Vali Hatipoğlu, mağdurlar için devrede
Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu'nun her zaman vatandaşın yanında olduğunun bilinmesine rağmen yapılan algı çalışması bir kez daha boşa çıktı. Konteynerkent üzerinden oluşturulmak istenen algı yanında Vali Hatipoğlu'nun emekli, engelli ve dar gelirli vatandaşlar için her zaman olduğu gibi bizzat kendisinin devrede olduğu bilinirken, 'konteynerkent zorla boşaltılıyor' algısının yalan olduğu ortaya çıktı.
Türkiye'de son yıllarda mağduriyet üzerinden manipülasyon yapılması konusu adeta muhalefetin stratejisi haline gelmiş durumda. Kimi zaman ekonomideki zor şartlar, kimi zaman yargı meseleleri kimi zaman da doğal afetler gibi konular büyük bir titizlikle işlenerek devlete karşı bir koz haline getiriliyor.
Türkiye'nin acı gerçeği depremler. 2020 yılında Elazığ'da meydana gelen ve sonrasındaki süreçte İzmir, Maraş ve İstanbul'da kendini en acı yüzüyle hatırlatan bu doğal afetler sonucunda hem binlerce canımızı yitirdik hem de milyarlarca dolarlık ekonomik kayıp yaşadık. Ancak tüm bu yaşananlara rağmen devlet gerekeni yapmadı denilirse elbette ki yanlış olacaktır. Hem Elazığ'da hem İzmir'de hem de Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonucunda devlet 'baba' rolünü en net şekilde üstlenerek her zaman vatandaşın yanında olmayı sürdürdü.
TÜM İMKANLAR SEFERBER EDİLDİ
Bugüne kadar depremler nedeniyle milyarlarca dolarlık kaynak vatandaşlar için ayrıldı. 500 binden fazla konut, nakdi yardımlar, çadır ve konteyner kentler gibi destekler depremzedeler için seferber edildi. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyecek bir sosyal devlet örneği ortaya konulurken tüm bunlara rağmen ortaya çıkan mağduriyetler, bir manipülasyon aracı olarak da kullanıldı. Bu duruma en güzel örnek ise son günlerde muhalif basında Elazığ'daki konteynerkentte yaşananlar olarak gösterilebilir. Peki, Elazığ'daki depremzedeler gerçekten mağdur mu ediliyor, yoksa mağduriyet bir manipülasyona mı dönüştürülüyor gelin tüm detaylarıyla bakalım.
KIRKLAR GEÇİCİ KONAKLAMA MERKEZİNDE NELER OLUYOR?
•2020 yılında Elazığ'da meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremde can kaybı hasara göre fazla olmasa da şehir genelindeki konut stokunun üçte biri hasar aldı.
•Depremler sonrası tüm yardım ve destek mekanizmaları Elazığ için seferber edildi. Bakanlar yaklaşık üç ay Elazığ'da kalarak yapılan tüm çalışmalara bizzat öncülük yaptı.
•Nakdi yardımlardan çadırkentlere, geçici konaklama merkezlerinden kalıcı konutlara kadar bütün destek mekanizmaları devreye alındı. Askeri araçlar ve personeller vatandaşların hasarlı evlerini boşaltabilmesi için yine seferber edildi.
•Eşyalarını çıkaramayanlara nakdi destekler verildi. Kalıcı konutlar tamamlanana kadar Elazığ'da birçok yerde konteyner kentler kuruldu. Bu alanlar sadece ev sahiplerine değil kiracılara da verildi. Hatta konteyner kent dağıtımında engelli, hasta ve yaşlılarla birlikte şehit ve gazi yakınlarına öncelik verildi.
•Bu durum ve devletin bu büyüklüğü karşısında konteyner kentlere yerleşen kiracı vatandaşlarda ister istemez 'belki bize de konut verilir' beklentisi oluştu. Bu beklenti dönemin Ak Parti Elazığ Milletvekili Metin Bulut'un geçici konaklama merkezlerinden birini ziyareti esnasında kendisine iletildi ve Metin Bulut, hak sahipleri konutlarını alır ve fazla konut kalırsa bu konutlarda konteyner kentlerde yaşayan kiracılara öncelik verileceğini belirtti.
•Ancak sonraki süreçte Elazığ'da 5.6 şiddetindeki bir deprem daha meydana geldi. Bu depremde şehirdeki yüzlerce orta hasarlı konut ağır hasar aldı. Daha sonra ise 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler yaşandı ve kiracılar bir yana sosyal konut projeleri bile askıya alınmak zorunda kalındı. 2020 depremlerinden bugüne kadar gelen süreçte binlerce kişinin konakladığı geçici barınma merkezleri olan konteynerkentlerde yaşayan sadece 200-250 kişi kaldı.
•Bu zamana kadar devlet tarafından Elazığ'da idare edilen bu merkezler her boşatılmaya çalışıldığında ise büyük bir manipülasyon aracına dönüştürüldü.
