VELEV Kİ YANDAŞIM!
Sahalara dönmekte fayda var
Sahalara dönmekte fayda var. Zira mesele ne şahsi husumetlerimiz için, ne kişisel kaprislerimiz için heba edilmeyecek kadar değerlidir. Manzarayı doğru okumayanın, taraf olmayanın bertaraf olacağı günler yaşıyoruz...
Beni yakından bilen, yazılarımı takip edenler bilir ki, akçeli işlerle işim olmaz! Fikrimin ve dahi davamın hilafına ilişkilerle gerdeğe girmem. Ama saklamanın bir anlamı yok. Sevdiğim, gönlüne yandaş olduğum, inandığım kişiler vardır. Ne saklarım, ne de gönlümün reyini inkra edecek tırsak rollere bürünürüm! Mesela…
Elazığ Valisi Sayın Murat Zorluoğlu'nun makamına hürmetim sonsuzdur. Atam Oğuz'un töresi gereği devlete sadakat töreden gelen genetik mirastır. Her şartta Vali Zorluoğlu'na saygı baba nasihatidir. Ama insan/ağabey/dost Murat Zorluoğlu'na sevgi gönlümün tercihidir… Hükmün hesabını soracak olana celdigerenmek izzeti nefis meselesidir…
Mücahit Yanılmaz belki sizin için sadece bir belediye başkanıdır. Makamı sizin olsun, bana bir yerde ağabey tadında bir dost yarısıdır. Makamının hakkını verip vermediği konularında yeri gelir kendisini eleştiririm, dostluğuma zeval verecek kişiyi ezer geçerim…
Ömer Serdar ve Metin Bulut'un şahsında vekillerim… Hüznün ve hüsranın adı olan Tahir Öztürk'ü eleştiririm… Gün gelmiştir bir eksikliği görüp de hepinizi eleştirmişimdir. Belki zaman zaman prensiplerim için Sayın Ramazan Gürgöze ile ters düşerim, sonrasında mevzu bahis olan memleketse kucaklaşmayı bir görev bilir, her zaman ortak paydada birleşirim/birleşmişizdir…
Yani sevgili dostlar… Her şeye varım. Herkesle kucaklaşmaya hazırım. Her kim olursa olsun kavgadan kaçarsam namert olayım… Sevgimi de, nefretimi de şeffaf bir şekilde yaşarım. Yandaşlık yaftasından korkmadım, korkmayacağım.
Ama mesele Recep Tayyip Erdoğan'sa her cepheye varım… Her kavga benim kavgamdır… Her kavga bana namus meselesidir…
Bir örnek olsun. Son defa olsun. Anlayana ibret, anlamayan meydan okuma olsun…
Bir erkeğin namusu ve şerefi ailesidir. Bu alçak düzen yüzünden benim eşim üniversitede defalarca başörtüsünden soruşturma geçirdi. Üzüntüden eşim sağlık sorunları yaşadı. Yine de başını açmadı…
Bu memleketin has evlatları hor güldü/görüldük. Sırf inancını yerine getirdi diye tertemiz insanlar hizmetçi muamelesi gördüler. Başını örttüğü için kardeşlerimiz, eşlerimiz perukla okula gitmek zorunda kaldılar. Ve daha anlatamayacağım bir dolu hüsran/acı hikye yaşandı…
Bugün kahramanlık destanları yazan hepimiz O Reis'in dik duruşuna borçluyuz, tüm bu vukuatsız kabadayı triplerimizi! Ben, takıyyeye meyyal yavşak yandaşlık hezeyanlarını da çok iyi biliyorum… O adam sahip çıktı hepimizin eşinin, bacısının namusuna… FETÖ'cü yavşaklarının başınızı açın diyen sahte, sümüklü vaizleri gibi emperyal kucaklara oturmadı…
Normal zamanlarda darbe karşıtlığı havaları atıp kendisine demokrat kahraman süsü vermeyen lider yoktur. Ama hepsinin de havasının asker düdük çalana kadar olduğunu en iyi biz bilirdik. Bir tek O Reis darbe günü kaçmadı, evinde oturup askeri cemseyi beklemedi. Tanka meydan okumaya geliyorum dedi…
Gün referandum günüyse… 18 yaşı gibi gereksiz seçilme yaşı itirazlarımı şerh düşsem de, nefesim yettikçe bağırıyorum… Velev ki yandaşım!
Evet diyorum, kime ne? Ben bu şehirde kanaatlerimi hiç saklamadım. Kişilere sevgimi ve hürmetimi hiç saklamadım. Tercihlerimi tartışmaya hazırım.
Ama en son raddede şerefime, namusuma yandaşım! Reis evet demiş. Gerisi hikye…
'Bütün bu tantana sırf bir kişi istiyor diye.' Diyenler var ya… Koca bir topluma yetecek kadar yürek varsa O koca adamda, gerekirse sırf O istiyor diye evet derim bende.
Sevgili yerel protokol üyeleri, size hürmetimi anlatmaya çalıştım. Bugün mesele devletin, milletin bekası meselesidir. Ya bir olursunuz, şehre önderlik edersiniz, referandum sürecinde şehre moral kaynağı olursunuz… Ya da kişisel husumetlerinizle heba olup gidersiniz!
