'Türkiye, güvenilir arabulucu'
Fırat Üniversitesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Zülfükar Aytaç Kişman, İstanbul'da başlayan Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmelerinin Türkiye'yi yeniden diplomatik sahnenin merkezine taşıdığını söyledi.
16 Mayıs 2025 tarihinde İstanbul'da başlayan Rusya-Ukrayna görüşmeleri sonrası Türkiye'nin bölgede gücünü, siyasi ve ekonomik alanda Türkiye'ye getirisini Fırat Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Zülfükar Aytaç Kişman gazetemize özel olarak değerlendirdi.
Kişman ' Rusya-Ukrayna Savaşı, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle başlayan ve küresel ölçekte siyasi, ekonomik ve toplumsal etkiler yaratan bir çatışmadır. Savaş, enerji krizinden gıda güvenliğine, bölgesel güvenlik dinamiklerinden uluslararası diplomasiye kadar geniş bir yelpazede sonuçlar doğurmuştur. Türkiye, bu süreçte hem NATO üyesi bir ülke olarak hem de Rusya ile güçlü ekonomik ve diplomatik bağları olan bir aktör olarak dikkat çekici bir denge politikası izlemiştir. Türkiye'nin içinde olacağı her türlü barış görüşmesi, Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumunu güçlendirme potansiyeli taşımaktadır' dedi.
TÜRKİYE YENİ DİPLOMATİK SAHNENİN MERKEZİNDE
Kişman sözlerine şöyle devam etti: 'Türkiye, savaşın başlangıcından itibaren hem Rusya hem de Ukrayna ile iletişim kanallarını açık tutarak arabuluculuk rolünü üstlenmiştir. 2022'de İstanbul'da gerçekleşen erken dönem görüşmeler ve Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye'nin bu alandaki başarısını ortaya koymuştur. 16 Mayıs 2025'te İstanbul'da başlayan Türkiye-Rusya-Ukrayna görüşmeleri, Türkiye'yi yeniden diplomatik sahnenin merkezine taşımaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Tarafların makul ve adil bir uzlaşmaya varmaları halinde bu tarihi sorumluluğu üstlenmeye hazırız.' şeklindeki açıklaması, Türkiye'nin arabuluculuk rolünü üstlenme ve sürdürme niyetinde olduğunu göstermektedir. Bu görüşmeler, Türkiye'nin NATO üyesi olarak Batı ile ittifakını korurken, Rusya ile ilişkilerini sürdürebilen nadir ülkelerden biri olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır. Türkiye'nin bu denge politikası, hem Batılı müttefikler hem de Rusya tarafından 'güvenilir arabulucu' olarak görülmesini sağlamıştır. Sayın Erdoğan'ın Zelenskiy ile yaptığı görüşmeler ve Trump ile telefon diplomasisi, Türkiye'nin bu süreçteki stratejik önemini artırmıştır' diye konuştu.
AB İLE İLİŞKİLERE KATKI SAĞLAYABİLİR
Türkiye'nin içinde olacağı her türlü barış görüşmeleri Türkiye'yi bölgesel bir güç olarak konumlandırabilir diyen Kişman,'Avrupa Birliği (AB) nezdinde Türkiye'nin itibarını artırma potansiyeli taşıyan bu süreç, AB ile ilişkilere katkı sağlayabilir. Türkiye'nin hem NATO hem de Rusya ile çalışabilen bir aktör olarak görülmesi, bölgesel istikrarın sağlanmasında kilit bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Türkiye, NATO üyesi olarak Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını desteklerken, aynı zamanda Rusya ile çatışmayı tırmandırmaktan kaçınmıştır. Barış görüşmelerine ev sahipliği yapması, Türkiye'nin NATO içindeki stratejik önemini pekiştirebilir. Türkiye, Rusya ile enerji, savunma ve ticaret alanlarında derin bağlara sahiptir. Barış görüşmeleri, Rusya ile ilişkilerin daha da güçlenmesine olanak tanıyabilir. Batı ile ilişkilerimizdeki dengeyi bozmadan hareket etmek doğru olacaktır ki Türkiye şu ana kadar bunu başarmıştır. Türkiye, Ukrayna ile savunma sanayiinde güçlü bir işbirliği geliştirmiştir. Baykar'ın Ukrayna'da inşa ettiği fabrika, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı pekiştirmiştir. Barış görüşmeleri, bu işbirliğini ekonomik ve siyasi alanda daha da genişletebilir.' dedi.