MAĞDURLARI MAĞDUR ETMEK
Hakimiyet Haber'in Elazığ AFAD yetkililerinden edindiği bilgiye göre Elazığ'daki Kırklar Geçici Konaklama merkezinin boşaltılması söz konusu değil. Ancak bu alanlarda sadece gece gelip konaklayan, evi arabası ve maddi durumu iyi olduğu halde kalan, kendisine ait konut olduğu halde buralarda ikamet etmeye devam eden vatandaşlar çıkarılacak. Özellikle medyanın bu konudan bir mağduriyet çıkarma yarışı burada kalan emekli, engelli ve dar gelirli ailelerin de çıkarılacağı yönünde bir algıya dönüşüyor. Bu algı ise mağdur olanların daha da mağdur olmasına, psikolojik bir baskı yaşamasına neden oluyor.
İşin gerçeği ise şu şekilde: Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu öncülüğünde konteynerde kalmak zorunda olan gerçek mağdurlar için ciddi ve titiz çalışmalar yürütülüyor. Devletin bu insanları asla yalnız bırakmayacağı ve soruna muhakkak bir çare bulunacağı biliniyor.
'KENDİSİNE ÇIKAN EVİ KİRAYA VERİP KONTEYNER KENTLERDE KALANLAR'
Son günlerde özellikle muhalif basında 'Elazığ'daki konteynerkentler zorla boşaltılıyor' tarzındaki söylemler ise gerçeği yansıtmıyor. Yıllardır kendilerine yapılan uyarılara rağmen boşaltılmayan bu alanlarda kalan yaklaşık 250 kişiden çok az bir kısmının gerçekten mağdur olduğu belirtilirken kendisine deprem nedeniyle konut çıktığı halde bu konutları kiraya verip konteynerda kalan vatandaşlar olduğu iddia ediliyor.
BÜYÜK BİR HAKSIZLIK
Her doğal afette vatandaşının yanında olan devlet, sanki burada yaşayan insanları mağdur ediyormuş gibi bir algı oluşturulması yanında bugüne kadar hem geçici hem de kalıcı barınma ihtiyacı karşısında dünyaya örnek olacak bir seferberlik oluşturan Türkiye Cumhuriyeti'nde böyle bir algının büyük bir haksızlık olduğu ifade ediliyor.
BÖYLE BİR YÜKÜ HİÇBİR ÜLKE KALDIRAMAZ
Sadece Elazığ'da değil 11 ilin ve birçok ilçenin etkilendiği asrın felaketi olarak adlandırılan bir doğal afet karşısında hak sahipleri yanında kiracılara da konut sağlanması gibi bir yükü hiçbir devletin kaldıramayacağını belirten uzmanlar, Elazığ'da alınacak böylesine bir kararın emsal olacağını, devletin her vatandaşa eşit yaklaşma zorunluluğu nedeniyle konut beklentisi olduğu için ihtiyacı olmadığı halde konteynerkentlerde kalan vatandaşların beklentisinin karşılık bulmayacağını ifade ediyor.
GERÇEK MAĞDURLAR TESPİT EDİLMELİ
Elazığ'da konteynerlerde konaklayan yaklaşık 250 vatandaş olduğu biliniyor. Sosyal devlet anlayışını benimseyen, her şartta vatandaşın yanında ve destekçisi olan, süreci çok yakından adım adım takip eden Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu'na da haksızlık yapıldığı belirtilirken 250 kişiden yalnızca 25-30 kişi kadarının gerçekten mağdur olduğu ve bunlar için de gerekli çalışmaların titizlikle yapıldığı biliniyor. Şimdi yaşananları bir de konteynerkentlerde kalan gerçek mağdurlardan dinleyelim:
MUSTAFA CİVELEK: '2-3 DAİRESİ OLAN İNSANLAR GİTMİYOR'
Ben konteynerde kalıyorum. Burada 250 kişi var. 2-3 dairesi olan insanlar gitmiyorlar. Elektrik, su ve doğalgaz faturası vermemek için konteynerde kalıyorlar. Burada 30-40 kişi kadar çok mağdur olan insanlar var. Bunlar yüzünden bize de çıkın deniliyor. Benim 2 tane öğrencim var. Emekli maaşı alıyorum. En aşağı kiralar 12 bin lira. Ben geriye kalan tutarla nasıl geçineyim. Burada su ve elektriklerin kesileceği söyleniyor. 2-3 evi olanları çıkarın ama bize de bir çare bulun.
ABDULLAH BAL: 'BAŞKA ÇAREMİZ YOK'
Ben Maraş depremlerinden beri burada (konteyner) kalıyorum. Devletimizden Allah razı olsun, şimdiye kadar bizi burada ağırladı. Bize buranın geçici bir alan olduğu ve boşaltılacağı söyleniyor. Bizim derdimiz boşaltılıp boşaltılmaması değil. Biz mağdur insanlarız. Bizim başka çaremiz yok. Eğer boşaltılacaksa bizim gibi gariban insanlara da sosyal konut yapılsın. En azından buradaki gariban insanlara da bir destek yapılsın.
MAĞDURLAR MÜSTERİH OLSUN, ALGILARA İNANMASIN
Vatandaş beyanlarından da anlaşılacağı üzere mağduriyet üzerinden oluşturulan manipülasyon gerçekten mağdur olan vatandaşların kendilerinin de çıkarılacağı yönünde bir algıya kapılmalara neden olmuş. Bizzat AFAD yetkilileri ise bu vatandaşların çıkarılmayacağını belirtiyor. Yine bir mağduriyet üzerinden manipülasyon oluşturulurken sözde vatandaşın sesi olduğunu ve devletin vatandaşı mağdur ettiğini belirtenler en çok da kendileri vatandaşları mağdur ediyorlar.