörlük hakkı' ile başlayan Kıbrıs serüveni… ASALA tarafından 1973-1985 yılları arasında 16 farklı ülkede, Türk Diplomatlarına düzenlediği kanlı eylemler ve daha sonrasında, Ağustos 1984'lerden günümüze kadar devam edegelen beynelmilel terör örgütü PKK'nın 40 bin insanın hayatını kaybettiği kanlı ve bölücü eylemlerine bu ülke insanı şahit olmuştur… Türkiye'nin, 1973-1980 yıllarını yorumlarken; Kâh GAP projesinden, Barajlardan, köprülerden ve otoyollardan söz edebiliriz… Kâh, bir yıl içerisinde 8 defa yapılabilen ‘devalüasyonlardan' söz edebiliriz… Kâh, Yağ, şeker, mazot başta olmak üzere kuyruklardan söz edebiliriz… Ve ülkeyi bir baştan öte başa ‘esir alan' tırmanan terörden söz edebiliriz… 1983-1993 tarihleri, Türkiye'de ‘yapısal değişim' dönemidir! Bu değişim, gerçi yerküreyi etkisi altına alan ‘liberalleşme' sürecidir! Sovyetler Birliği, bu süreçte ‘kansız ve darbesiz' olarak kendisini tasfiye etmiştir. 1990 sonrası, Kafkaslarda ve Balkanlarda ‘yeni siyasi sınırlar çizilmeye' başlamıştır! Günümüzde, ‘güçlü bir Türkiye ideali…' milli bir şuur haline dönüşmelidir. Tarih, bizim için en önemli, ‘muallimdir' Eğitici, öğretici, yol göstericidir. Özellikle de, ‘pandemi sonrası…' yeni bir dünya bizleri bekliyor! Önümüzdeki yıllar, ‘gıdanın ön plana çıktığı bir dünya…' olacak! Belki de, ‘Petrol Savaşlarının…' yerini yakın bir gelecekte, ‘su savaşları…' alacaktır. Sözün özü, “2022 ve sonrasına…” birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek hazır olalım.