SUÇLU SEÇİM SİSTEMİ
Geçen hafta, Yazıkonak beldesinde balkonun korkuluğu kopmuş, üçüncü kattan düşen iki kadın yaşamını kaybetmişti
Geçen hafta, Yazıkonak beldesinde balkonun korkuluğu kopmuş, üçüncü kattan düşen iki kadın yaşamını kaybetmişti. Ne diyelim, takdiri ilahi… Ölenlere rahmet, yakınlara başsağlığı…
Benzer bir olay da geçmişte oluyor… Müteahhidi suçlu bulup, mahkemeye çıkarıyorlar. Müteahhit, 'Efendim, benim hiçbir suçum yoktur. Malzemeleri tastamam kullandım. Çimento görevini yerine getirememiştir. Demir ile kumu birleştirememiştir.' diyerek savunmasını sunuyor…
Bu çarpıcı savunma üzerine müteahhit beraat ediyor. Hkim, bu sefer çimentoyu mahkemeye çağırttırıyor ve soruyor.
'Neden kumu ve demiri birleştirmedin?'
Çimento: 'Ben de bir kabahat yok, kum kaliteli değildi. O yüzden oldu.'
Bu sefer de kumu getiriyorlar, hkimin huzuruna… Kum ise demiri suçluyor…
Son olarak demiri tutup hkimin karşısına çıkarıyorlar.
Hkim: 'Korkuluğun yıkımının sorumlusu sen misin? Ne diyorsun?'
Demir, dingin bir vaziyette durumu noktalıyor… 'İftira efendim. O gün ben olay mahdigerinde bile yoktum.'
*****
'Gereği düşünüldü… Suçlu, ne demir, ne çimento, ne de 'Dişidi' kumu…
O halde kim?
Suçlu SİSTEM. Seçim sistemi… Çünkü sistem milletvekilini değersizleştiriyor.
Her türlü eleştiride parti disipliniyle, bir daha aday gösterilmemekle tehdit edilen milletvekili, bakan olmadıktan sonra alınan kararları onaylayan insanlar konumunu düşürülüyor.
Sistem değişmedikçe, vekili Ankara'ya güçlü bir şekilde gönderecek seçim sistemi gelmedikçe milletvekillerini tek başına suçlamak doğru değil.'
Önceki vekiller, şimdiki vekiller, bundan sonra gelecek olan vekiller… Fark etmiyor…
Tahir, topu atıyor. Metin, topu tutuyor. Serpil, ip atlıyor. Ejder, hiç değişmiyor. Ömer, pisiği tutuyor. Pisik, burnunu batırıyor… Pisik burnun ezile. Minareden asıla…
Minare nereden çıktı? Pisik kim, ben kimim? Suçlu kim?
Hatırladım… Evet, devam ediyorum.
Eğer çimento, kum ve demirin seçimi iyi yapılmazsa değişen bir şey olmuyor…
Önceki yıllar, şimdiki yıllar, bundan sonraki gelecek yıllar, (-bundan sonraki- ifadesi fazladan olmuş. Kelime israfı… Silince anlamı bozulmuyor cümlenin. Hatta daha anlaşılır hal alıyor… Dikkatli bir okuyucu sormaz mı, Bundan önceki gelecek yıllar mı vaydı, biz de göymedik. Bir daha ki yazıda dikkat edeyim) bina çöküntüleri balkon yıkıntıları devam ediyor olan insana oluyor… İnsanlarla birlikte insanlık da ölüyor…
Tahir, topu atamıyor. Metin, topu tutamıyor. Nenem yoğurt pişiremiyor… Pisik burnunu batıramıyor…
Benzer bir olay da geçmişte oluyor… Müteahhidi suçlu bulup, mahkemeye çıkarıyorlar. Müteahhit, 'Efendim, benim hiçbir suçum yoktur. Malzemeleri tastamam kullandım. Çimento görevini yerine getirememiştir. Demir ile kumu birleştirememiştir.' diyerek savunmasını sunuyor…
Bu çarpıcı savunma üzerine müteahhit beraat ediyor. Hkim, bu sefer çimentoyu mahkemeye çağırttırıyor ve soruyor.
'Neden kumu ve demiri birleştirmedin?'
Çimento: 'Ben de bir kabahat yok, kum kaliteli değildi. O yüzden oldu.'
Bu sefer de kumu getiriyorlar, hkimin huzuruna… Kum ise demiri suçluyor…
Son olarak demiri tutup hkimin karşısına çıkarıyorlar.
Hkim: 'Korkuluğun yıkımının sorumlusu sen misin? Ne diyorsun?'
Demir, dingin bir vaziyette durumu noktalıyor… 'İftira efendim. O gün ben olay mahdigerinde bile yoktum.'
*****
'Gereği düşünüldü… Suçlu, ne demir, ne çimento, ne de 'Dişidi' kumu…
O halde kim?
Suçlu SİSTEM. Seçim sistemi… Çünkü sistem milletvekilini değersizleştiriyor.
Her türlü eleştiride parti disipliniyle, bir daha aday gösterilmemekle tehdit edilen milletvekili, bakan olmadıktan sonra alınan kararları onaylayan insanlar konumunu düşürülüyor.
Sistem değişmedikçe, vekili Ankara'ya güçlü bir şekilde gönderecek seçim sistemi gelmedikçe milletvekillerini tek başına suçlamak doğru değil.'
Önceki vekiller, şimdiki vekiller, bundan sonra gelecek olan vekiller… Fark etmiyor…
Tahir, topu atıyor. Metin, topu tutuyor. Serpil, ip atlıyor. Ejder, hiç değişmiyor. Ömer, pisiği tutuyor. Pisik, burnunu batırıyor… Pisik burnun ezile. Minareden asıla…
Minare nereden çıktı? Pisik kim, ben kimim? Suçlu kim?
Hatırladım… Evet, devam ediyorum.
Eğer çimento, kum ve demirin seçimi iyi yapılmazsa değişen bir şey olmuyor…
Önceki yıllar, şimdiki yıllar, bundan sonraki gelecek yıllar, (-bundan sonraki- ifadesi fazladan olmuş. Kelime israfı… Silince anlamı bozulmuyor cümlenin. Hatta daha anlaşılır hal alıyor… Dikkatli bir okuyucu sormaz mı, Bundan önceki gelecek yıllar mı vaydı, biz de göymedik. Bir daha ki yazıda dikkat edeyim) bina çöküntüleri balkon yıkıntıları devam ediyor olan insana oluyor… İnsanlarla birlikte insanlık da ölüyor…
Tahir, topu atamıyor. Metin, topu tutamıyor. Nenem yoğurt pişiremiyor… Pisik burnunu batıramıyor…