RUSYA VE UKRAYNA, TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ TURİZM PAZARLARIDIR
Kişman son olarak, 'Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel enerji ve gıda piyasalarını derinden etkilemiş, Türkiye de bu krizlerden doğrudan etkilenmiştir. İstanbul'daki barış görüşmeleri, Türkiye'nin ekonomik konumuna çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Savaş, Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını artırırken, enerji fiyatlarında dramatik yükselişlere neden olmuştur. Türkiye, Rusya'dan ithal ettiği doğal gaz nedeniyle bu krizden olumsuz etkilenmiştir. Ancak barış görüşmeleri başarılı olursa, enerji piyasalarında istikrar sağlanabilir ve Türkiye'nin enerji maliyetleri düşebilir. Ayrıca, Türkiye'nin enerji merkezi olma hedefi, bu süreçte daha fazla destek bulabilir. Tahıl Koridoru Anlaşması gibi girişimler, Türkiye'nin enerji ve lojistik alanındaki stratejik rolünü pekiştirmiştir.
Savaşın tetiklediği gıda krizi, Türkiye'nin öncülüğünde oluşturulan Tahıl Koridoru Anlaşması ile hafifletilmiştir. Bu anlaşma, 40 milyon ton gıda ürününün ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamıştır. Barış görüşmeleri, bu tür girişimlerin devamını sağlayarak Türkiye'nin küresel gıda güvenliğindeki rolünü güçlendirebilir. Bu durum, Türk tarım sektörü ve lojistik firmaları için yeni ekonomik fırsatlar yaratabilir. Türkiye'nin Ukrayna'ya sağladığı Bayraktar SİHA'ları, savunma sanayiinde uluslararası bir marka haline gelmesine katkı sağlamıştır. Barış görüşmeleri, bu işbirliğinin daha da genişlemesine olanak tanıyabilir. Ukrayna'nın yeniden yapılanma sürecinde Türk inşaat ve savunma şirketlerinin rol alması, ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir. Rusya ve Ukrayna, Türkiye için önemli ticaret ortaklarıdır. Savaş nedeniyle kesintiye uğrayan ticaret hacmi, barış görüşmeleri sonrası toparlanabilir. Barış görüşmeleri, Türkiye'ye uluslararası yatırımları çekme ve ekonomik istikrarı artırma fırsatı sunabilir. Rusya ve Ukrayna, Türkiye için önemli turizm pazarlarıdır.
Çatışmanın sona ermesiyle birlikte bu pazarlardan gelen turist sayısında önemli bir artış yaşanması beklenir. Turizm gelirlerindeki artış, cari açığın azaltılmasına ve ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin stratejik konumu, barış sonrası dönemde lojistik ve ulaşım sektörünün gelişimi için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bölgesel ticaretin canlanmasıyla birlikte Türkiye'nin transit ülke rolü güçlenecek, limanları ve diğer ulaşım altyapıları daha etkin kullanılacaktır. Özetle, Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Türkiye'nin içinde olacağı barış görüşmeleri, Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumunu güçlendirme potansiyeli taşımaktadır. Türkiye'nin arabuluculuk rolü, hem NATO içindeki stratejik önemini hem de Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerini pekiştirebilir. Ekonomik olarak, enerji ve gıda piyasalarındaki istikrar, savunma sanayii işbirlikleri ve ticaret hacminin artması gibi fırsatlar, Türkiye'ye ekonomik katkılar sunacaktır. Türkiye, bu süreçte denge politikasını sürdürebilirse, hem siyasi hem de ekonomik olarak bölgesel bir güç merkezi olarak konumunu sağlamlaştırabilir' ifadelerini kullandı.