TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 12 Haziran 2022 11:19
Bir yıldız daha kaydı aramızdan! Dünyamız giderek biraz daha yalnızlaştı. “Âlimin ölümü, âlemin ölümüdür!” Sözün bittiği yerdeyiz. 29 Kasım 2018 tarihinde rahmet mekân Prof. Dr. Tuncer Gülensoy'u dinlemiştik. Konferansın ana başlığı, “Türk dilinde Etimoloji Sorunları” Bizleri asıl heyecanlandıran, Gülensoy Hocayla Elazığ, 1980-1981 öğretim yılında buluşacaktır! FÜ'de, akademik görevler üstlenecekler… Bu bilge insan, Elazığ FÜ'den, Erciyes Üniversitesine; 1998 tarihinden sonrada Kırgızistan'a gidecekler! Prof. Dr. Tuncer Gülensoy'u belki de en mutlu kılan şeyler arasında; “Yetiştirdiği Öğrencileri ve onların akademik başarıları…” 29 Kasım 2018 tarihine gidiyorum. O anı bir daha yaşamaya çalışıyorum. 4 neslin bir arada olmasıydı… Prof. Dr. Tuncer Gülensoy ve Doktora Öğrencisi. Prof. Dr. Ahmet Buran… Prof. Dr. Ahmet Buran ve Doktora Öğrencisi. Prof. Dr. Ercan Alkaya… Prof. Dr. Ercan Alkaya ve Dr. Öğrencisi. Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın… Sn. Buran Sosyal Medya da ‘o anı' şöyle paylaşacaklardı; Ezgi Parlakkaya, Türk Dili Edebiyatında Öğrenci, 5. kuşak olarak şu ifadeleri kullanıyorlardı; Çok değerli iki hocam. Prof.Dr. Tuncer GÜLENSOY hocamızdan, Bugün çok şey öğrendik. Prof.Dr. Ahmet BURAN hocamızdan öğrenmeye devam edeceğiz.” Demek ki, eğitimde de, “usta-çırak kavramını…” görebiliyoruz! İyi bir ustanın elinde, ‘çok büyük değerler yetişebiliyor' Bizleri en fazla heyecanlandıran da, ‘saygı ve sevgi tablosu' O tabloyu gönüllere asabilmeliyiz!
Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, sürekli araştırmış ve üretmişler! Kendi alanında başlı başına, ‘ekol…' olmuşlar. Öğrencileri şimdiye kadar, “beş armağan kitap…” yayınlıyorlar! Gülensoy ‘un tarih sırasına göre eserlerine şöyle bir baktığımızda; “Kütahya Yöresi Ağızları(1988), Doğu ve Güneydoğu Üzerine Araştırma (1-2-3 Cilt) (1992), “Doğu ve Güneydoğu Ağızları Üzerine Düşünceler (1993), Türk Dili, Çağdaş Türk Lehçeleri ve “Tunceli Yöresi Ağızlarından Derlemeler (1993), Türkçe Yer Adları Kılavuzu (1995), MANAS Destanı (Türkiye Türkçesi ile) (2002), Türkçe Yeni Sarf ve Nahiv Dersleri (2004), Müjgân Cumhur Armağanı (2010), MÖ 4500-MS 13. Yy'lar arasında Barbar Türkler Dil, Din, Kültür, Bilim, Sanat, Uygarlık (2011), Türkiye Türkçesi Ağızları Bibliyografyası (2011), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü (2 Cilt Takım) (2011), Türkiye Türkologları ve Türk Diline Emek Verenler; 1800-1950; Türkoloji'nin 150. Yılı (2012), Ahmet Temir (2014), Türkçe El Kitabı, Türk-Moğol Kişi Adları Sözlüğü (2015), Kırgız Türkçesi Grameri (Ses Bilgisi-Şekil Bilgisi (2016), Ve Tanrı Türk'ü Yürüttü (2018), Türkoloji Makaleler (2018), Elazığ Yöresi Ağızlarından Derlemeler (1194),), Uşak'ta başlayan hayat yolculuğunda, ‘iz bırakan bir mütefekkir' Bu yolculukta ilk meşaleyi kimler