Ayrım yok bakın. Hepiniz…
Beni yakından bilen, yazılarımı takip edenler bilir ki, akçeli işlerle işim olmaz! Fikrimin ve dahi davamın hilafına ilişkilerle gerdeğe girmem. Ama saklamanın bir anlamı yok. Sevdiğim, gönlüne yandaş olduğum, inandığım kişiler vardır. Ne saklarım, ne de gönlümün reyini inkra edecek tırsak rollere bürünürüm! Mesela…
Elazığ Valisi Sayın Murat Zorluoğlu'nun makamına hürmetim sonsuzdur. Atam Oğuz'un töresi gereği devlete sadakat töreden gelen genetik mirastır. Her şartta Vali Zorluoğlu'na saygı baba nasihatidir. Ama insan/ağabey/dost Murat Zorluoğlu'na sevgi gönlümün tercihidir… Hükmün hesabını soracak olana celdigerenmek izzeti nefis meselesidir…
Mücahit Yanılmaz belki sizin için sadece bir belediye başkanıdır. Makamı sizin olsun, bana bir yerde ağabey tadında bir dost yarısıdır. Makamının hakkını verip vermediği konularında yeri gelir kendisini eleştiririm, dostluğuma zeval verecek kişiyi ezer geçerim…
Ömer Serdar ve Metin Bulut'un şahsında vekillerim… Hüznün ve hüsranın adı olan Tahir Öztürk'ü eleştiririm… Gün gelmiştir bir eksikliği görüp de hepinizi eleştirmişimdir. Belki zaman zaman prensiplerim için Sayın Ramazan Gürgöze ile ters düşerim, sonrasında mevzu bahis olan memleketse kucaklaşmayı bir görev bilir, her zaman ortak paydada birleşirim/birleşmişizdir…
Yani sevgili dostlar… Her şeye varım. Herkesle kucaklaşmaya hazırım. Her kim olursa olsun kavgadan kaçarsam namert olayım… Sevgimi de, nefretimi de şeffaf bir şekilde yaşarım. Yandaşlık yaftasından korkmadım, korkmayacağım.
Ama mesele Recep Tayyip Erdoğan'sa her cepheye varım… Her kavga benim kavgamdır… Her kavga bana namus meselesidir…
Bir örnek olsun. Son defa olsun. Anlayana ibret, anlamayan meydan okuma olsun…
Bir erkeğin namusu ve şerefi ailesidir. Bu alçak düzen yüzünden benim eşim üniversitede defalarca başörtüsünden soruşturma geçirdi. Üzüntüden eşim sağlık sorunları yaşadı. Yine de başını açmadı…
Bu memleketin has evlatları hor güldü/görüldük. Sırf inancını yerine getirdi diye tertemiz insanlar hizmetçi muamelesi gördüler. Başını örttüğü için kardeşlerimiz, eşlerimiz perukla okula gitmek zorunda kaldılar. Ve daha anlatamayacağım bir dolu hüsran/acı hikye yaşandı…
Bugün kahramanlık destanları yazan hepimiz O Reis'in dik duruşuna borçluyuz, tüm bu vukuatsız kabadayı triplerimizi! Ben, takıyyeye meyyal yavşak yandaşlık hezeyanlarını da çok iyi biliyorum… O adam sahip çıktı hepimizin eşinin, bacısının namusuna… FETÖ'cü yavşaklarının başınızı açın diyen sahte, sümüklü vaizleri gibi emperyal kucaklara oturmadı…
Normal zamanlarda darbe karşıtlığı havaları atıp kendisine demokrat kahraman süsü vermeyen lider yoktur. Ama hepsinin de havasının asker düdük çalana kadar olduğunu en iyi biz bilirdik. Bir tek O Reis darbe günü kaçmadı, evinde oturup askeri cemseyi beklemedi. Tanka meydan okumaya geliyorum dedi…
Gün referandum günüyse… 18 yaşı gibi gereksiz seçilme yaşı itirazlarımı şerh düşsem de, nefesim yettikçe bağırıyorum… Velev ki yandaşım!
Evet diyorum, kime ne? Ben bu şehirde kanaatlerimi hiç saklamadım. Kişilere sevgimi ve hürmetimi hiç saklamadım. Tercihlerimi tartışmaya hazırım.
Ama en son raddede şerefime, namusuma yandaşım! Reis evet demiş. Gerisi hikye…
'Bütün bu tantana sırf bir kişi istiyor diye.' Diyenler var ya… Koca bir topluma yetecek kadar yürek varsa O koca adamda, gerekirse sırf O istiyor diye evet derim bende.
Sevgili yerel protokol üyeleri, size hürmetimi anlatmaya çalıştım. Bugün mesele devletin, milletin bekası meselesidir. Ya bir olursunuz, şehre önderlik edersiniz, referandum sürecinde şehre moral kaynağı olursunuz… Ya da kişisel husumetlerinizle heba olup gidersiniz!
Ayrım yok bakın. Hepiniz…