yaktı… Yolumuz, Orhun Abidelerine; Orhun kitabelerinin Yazarı, Yolug Tiğin… Orada Bilge Kaan ve Kültiğin'in hizmetleri anlatılır… Divan-ı Lügat-it Türk'ün yazarı, Kaşgarlı Mahmut… Ziya Gökalp, Zeki Velidi Togan, Wilhelm Radloff, Fuat Köprülü, Faruk Sümer, Bahaeddin Ögel, Ahmet Kabaklı, Tuncer Gülensoy, Tahsin Banguoğlu, Sadık K. Tural, Ahmet Buran, A.Bican Ercilasun, Ahmet Caferoğlu, Hüseyin Namık Orkun, H. Nihal Atsız, İbrahim Kafesoğlu, Mehmet Kaplan, Muhareem Ergin, Osman Turan, Reşit Rahmeti Arat, Saim Sakaoğlu… Daha o kadar güzel isimler var ki… Her birini yâd etmek isterdik bizleri affetsinler… Dile, Kültüre, Tarihe hizmet Yolunda her birini saygıyla selamlıyorum! Rahmetli Prof. Dr. Tuncer Gülensoy ‘un hayat serüveni anlatıldığında şu ifadeler yer alır; “Erciyes Üniversitesi tarafından Türkiye Bilimler Akademisi, Sosyal Bilimler Hizmet Ödülüne (1995) aday gösterilen, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Moğolistan Bilimler Akademisi'nin de, Türkiye'den seçilmiş ilk bilim adamı üyesidir. Millî ve milletler arası birçok kongre ve bilgi şöleni düzenleyerek, Türk diline ve Türk dünyasının bütünlüğüne yönelik çalışmalara, önemli katkılarda bulunmuştur.”
Tuncer Gülensoy, ‘sivil hayatla da bütünleşmişler…' Aynı ideal mantığı, ‘öğrencilerinde de…' görmekteyiz! Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın “Türkçem benim, ses bayrağım!” dediği bu dil, Bu milletin kültür taşıyıcısı, hafızası, şerefi, haysiyeti ve istiklâlidir! Bu dil, Dede Korkut'tan başlayarak Yunus'la, Karaca-oğlanla, Fuzuli'yle, Bâkı' ile Nâmık Kemâl'le, Cevdet Paşayla, Ömer Seyfettin'le, Mehmet Akif'le, Halit Ziya'yla, Yahya Kemâl'le, Peyami Safa'yla, Reşat Nuri'yle, Kemal Tahir'le, Tarık Buğra'yla, Necip Fazıl'la, Cemil Meriç'le bin defa rüştünü ispatlamıştır.
Dil, bir milletin hafızasıdır. Dil, kültürü/irfanı nesilden nesle taşıyan canlı organizmadır. Dil, bir milletin var olma sebeplerinin başında yer alır. Gaspıralı İsmail(Allah ondan razı olsun) o sebepledir ki, “Dilde, İşte, Fikirde birlik..” demiştir. Dilde, bir milletin zevki, estetiği, inceliği, sadeliği, zarafeti saklıdır! Dil, ortak duygu, ortak düşünce, ortak hafıza, ortak hatıralar olarak, bizleri biz yapan değerlerin gönül anahtarıdır! Türkçe'ye hizmet; ‘vatan coğrafyasına ve bütün kutsallara hizmettir' Türkçe, gönül coğrafyamın ses rüzgârı… Birliğimizin varlık sebebi… Tuncer Gülensoy'a yüreğimizden kopan mısralar; “Bir yıldızı daha kaydı semanın Bulut bulut gözyaşı döktüğü anın Kültürün, irfanın Gönül Dağı'ndan; Sevda çığının koptuğu zamanın Bir nadide gülü düşmüş dalından”
Ve kendime döndüm! Ey Bedri dedim; “Dünya fani, ömür kısa; görsene Ne âlemdir; oyun-eğlence sorsana Güneşin doğuşu, batışı gibi Bedri akıbeti hayra yorsana!”
Evet, sözün bittiği yerdeyiz. Dualarımız, Fatihalarımız, Yasinlerimizle; Türk Dünyasının bir, “aksaçlı bilgesini…” daha uğurluyoruz. Bu göç yaman göç!